Geçen hafta 'Şablon Beyinler' başlıklı bir yazı yazmış kalıplaşan, birbirini tekrar eden fikirlerden ve işlerden sıyrılmamız gerektiğinden bahsetmiştim. Hatta “Siz de her gün aynı gazeteleri okumaktan sıkılmadınız mı?” diye de sormuştum. Geçtiğimiz günlerde iki yerel gazete yaptıkları birinci sayfalarla bir anda gündem oldular. Siyasi baskılardan sıkılan, madalyonun bir de diğer yüzünü göstermeye çalışan, haber ve köşe yazılarıyla anlatamadıklarını bir de mizah kullanarak dillendiren Adapazarı Gazetesi ve Çan'ın Sesi, çok konuşuldu. Nedeni ulusal gazetelerin yapamadığını yapmaları, yalaka değil gazeteci olduklarını hatırlatmaya çalışmalarıydı.

Çanakkale'nin Çan ilçesinde faaliyet gösteren Çan'ın Sesi isimli gazete, siyasi baskılara isyan edilen birinci sayfasında şu sözlere yer verdi: "Haklarında sürekli iyi şeyler okumak isteyen, aleyhte hiçbir yazıya tahammülleri olmayan ve bunun için hakaret, tehdit dahil her yola başvuran bazı siyasilere çağrımızdır. Halk için iyi ve güzel şeyler yapın, aksi halde bizi susturamazsın."

Bu sözlere yer veren Çan'ın Sesi, 60 yıllık bir gazete. Şimdiye kadar değişen iktidarlara, koltuklarını devreden milletvekillerine, valilere, belediye başkanlarına ve bürokratlara tanıklık ettiler. Ama eminim hiç bir dönem bu kadar ekonomik ve siyasi baskı atında kalmadılar... Nereden mi biliyorum? Arkama baktığım zaman gazetecilikte 20 yılı geride bıraktığımı görüyorum.

***

Avcı filminde Cem Yılmaz, cinayetin çözülmesi için o kadar çok, “Bakış açını değiştir” diyor ki, ister istemez bu kelimeleri zihinlere bu filmle birlikte kazıyor. George Floyd’un bir polis tarafından öldürülmesinin ardından protestolar tüm dünyaya yayılırken, pek çok insanın bakış açısını değiştiren isimlerden biri, ABD’de 1970’li yıllarda ırkçılık karşıtı eylemcilerin önde gelen isimlerinden Angela Davis oldu.

İnsan haklarına dair verdiği mücadelelerle tanınan, Kaliforniya Üniversitesi’nde profesör Davis, özellikle ABD dışında Birleşik Krallık, Belçika, İtalya gibi Avrupa ülkelerinde de yankı bulan tarihi ırkçı figürlerin heykellerinin tahrip edilmesi ve yıkılması eylemlerinin gerçekten bir değişim getirmeyeceğini dile getirdi.

Eylemlerin yoğunluğunun zaman içinde azalacağını düşündüğünü belirten Davis, ırkçılık karşıtı taleplerin farklı alanlarda da dile getirilmesi için çalışmaların yapılması gerektiğini vurguladı.

76 yaşındaki Davis, “Pekala değişim mümkün. Fakat bunun gerçekleşeceğine yönelik herhangi bir garanti yok. Farkındalığın dramatik biçimde geliştiği ve değişimin ihtimal dahilinde olduğu pek çok deneyimin ardından yapılan reformlar radikal potansiyelin gerçekleşmesini engellemişti” ifadelerini kullandı.

Davis, "Bu boyutta, bu kadar çeşitli ve sürekli gösterilere hiç tanık olmamıştık. O yüzden insanlara umut veren şeyin bu olduğunu düşünüyorum. 'Siyahilerin Hayatı Önemlidir' sloganına daha önce pek çok kişi, ‘Peki ama bütün hayatların önemli olduğunu söylememiz gerekmez mi?’ sorusuyla cevap veriyordu. Sloganı nihayet anladılar. Siyahilere bu şekilde davranmaya devam edildiği sürece, ırkçı şiddet devam ettiği sürece, kimse güvende değil. Örgütlenmek, çalışmak, değişim getirir. Ve insanlar ırkçılığa karşı örgütlenmeye devam ederse, toplumlarımızı nasıl dönüştüreceğimize dair yeni düşünme biçimleri geliştirme çabası devam ederse değişim gerçekleşecek" dedi.

***

Şimdi, "Ne olacak bu ülkenin hali diye?" diye soranlar da Davis'in bu sözlerinden ilham almalılar. Kurtuluşun üç ilacı vardır: Biri cesaret, diğeri yılmadan çalışmak ve sonuncusu ise örgütlenmektir.