İYİ Parti lideri Meral Akşener, parti grubunun toplantısında yaptığı açıklamalarda dikkat çekici sözler sarf etti.

Akşener, Sinan Ateş suikastına atıfta bulunarak, "Eğer Bengisu'nun, Banuçiçek'in, Ayşe'nin ve gözyaşlarının hesabını sormazsam, haklarını aramazsam, Sinan Ateş'i unutursam ve unutturursam, milletim bana hakkını, helal etmesin!" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hitaben de konuşan Akşener, "Her hatanda, her beceriksizliğinde, her iş bilmezliğinde çıkıp, milletimizden helallik istiyorsun ya... işte sana fırsat. İki güzel çocuğun, bir acılı annenin ve yüreği yaralı bir milletin helalliğini alma fırsatı" diye seslendi.

Akşener, cinayetin işlenmesinden 3 buçuk ay sonra hâlâ adaletin yerini bulamadığını söyledi ve "Suçluların gözaltına alınacağı yerde adalet gözaltına alındı. Suçlulara kelepçe takılacağı yerde adalete kelepçe takıldı" dedi.

Erdoğan'a çağrıda bulunan Akşener, "Sen bu memleketin Cumhurbaşkanısın. Korkma! Bu cinayetin asıl sorumluları kim? Açıkla! Bu suikastın planlayıcıları kim? Açıkla! Sinan Ateş'in esas katilleri kim? Açıkla!" diye konuştu.

Son olarak Akşener, adaletin yerini bulana kadar her konuşmasında bu çağrıyı yapacağını ve Sinan Ateş'i hatırlatacağını söyledi. Ayrıca, gerçekler ortaya çıkana kadar bu cinayetin peşinde olacaklarını ve çevrilmek istenen dümenleri kabullenmeyeceklerini vurguladı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutlayarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Doktor Hikmet Boran başta olmak üzere tüm Milli Mücadele kahramanlarını saygı, rahmet ve minnetle anarak, tıbbiyelileri ve sağlık çalışanlarını da kutladı.

Pandemi sürecinde yaklaşık 100'ü doktor olmak üzere 600'den fazla sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini söyleyen Akşener, son yıllarda artan sağlıkta şiddet eğilimi nedeniyle görevleri başında saldırıya uğrayan ve öldürülen sağlık çalışanlarını da hatırlattı. Ayrıca 6 Şubat depremlerinde 94'ü doktor, 448 sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini ve 528 sağlık çalışanının yaralandığını belirtti.

Buna rağmen, doktorlar ve sağlık çalışanlarının büyük fedakarlıklarına karşın iktidarın vefasızlık gösterdiğini vurgulayan Akşener, 15 Mayıs'ta yapılacak olan seçimlerde iktidarın gideceğini ve doktorların baş tacı olarak kalacağını söyledi.

Akşener, doktorların mesleklerini hak ettikleri koşullarda yapacaklarını ve çalışma şartlarını en yüksek seviyeye ulaştıracaklarını ifade etti. Önlüklerinin beyazına çamur bulaştırmayacaklarını ve doktorların itibarını yükselteceklerini belirtti.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"14 Mart Tıp Bayramı’nı, yürekten kutluyorum. İyi ki varsınız! İyi ki buradasınız! Başta vatanımızın kurtarıcısı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Cesaretin sesi olan, Doktor Hikmet Boran’ı, İstiklalimizin, neferleri olan, tıbbiyelilerimizi ve istikbalin destanını yazan, tüm Milli Mücadele kahramanlarımızı; saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.

Aziz milletim; pandemide, yaklaşık 100’ü doktor olmak üzere, 600’ün üzerinde sağlık çalışanımız, hayatını kaybetti. Ayrıca, son yıllarda kışkırtılarak, azdırılan, sağlıkta şiddet eğilimi nedeniyle, görevleri başında saldırıya uğradılar, öldürüldüler. Ülkemizi derinden yaralayan, 6 Şubat depremlerinde ise, 94’ü doktor, 448 sağlık çalışanımızı kaybettik.

528 sağlık çalışanımız ise yaralandı. Onlara reva görülen, tüm zorluklara rağmen, depremden sonra bile, görev yerlerini terk etmeyen; ülkemizin her şehrinden, tüm engellemelere rağmen, deprem bölgesine, vatan sevgisiyle koşan; doktorlarımızın ve sağlık çalışanı kardeşlerimizin, özellikle bu zor süreçteki çalışmalarını, takdirle izledik.

Her ne kadar, iktidarın başı ve liyakatsiz ekibi, onların, bu büyük fedakârlıklarına karşı, büyük bir vefasızlık göstermeye, devam etse de; bu kötülüğün, artık sonuna geliyoruz. Çünkü, o sene bu sene!

15 Mayıs’ta, 'giderlerse gitsinler' diyenler çekip gidecek; doktorlarımız ise, baş tacı olarak kalacak. Biz, sağlık ordumuzu ve sağlık mücadelemizi, memleketi yönetmekten aciz kadroların insafına, terk etmeyecek kadar, değerli görüyoruz. Bu kötü günler, elbette geçecek.

15 Mayıs’tan itibaren, mesleğinizi, hak ettiğiniz koşullarda yapacaksınız. Ayaklar altına alınmaya çalışılan itibarınızı yükseltecek, çalışma şartlarınızı, en yüksek seviyeye ulaştıracağız. Önlüğünüzün beyazına, asla ama asla, çamur bulaştırmayacağız. Hiç merak etmeyin. Çok az kaldı.

