Cumartesi akşamına kadar ümidim vardı.
Temkinli olmaya çalışsak da bir ümit işte…
Yavaş yavaş hayata dönüş.
Normalin eskisi yenisi olmaz. Normalleşmek işte…
Zamanın hızını algıladıkça, her günün kıymeti artıyor.
Artık her günün değil, her sağlıklı günün kıymeti artıyor…
Bu ümit gözlüğüyle Alsancak’a attım kendimi.
Oradan, Sahil Bulvarı ve İnciraltı…
İnanılmaz bir resim…
Omuz omuza halay çekenler, sarmaş dolaş gezinenler.
Davullar zurnalar, bağlamalar…
Mangallar, sucuklu, tavuklu…
İnanılmaz bir toplu intihar girişimi…
“Allah kahretsin” dedi iç sesim…
“Bizden adam olmaz” ile devam etti…
Hayatı boyunca “Yasak” kelimesine “Yasak” getirmiş bir insan olarak, “Yasaklamalı” çıktı iç sesimden…
Bir insan ölmek ister, ikna etmeye çalışırsın.
Ama sonuçta intihar bireysel bir tercihtir.
Bu intihar da değil.
Taammüden adam öldürme…
Planlı, isteyerek, bilerek…
***
Her gün izlediğiniz ölüm kalım raporları, günlük değildir.
Sabah olanı akşam okumuyorlar.
Gelen raporlar 1 hafta öncesinin işlemleri.
Bir hafta önce yapılan test, hasta sayısı, ölüm kalım…
1 Haziran’da açılan günlük yaşam denemesinin sonuçlarını, 8-10 Haziran arasında alacağız.
Gönül ister ki gerçekten virüs bizi terk etmiş olsun.
Hayır…
Virüs var ve aramızda…
Ve maalesef yükselecek.
Bu kadar duyarsız, bu kadar cahil olmak mümkün değil.
Bakın Londra’nın kalbi Piccadilly, Trafalgar, Kings Cross merkezleri bomboş…
Moskova Kızıl Meydan, Ukrayna Kiew Bağımsızlık Meydanı…
Tarih boyunca dakika boş kalmayan yerlerdir…
Bomboş... Güvercin yok güvercin…
Bakın Amerika’daki olaylardan sonra vaka sayısı 20 kat arttı.
Çünkü insanlar temas ettiler birbirlerine.
Her birey onlarcasını etkiledi, bulaştırdı…
Bizimki tamı tamına geri zekalılıktır.
Peki neden bu geri zekalılık kıvamına ulaştık?
Basit...
Hafta sonu yasak koyup, hafta içi sokağa hiçbir şey yokmuş gibi yollarsan...
65 yaş üstünü içeri tıkıp, “Gençlere bir şey olmuyor” algısını verirsen...
Siyasi ve ekonomik bitişi gizlemek için; “En iyi biziz. Bitti sayılır. Yavaş yavaş sokağa” dersen...
“El sıkma ama, sevişebilirsin…”, “Maskeyi çıkarma ama restorana gidebilirsin.”, “3 metre uzak dur ama tramvaya metroya otobüse omuz omuza binebilirsin” imajını yollarsan bu olur…
Ayrıca: Dünyanın hiçbir yerinde donsuz gezmek yasak değildir…
Ama herkes don giyer…
Sağlığı için giyer, temizliği için giyer…
Bu yaptığınız nedir şimdi?
“Yasak” demediler diye donsuz gezilir mi?
Korusana kardeşim kendini…
Kendin için sağlığının kıymeti yoksa; evladın için kardeşin için annen için baban için…
OKUYUCU - 1 -
Üç adet okuyucu eleştirisi paylaşacağım.
Bu birincisi: “Pandemi boyunca çip gelecek dedin. Aklımızı karıştırdın. Ne oldu senin çipler? Hayal dünyanda başka neler var?”
Güzel…
Değerli kardeşim… Bu bir devrin başlangıcı…
Yavaş yavaş gelecek, geldiğinin farkında bile olmayacaksın.
