Dün sabah saatlerinde Ege güzel güzel gerdan kıvırdı.
İzmir ve Denizli çevresi bir deprem fırtınası yaşadı.
İyidir bu küçük ve orta ölçekli sarsıntılar iyidir.

Enerji birikmeden boşalmış demektir.
Gerçi bu tam bir fırtına mı tartışılır.
Çünkü deprem fırtınasının hasını 10 küsur yıl önce İzmir'de bizzat yaşamıştık.

Bir gün içinde 6 ve üzerinde üç deprem atlatmıştık.
Önceki sene de yine Çeşme'de uzun süren bir 6.3'ü görünce artık biraz idmanlı olduk.
Yani en azından ben oldum sanırım.
Dün sabah yaşanan drepreme uykuda yakalandım.
Pervaz çatırtıları arasında şöyle bir gittik geldik.

Tek gözümü açıp 'deprem oluyor, 4 civarı filan' dedikten sonra gözümü kapatıp rüyama kaldığım yerden devam etmem bir oldu.
4.8 imiş...

Denizli ise 6.0 ile sarsılmış.

Tüm Ege'ye geçmiş olsun.
***
Depremin hemen ardından bilim insanlarımız yine çıktı, konuştu...
"Bu sene bitmeden memlekette 7-7.9'luk bir deprem bekleniyor."
"Bu deprem beklenen İstanbul depremini tetikleyebiilir."
"Büyük bir deprem kapıda" vs.
Ben bu kara haber verici kişilerden çok sıkıldım.
Tamam, biliyoruz; deprem ülkesiyiz, her an altımızdaki yer ayağımızın altından kayabilir ve yer yarılıp yerin içine girebiliriz.
Ama bu konuda üç-beş cılız önlemden başka bir şeyin yapılmadığı bir ülkede durup durup kıyamet haberi vermenin, insanları germenin lüzumu yok gibi sanki.
Çünkü bu uyarılar, hiçbir işe yaramıyor.
İnsanlar,bırakın evlerini denetlettirmeyi, hasarlı binalarda göz göre göre oturmaya devam ediyorlar. 
Aslında depreme ne hacet!

Üflesen yerle bir olacak binalarla çevriliyiz.
Bütün ülkeyi yıkıp baştan imar edemeyeceğimize göre; ben başa gelenin ancak gelince çekileceğini kanıksadım artık.
Bu yüzden 'geldi-geliyor', 'yıkıldı-yıkılacak' haberleri beni, altımızda uzanan fay hatlarından daha çok geriyor.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Yok hükmünde bir bayram

Evet yine bizi kan revan günler bekliyor.
Adı Kurban Bayramı.
Sene olmuş; 'Mars'a yerleşme planları'...
Arap alemi ve bizler hala sokaklarda hayvan boğazlamayı ibadet sayıyoruz.
Yaşadıkları yılın IŞİD'cisi sayılabileck acımasız ve vandal Emeviler'in kan kokan bir adetini bayram zannediyoruz.
Neyse ne söylesek boş.
Bir kaç gün sonra asfaltlar, denizler, ırmaklar kırmızı renge bürünecek.
Hayvanlar işkence edile edile öldürülecek.
Kanları üzerinde, hemen oracıkta mangallar yakılacak.

Tüm ülke et ve kan kokacak.
Böyle bir adeti ibadet olarak saymadığımdan ve sokaklarda katledilecek hayvanlar için kahreden bir üzüntü duyduğumdan bayram kutlaması falan yapmayacağım.
Benim için yok hükmünde bir bayramdır.