Bak burası çok önemli…
Biz bu ülkede gerçekten bir darbe gördük.
12 Eylül 1980 idi.
Asker, her sokak başında ağır silahlarla bekliyordu.
Abiler, ablalar statlarda toplandı.
Harbiden coplandı, tazyikli suya tutuldu, bi daha coplandı.
Aralarında pes edip öten de oldu, canını verende.
Uğruna kavga ettikleri memlekette, aslında ortak bir savaşta olduklarını,
O toplu hücrelerde bir kuru dilimi paylaşırken anladı sağcı-solcu gençler.
Düştü memleket…
Kimisi de intihar etti…
Bak burası çok önemli;
Onurlu adamlar vardı aralarında idealleri, ideolojisi, ülkesi için intihar etti aralarından kimileri…

Çağ değişti, takvim yaprakları atladı…
Geldik 2018’e.
Genç adam çocuğunu okula yolladı…
Okulda öğretmen pantolonunu beğenmedi.
Çocuğu uyardı.
“Pantolonun yoksa gelemezsin” dedi.
Çocuk babasına söyledi durumu.
Bak burası çok önemli;
Adam intihar etti…
“Bir pantolon alamıyorsam ben adam değilim” dedi…
İntihar etti…
….
En içten, en kabadayı, en yürekli insanlar bile,
En fazla şunu söyledi;
“Yuh bu memleketin haline.. Yazık. Bir pantolon için intihar edilir mi?”
Bak burası çok önemli;
İnsanlar artık fasulyeden tepkili mepkili (!)

Eskiden öğretmen dediğin, adamdı kardeşim adam.
Öğretmen dediğin, baba yarısıydı, ana yarısıydı…
Çocuğa pantolonu yüzünden fırça atmazdı.
Yok ise sırtındaki eski ceketi öğrencisine verirdi.
Böyle bir Türkiye idi burası.
Öğretmen dediğin,
“Pantolonun yoksa gelme almam” demez,
Mahalleyi, köyü ayağa kaldırır, giydirirdi o çocuğu.
Öğretmen dediğin öğrencisine şefkatle yaklaşır sorardı.
“Oğlum durumun var mı? Yok mu?”
…..
Bak burası önemli…
Bu ülkede eskiden insanlar yaşardı.
Bu ülkede; sistem yarı çıplak,
Krallar tam çıplaktı…
Ama adam gibi adamların yüreğinde insanlık yaşardı…
Bir kaprisiyle bir çocuğun kalbini kırmaz.
Söylediği lafı iki kere çevirir öyle söylerdi.
Egoları, düşüncesizliği ve zevzekliğiyle,
Bir babanın canını almaz, bir evladını babasız bırakmazdı.
Bak burası önemli;
Gerçek hayatta;
En azından içi dolu bir halk hikayesi yaşanırken,
Paralel evrende;
Bir diğeri boş boş konuşmazdı…

***

“Düdük-Tüf”ler devrede…


Geçen hafta 3 kişiyle konuştum.
Üçü de gerine gerine Kemal Kılıçdaroğlu ile randevusu olduğunu söyledi.
Hayır, hiç birisi siyasi değil.
Bir mimar, biri halkla ilişkilerci, biri birahaneci.
Birahaneci dediysek asla küçültmek için falan algılamayın.
Alsancak’ın göbeğinde aslan gibi bir yerin sahibi.
Neyse…
Soru aynı, yorum beklentisi aynı.
Yerel seçimler ve adaylık.
Geçtiğimiz yerel seçimlerde de böyle olmuştu.
Bu kez inandım.
Kemal beyin, hiç kimsenin tanımadığı ya da ihtimal vermediği,
İstihbarat kaynakları var.
Bunlar halkın içinde, esnaf, yazar, falan filan.
Papyon takıp kokteyllerde görünen cinsten değil.
Tamamen “Hadi len düdük” diyebileceğiniz türden.
Aydın ama sıradan.
Zeki ama kenarda.
Bunu anlattığım dostum şöyle nitelendirdi.
“Demek 'DÜDÜK-TÜF'leri var ha ?”
Evet “DÜDÜK-TÜF”ler sahada…

***

Yapma Mahmut


İzmir Ticaret Odası’nın yönetimi Ekrem Demirtaş’ta idi.
Beyefendinin uzun yıllar süren iktidarı,
Üyelere yaklaşımı,
Tepeden bakışı,
Tek adam kompleksleri,
“Ben yaptım oldu” şekli gına getirmişti.
O duruma gelen tacirler, sağına soluna bakmadan
Mahmut Özgener’e “Evet” dediler.
AKP’nin arkasında olduğunu bile bile CHP'liler bile.
Şimdi yerel seçim dönemi.
Yeni Başkan Mahmut Özgener AKP’nin Büyükşehir adayı olarak konuşuluyor.
Oysa daha koltuğu ısınmadı.
Oysa daha geçmişin bilançosunu bile çıkaramadı.
Oysa üyelerin Mahmut Özgener’e Ticaret Odası’nda ihtiyacı var.
Üyeler o yüzden Mahmut dedi.
Üyeler o yüzden “Partiler üstü olabilir” ümidini taşıyordu.
Yapma Mahmut diyorum.
İzmir Ticaret Odası’ndaki yüzlerce üye için hayal kırıklığı olur.
İzmir’in sana odada ihtiyacı var…
Bence kendini inciltme…

***

Park Bornova


Ne yapsalar oradaki trafik sorunu çözülmüyor.
Sanayi, Yeşilova diye ayırdılar ama yine yok.
Gece gündüz kilitleniyor.
Sadece orada mı ?
Bir çok AVM’nin önü kilit.
Hele hele hafta sonları.
Ben şurasındayım konunun.
Bu Park Bornova’nın otoban girişi yönü,
Ege’nin en büyük hastanesinin acil servisiyle sırt sırta.
Ambulans geliyor, araçlar kilit olmuş açılmıyor…
İnsan öldüreceksiniz insan…
Çözüm bulun şu kavşağa…

***

DELİ ZİYA; “Ey halkım; Psikilojiniz bozuk oğlum sizin…”