Tıpkı bir anda eve televizyonun girmesi, bir süre sonra renkli olması gibi…
Sana şimdi hemen devreye girmiş bir şeyi hatırlatayım…
HES kodundan haberin var mı misal?
Bundan böyle telefonuna HES uygulaması indireceksin.
Uygulama üzerinden KOD alacaksın.
Bu KOD'u almazsan, otobüs uçak ve tren seyahati yapamayacaksın.
Nereden gelip, nereye gittiğini, kaç gün kalacağını falan filan bildireceksin.
O da sana kod verecek. Bu kodu seyahat bileti almak için mecburen kullanacaksın.
Buna önce fişleme, hemen yakın gelecekte de ÇİPLEME denecek…
Bu daha başlangıç…
Tekilleştirilmiş, aseksüel insan tipi ve damar altına çiplerin takıldığı, para yerine vatandaşlık kredisi, para birimiyle yaşanacak düzen gelecek…
Yavaş yavaş… Kandıra kandıra, korkuta korkuta…
HES gibi…
OKUYUCU -2-
Bu da başka bir değerli okurumuzdan.
Elleşmedim…
Elleşsem yazıyı ters getirir, direk belediye eleştirisi haline sokardım.
Adım da sonra “Belediye Kasabı”na çıkıyor…
Bak bizim kadar vatandaş da görüyor…
Virgülünü ellemiyorum, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki değerli yönetici arkadaşlar; eleştiriye kızmayın, sonuç çıkarın derim:
“Kardeş senin yazılar etki yaratıyor. Yazsan ya; Tunç başkanın romantik ruhuyla Şehit Nevres Bulvarı’na yaptığı bisiklet yolu yüzünden arabalar tek şeride düştü. Zaten kilitlenen ışıklardan bazı akşamlar 40 dakikada çıktığımız Montrö meydanına artık sabaha karşı çıkarız. Bugün bir tane bile görmedim ama günde 10 bisiklet geçecek diye yaşadığımız tramvay azabına bir de bisiklet yolu eklendi. Bugün buna kızıyordum, üstüne Atatürk imzalı Türk Bayraklı maske rezilliğini gördüm. Atatürk ve Türk bayrağı, kullanıp çöpe atılan, sevimsiz maskeye işlenecek bir şey mi Allah aşkına. Hoplaya zıplaya Çav Bella söylüyordu… Verdiler cami hoparlörüne yedi golü.”
OKUYUCU -3-
CHP’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun…
Yerel seçimler öncesi aday belirleme sürecinde büyük eleştiri almış, hakkında ciddi suçlamalar üretilmişti. Torun’un oğlu, geçen hafta içerisinde sosyal medyada, “Ben MHP Ordu Milletvekili adayı Ali Hikmet Torun, yol kesmez, baş keseriz” demiş, Ülkücülerin kullandığı kurt işareti yapmıştı.
Torun da olayın tamamen şaka olduğunu ifade etmişti.
Ama vatandaşın ayarlarıyla oynanmış bir kere.
İletmem için göndermiş bu satırları; üstelik Ordu’dan…
“Hem MHP'li hem Anavatan partisi ilçe sekreterliği yaptı. Şimdi de CHP de genel başkan yardımcısı. Urla Belediye Başkanı'nı bu arkadaş ısrar edip aday göstermiş. Fetö’nün Ordu imamı ile Amerika'ya Pensivanya’ ya gittiği tespit edilmiş.”
Sustum…
GEREKSİZ BİLGİ
Amerika, Wisconsin Madison'daki bir matematik öğretmeninin sahip olduğu dünyanın en zeki domuzu, çarpım tablosunu 12'lere kadar ezberlemiştir…
GEREKLİ BİLGİ
Eski Yunan’ da müzik, matematiğin 4 ana dalından biri olarak kabul edilmiştir. Pythagoras (M.Ö. 586) okulunun (Quadrivium) programına göre Müzik; Aritmetik, Geometri ve Astronomi ile aynı düzeyde kabul görmüştür.
DELİ ZİYA
“Ruh eşi çok sıradan… Bana suç ortağı lazım.”