Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye'nin son yıllardaki en stratejik ve vizyoner projelerinden biri olarak kabul edilen Kalkınma Yolu Projesi'ne ilişkin kamuoyunu aydınlatan önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Uraloğlu, projenin sadece bir ulaşım koridoru olmanın ötesinde, Türkiye'yi bölgesel bir güç ve küresel bir lojistik merkez haline getirecek çok yönlü bir kalkınma hamlesi olduğunu vurguladı.
Projenin finansal boyutuna ilişkin net rakamlar veren Uraloğlu, "Kalkınma Yolu Projesi'nin ülkemize 23,9 milyar dolarlık bir yatırım maliyeti olacağını öngörüyoruz. Bu, ilk bakışta büyük bir rakam gibi görünse de, projenin getireceği ekonomik faydalar göz önüne alındığında, son derece stratejik bir yatırımdır" dedi. Bu maliyetin, projenin demiryolu ve karayolu altyapısı, lojistik merkezler, liman bağlantıları ve diğer teknolojik sistemleri kapsadığı belirtildi.
Bakan Uraloğlu, projenin ekonomik getirisinin ise yatırım maliyetinin çok üzerinde olacağını ifade etti. "Projenin, yaklaşık 50 milyar dolarlık bir ekonomik katkı sağlamasını ve 60.000’in üzerinde kişiye istihdam imkânı sunmasını bekliyoruz" diyen Uraloğlu, bu rakamların Türkiye'nin ekonomik büyümesine ve refah seviyesinin artmasına doğrudan etki edeceğini söyledi. Proje sayesinde, inşaat sektöründen lojistiğe, hizmet sektöründen üretime kadar birçok farklı alanda yeni iş olanakları doğacak. Bu durum, özellikle projenin geçeceği güzergah üzerindeki illerde bölgesel kalkınmayı tetikleyecek ve yerel ekonomilere can suyu olacak.
Orta Koridor'un parlayan yıldızı: Yeşil dönüşüm ve stratejik avantaj
Bakan Uraloğlu, Kalkınma Yolu Projesi'nin, Türkiye'nin son dönemde küresel ticarette öne çıkardığı "Orta Koridor" konseptinin en önemli ve tamamlayıcı parçası olduğunun altını çizdi. Çin'den başlayarak Avrupa'ya uzanan bu koridorun, Süveyş Kanalı ve diğer geleneksel rotalara göre daha hızlı, daha güvenli ve daha ekonomik bir alternatif sunduğunu belirten Uraloğlu, demiryolu taşımacılığının "yeşil dönüşüm" hedefleriyle de uyumlu olduğunu vurguladı.
"Karbon ayak izinin azaltılmasında demiryollarının kritik bir rol oynadığını biliyoruz" diyen Uraloğlu, Orta Koridor'un bu bağlamda sunduğu avantajlara dikkat çekti. Halihazırda bu koridor üzerinden 75 milyar dolarlık bir ticaret hacmi ve 6,5 milyon tonluk bir yük taşımacılığı yapıldığını belirten Bakan, "Hedefimiz, bu rakamı kısa sürede 20 milyon tonun üzerine çıkarmaktır. Kalkınma Yolu Projesi, bu hedefe ulaşmamızdaki en büyük kozumuz olacak" dedi. Bu proje, hem Türkiye'nin lojistik kapasitesini artıracak hem de çevre dostu bir ulaşım modunu teşvik ederek, ülkenin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlayacak.
Demiryolunda yeni bir çağ: Süre 15 güne düşüyor
Kalkınma Yolu Projesi'nin en iddialı hedeflerinden biri de, demiryolu ulaşımını hız ve verimlilik açısından yeni bir seviyeye taşımak. Bakan Uraloğlu, demiryolunun, doğru bir altyapı ve planlamayla, hava ulaşımından sonra en hızlı ulaşım modlarından biri haline geleceğini belirtti. "Şu anda 18 gün süren güzergâh süresinin, projenin tamamlanmasıyla birlikte yakın zamanda 15 güne kadar düşeceğini öngörüyoruz" diyen Uraloğlu, bu hız avantajının, küresel tedarik zincirinde Türkiye'yi vazgeçilmez bir oyuncu yapacağını söyledi.
Orta Koridor'un, 21 ülkeden geçerek kesintisiz bir demiryolu bağlantısı sağladığını ifade eden Bakan, bu hattın modernizasyonu ve darboğazların giderilmesi için çalışmaların aralıksız sürdüğünü dile getirdi. Kalkınma Yolu Projesi, bu büyük ağın güney bacağını oluşturarak, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu'nu bu sisteme entegre edecek. Bu entegrasyon, Asya ile Avrupa arasındaki ticaretin süresini ve maliyetini önemli ölçüde düşürerek, Türkiye'yi küresel ticaretin kavşak noktası haline getirecek.
'Ticaretin büyümesini kimse engelleyemez': Rekabete yeni bir soluk
Bakan Uraloğlu, konuşmasında Kalkınma Yolu Projesi'nin, mevcut ulaşım hatlarına sahip bazı ülkeler tarafından endişeyle karşılanabileceğini, ancak bu projenin bir rekabetten çok, artan küresel ticaret hacmini karşılamaya yönelik bir zorunluluk olduğunu ifade etti.
"Dünyada ticaret hacmi yıllık ortalama yüzde 3 ila yüzde 5 oranında artıyor. Bu büyümeyi karşılamak için sadece yeni koridorların devreye girmesi bile yeterli olacaktır" diyen Uraloğlu, bu projenin kimseye karşı bir alternatif olmadığını, tam tersine küresel ticarete yeni bir soluk getirecek tamamlayıcı bir güzergah olduğunu vurguladı. Uraloğlu, Türkiye'nin, jeopolitik konumunun sunduğu avantajları kullanarak, lojistik alandaki bu tür stratejik projelerine kararlılıkla devam edeceğini ve ülkeyi bir "lojistik süper güç" yapma hedeflerinden asla vazgeçmeyeceklerini sözlerine ekledi. Bu proje, sadece Türkiye'nin değil, aynı zamanda Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi bölge ülkelerinin de ortak katılımıyla hayata geçirilecek ve bölgesel iş birliğini ve istikrarı da pekiştirecek.