Almanya'nın Köln şehrinde, 1930 yılından bu yana otomotiv üretimi yapan ve 11 bin 500 kişiye istihdam sağlayan Ford fabrikası, 14 Mayıs 2025 Çarşamba günü, işçilerin başlattığı büyük bir grevle sarsıldı. Merkezi Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan Ford'un Avrupa'daki en önemli üretim merkezlerinden biri olan Köln fabrikasında çalışan binlerce işçi, şirketin 2027 yılına kadar istihdamı 2 bin 900 kişi azaltma planına karşı harekete geçti. IG Metall Sendikası'nın öncülüğünde bir araya gelen işçiler, haklarını korumak ve şirket yönetimi üzerinde baskı kurmak amacıyla süresiz grev kararı aldı. Bu grev, Ford'un Avrupa operasyonlarında ciddi aksamalara yol açabileceği gibi, Almanya'daki otomotiv sektöründeki diğer şirketler ve çalışanlar için de önemli bir mesaj niteliği taşıyor. Aralarında çok sayıda Türk işçinin de bulunduğu Ford çalışanları, bu grevle hem kendi geleceklerini güvence altına almayı hem de diğer emekçilere örnek olmayı hedefliyor.
Köln fabrikasında üretim durdu: İşçiler kararlı, sendika destek veriyor
Ford'un Köln fabrikasında çalışan işçiler, IG Metall Sendikası'nın çağrısıyla 14 Mayıs sabahı saat 04:30'da erken vardiya ile birlikte greve başladı. Dönüşümlü olarak devam etmesi planlanan grevin, yarın sabah vardiyasına kadar sürdürüleceği belirtiliyor. Ford'un Köln fabrikasında çalışan işçilerin büyük bir çoğunluğunun greve katılmasıyla, fabrikanın tüm üretim hatları bu sabah itibarıyla durma noktasına geldi. Bu durum, fabrikanın günlük üretim kapasitesini önemli ölçüde etkilerken, şirketin tedarik zincirinde de aksamalara yol açabileceği öngörülüyor.
IG Metall Sendikası'nın yöneticileri, greve katılımın oldukça yüksek olduğunu ve işçilerin kararlılığının tam olduğunu vurguladı. Sendika yetkilileri, Ford yönetimiyle yapılan müzakerelerde ilerleme kaydedilememesi üzerine grev kararını aldıklarını ve işçilerin haklı talepleri karşılanana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerini ifade etti. Sendika, Ford yönetimini işten çıkarma planlarından vazgeçmeye ve çalışanların iş güvencelerini sağlamaya çağırıyor.
İşten çıkarma tehdidi: Ford işçileri neden greve gitti?
Ford'un Köln fabrikasında çalışan işçilerin greve gitmesinin temel nedeni, şirket yönetiminin Avrupa'daki yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında 2027 yılına kadar 2 bin 900 kişiyi işten çıkarmayı planlaması. Bu işten çıkarma planı, fabrikanın geleceği ve çalışanların iş güvenceleri konusunda büyük bir endişe yaratmış durumda. Ford, bu işten çıkarmaların gerekçesi olarak, elektrikli araçlara olan talebin yetersizliğini ve yeni teknolojilere geçiş için hükümetten yeterli destek alınamamasını gösteriyor. Ancak, sendika ve işçiler, bu gerekçeleri kabul etmeyerek, şirketin hatalı yönetim politikaları ve plansız yatırımları nedeniyle bu duruma gelindiğini savunuyorlar.
IG Metall Sendikası, Ford yönetimiyle yapılan müzakerelerde, işten çıkarmaların önlenmesi, çalışanların haklarının korunması ve yeni iş alanları yaratılması konusunda somut adımlar atılmasını talep ediyor. Sendika, işten çıkarmalara karşı çeşitli alternatif çözümler öneriyor ve çalışanların yeniden eğitim programlarıyla yeni teknolojilere adapte edilmesini savunuyor. Ancak, Ford yönetiminin bu önerilere yanaşmaması ve katı bir tutum sergilemesi, grev kararının alınmasında etkili oldu.
