Dünyanın dört bir yanında krizler, savaşlar, diplomatik gerilimler yaşanırken Türkiye, hem ekonomik hem de diplomatik anlamda dikkat çekici bir dönemeçten geçiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye-Afrika 5. İş ve Ekonomi Forumu’nda yaptığı açıklamalar, bu kararlılığın en net göstergesi.

Erdoğan’ın “Türkiye’nin kapısı her yatırımcıya, her girişimciye ardına kadar açıktır” sözleri, hem küresel sermayeye verilen açık bir mesaj hem de içerideki ekonomik özgüvenin göstergesi. Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin 23 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüme kaydettiğini, milli gelirin 1,5 trilyon dolar sınırına dayandığını, kişi başına düşen gelirin 17 bin dolara yaklaştığını belirterek iddialı bir tablo çizdi.

Ekonomik veriler kadar dış politika vurguları da dikkat çekiciydi. Erdoğan’ın “İsrail’in kötü sicili dolayısıyla temkini elden bırakmıyoruz” ifadesi, Gazze meselesinde Türkiye’nin dengeli duruşunu gösteriyor. Gazze’nin yeniden ayağa kalkması, Türkiye’nin “Filistin’e nefes, insanlığa umut olma” iddiasıyla birleşiyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Alman mevkidaşı Wadephul ile yaptığı görüşmede “Gazze’de ateşkesin kalıcılığı ve insani yardımların sürmesi” vurgusu, Ankara’nın diplomatik eksenini de netleştiriyor.

Ancak Almanya’nın “Montrö’nün koruyucusu olarak Türkiye’ye büyük sorumluluk düşüyor” sözleri, Batı’nın Ankara’ya yüklediği stratejik rolün de altını çiziyor. Karadeniz’den Gazze’ye, Budapeşte’den Moskova’ya kadar uzanan bu geniş coğrafyada Türkiye’nin adı her masada geçiyor.

Bir yanda Trump’ın Putin ve Zelenskiy’yi Budapeşte’de bir araya getirmeye çalıştığı bir dünya, diğer yanda Putin’in Viktor Orban’la temaslarını sürdürdüğü bir diplomasi trafiği… ABD’nin Venezuela’ya yönelik gizli operasyon planları, CIA’nin yeniden sahada olduğu iddiaları, John Bolton hakkında hazırlanan iddianame derken, Washington’da da sular durulmuyor.

Bu karışık tabloda Türkiye’nin iç gündemi de hareketli. Bütçe Kanunu teklifinin Meclis’e sunulması, Merkez Bankası’nın 189,7 milyar dolarlık rezerv açıklaması, ihracatın 270 milyar dolara yaklaşması ve konut satışlarının yüzde 37 artması, ekonomik çarkların dönmeye devam ettiğini gösteriyor.

Buna karşın, Bankalararası Kart Merkezi’ne yönelik operasyon, milyonluk yolsuzluk iddiaları ve “Piro” kod adlı suç örgütüne karşı yapılan baskınlar, iç hukuk ve güvenlik gündeminin hâlâ sıcak olduğunu hatırlatıyor. Türkiye’nin büyüme hamlesi kadar, temizlenmesi gereken karanlık odaları da bulunuyor.

Savunma sanayiinde KAAN uçağının F-35’e alternatif olarak konumlanması, Almanya basınında yer bulacak kadar ses getirdi. Türkiye artık sadece bir bölge ülkesi değil, küresel dengelerin içinde askeri, diplomatik ve ekonomik olarak yer alan bir oyuncu.

Ama bütün bu karmaşanın içinde bir insan hikâyesi de var: Batman’da çıkan yangında hayatını kaybeden 77 yaşındaki yatalak Abdulmenaf Görnü… Devlet büyük projelerle, milyar dolarlık yatırımlarla konuşulurken, bu ülkenin gerçek gündemi hâlâ evlerde, sokaklarda, yangın yerlerinde atıyor.

Dünya kaynıyor; liderler, füzeler, diplomatik masalar, ekonomik tablolar konuşuluyor. Ama Türkiye, bütün bu gürültüde kendi yolunda ilerliyor. Bazen sancılı, bazen umutlu, ama hep hareket halinde.