Türk işçiler de eylemde: İstihdam kaybına karşı direniş
Ford'un Köln fabrikasında çalışan ve sayıları oldukça fazla olan Türk işçiler de, greve aktif olarak katılarak mücadeleye destek veriyor. Türk işçiler, sadece kendi iş güvencelerini korumakla kalmıyor, aynı zamanda diğer meslektaşlarının haklarını savunmak ve daha iyi çalışma koşulları elde etmek için de grevde yer alıyorlar. Aralarında çok sayıda Türk işçinin de bulunduğu Ford çalışanları, 2027 yılına kadar istihdamı 2 bin 900 kişi azaltmayı planlayan Ford fabrikasıyla yapılan müzakerelerde şirket üzerindeki baskıyı artırmayı hedefliyor. Türk işçilerin bu kararlı duruşu, Almanya'daki sendikal hareketin ve emek dayanışmasının gücünü gösteriyor.
Grevin olası etkileri: Ford'un Avrupa operasyonları sekteye uğrayabilir
Ford işçilerinin başlattığı bu grevin, şirketin Köln'deki fabrikasındaki üretimi tamamen durdurması nedeniyle, Ford'un Avrupa operasyonlarında önemli aksamalar yaşanması bekleniyor. Köln fabrikası, Ford'un Avrupa'daki en büyük üretim tesislerinden biri ve özellikle elektrikli araçlar olmak üzere birçok modelin üretiminde önemli bir rol oynuyor. Grevin uzaması durumunda, şirketin siparişleri karşılamakta zorlanabileceği, müşteri teslimatlarında gecikmeler yaşanabileceği ve pazar payı kayıpları yaşayabileceği öngörülüyor.
Ayrıca, grevin tedarik zinciri üzerinde de olumsuz etkiler yaratması muhtemel. Fabrikalardaki üretimin durması, yan sanayi ve parça tedarikçilerini de olumsuz etkileyebilir. Bu durum, sadece Ford'u değil, aynı zamanda Almanya'daki otomotiv endüstrisinin genelini de olumsuz etkileyebilir.
Ford yönetiminin, bu grevi bir an önce sona erdirmek ve üretimi yeniden başlatmak için sendika ile masaya oturması ve işçilerin taleplerini dikkate alması bekleniyor. Ancak, müzakerelerin nasıl sonuçlanacağı ve grevin ne kadar süreceği henüz belirsizliğini koruyor.
Sektörde artan belirsizlikler: Küresel rekabet ve elektrikli dönüşüm baskısı
Ford'un Köln fabrikasında yaşanan bu grev, aslında otomotiv sektöründe genel olarak yaşanan zorlukların ve belirsizliklerin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Özellikle küresel rekabetin giderek arttığı, elektrikli araçlara geçiş sürecinin hızlandığı ve yeni teknolojilerin devreye girdiği bu dönemde, otomotiv şirketleri büyük bir dönüşüm baskısı altında bulunuyor.
Ford gibi geleneksel üreticiler, bir yandan elektrikli araçlara yatırım yaparken, diğer yandan da içten yanmalı motorlu araçların üretimini azaltmak ve maliyetleri düşürmek zorunda kalıyorlar. Bu süreçte, işten çıkarmalar, fabrika kapanışları ve yeniden yapılanma çalışmaları gibi adımlar sıkça başvurulan yöntemler arasında yer alıyor. Ancak, bu tür adımlar, çalışanlar arasında büyük bir endişe ve tepkiye yol açabiliyor ve sendikal hareketlerin güçlenmesine zemin hazırlıyor.
Ford'un Köln fabrikasındaki grev de, bu genel eğilimin bir sonucu olarak ortaya çıkmış durumda. İşçiler, şirketin geleceği ve kendi iş güvenceleri konusunda endişe duyarken, sendika da üyelerinin haklarını korumak için mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu durum, otomotiv sektöründeki dönüşüm sürecinin sancılı bir şekilde ilerlediğini ve hem şirketlerin hem de çalışanların büyük zorluklarla karşılaştığını gösteriyor.