SİNAN ATEŞ SUİKASTI

Bengisu’nun, Banuçiçek’in, Ayşe’nin, Gözyaşlarının hesabını sormazsam; haklarını aramazsam; Sinan Ateş’i unutursam, unutturursam; milletim bana hakkını, helal etmesin!

Bak Sayın Erdoğan hani, göz göre göre yaptığın, her hatanda, Her beceriksizliğinde, Her iş bilmezliğinde, çıkıp çıkıp, milletimizden, helallik istiyorsun ya… İşte sana fırsat. İki güzel çocuğun, bir acılı annenin, ve yüreği yaralı bir milletin, helalliğini alma fırsatı…

Hadi bakalım, Sayın Erdoğan. Ayşe Ateş kızımıza, söz veren sen değil miydin? “Ben bu işin peşine düşeceğim.” diyen, sen değil miydin? Bengisu’ya, Banuçiçek’e, söz veren sen değil miydin? Sözünden dönmek mertliğe sığar mı? Hani milletin adamıydın? Hani cumhurun reisiydin?

Haydi bakalım. O makamın, kendi kendine taktığın, o sıfatların, hakkını ver de, görelim bakalım. Ama veremezsin. O sözleri tutamazsın. Çünkü her şey ortada.

Gün ortasında, başkentin göbeğinde işlenen, bu cinayetin üstünden, tam, 3 buçuk ay geçti. Adalet, hâlâ yerini bulmadı. Açılan dava, bir milim bile ilerlemedi. Suçluların gözaltına alınacağı yerde; Adalet gözaltına alındı. Suçlulara kelepçe takılacağı yerde; adalete kelepçe takıldı. Cinayetin failleri yakalandı. Ama ona yardım ve yataklık edenler, serbest bırakıldı. Telefon kayıtlarında, tüm ilişki ağı ortaya döküldü. Katiller yakalandı. Ama emri verenler, serbest kaldı.

Sayın Erdoğan; arkandan dönen dümenler karşısında; bu kadar kifayetsiz olma! Adaleti gölgeleyenlere karşısında, bu kadar basiretsiz olma! Mafyalar, simsarlar, uyuşturucu kaçakçıları karşısında; bu kadar aciz olma! Sen bu memleketin Cumhurbaşkanısın. Korkma! Bu cinayetin, asıl sorumluları kim? Açıkla! Bu suikastın planlayıcıları kim? Açıkla! Sinan Ateş’in esas katilleri kim? Açıkla! Eğer ki, bu milletten, gerçekten de helallik almak istiyorsan; Bu kanı, yerde bırakma! Bu haksızlığa, boyun eğme!

Bu vicdansızlığa, sahip çıkma! Ben, adalet yerini bulana kadar, Her konuşmamda, sana bu çağrıyı yapacağım. Her konuşmamda, sözümü tutacağım. Her konuşmamda, sana, Sinan Ateş’i hatırlatacağım. And olsun, şart olsun ki; Sinan Ateş’i unutmayacağız, unutturmayacağız. Çevrilmek istenen dümenleri, kabullenmeyeceğiz! Alçakların, elini kolunu sallayarak gezmesine, izin vermeyeceğiz! Gerçekler ortaya çıkana kadar, bu cinayetin, peşinde olacağız!

AK Parti iktidarı ve Bay Kriz, son dönemde,çok enteresan seçim manevraları yapmaya başladı. Kaybetme korkusuna kapıldıklarından olsa gerek, artık iyice saçmalıyorlar. Panik içerisinde, bir o yana, bir bu yana, savruluyorlar. Ve her savrulmada, ilkesizliklerini, gözler önüne seriyorlar. Hatırlayın; 2019’da da, tekrarlanan İstanbul seçimlerinin, hemen öncesinde, benzer işlere girişmişlerdi. Seçim kazanmak için, bula bula, terörist başına, sekreterlik yapmayı bulmuşlardı. Ama sonra ne oldu? İstanbul’u kaybettiler… Biliyorsunuz; Bekâmızın, sözüm ona, yılmaz savunucusu olan, Cumhur İttifakı’na, yeni üyeler katılıyor…. Ne diyelim, hayırlı uğurlu olsun. Allah tamamına erdirsin… Bu yeni birliktelikler sonrasında, Sayın Erdoğan ve Genişletilmiş Cumhur İttifakı’nın, seçim beyannamesine de, artık, bazı yeni başlıkların, dahil olduğunu düşünebiliriz.

"ERDOĞAN'IN SEÇİM BEYANNAMESİNDE KOSKOCA BİR TEHDİT VAR"

Mesela; Her ne kadar, henüz kendisinin adaylığı, kesinleşmiş olmasa da; Genişletilmiş Cumhur İttifakı’nın, cumhurbaşkanı adayı Sayın Erdoğan’ın, seçim beyannamesinde artık; Türkiye’nin, Şeyh Said isyanları nedeniyle, özür dilemesi, tazminat ödemesi var. Özerklik ve federasyon var. Anayasa’nın, ilk 4 maddesinin, değiştirilebileceği var. Andımızı zaten kaldırmışlardı ama, mesela artık; 'Ne mutlu Türküm diyene' yazılarının silinmesi de var. Mesela; Kadınlara 'fıtratlarına' göre, yaşama zorunluluğu var. Kadınlara zulüm var. Kadına yönelik şiddetin, önünün açılması var.

Mesela; Cumhuriyet değerlerimize saldırı var, çok ulusluluk var, paralel eğitim kurumları var. Ez cümle, bu ülkenin birliğine, bekasına ve istikbaline yönelik, koskoca bir tehdit var. Bu vesileyle, uzunca bir süredir, elinde, vatanseverlik mezurasıyla, ortalıkta gezen arkadaşların, bu son gelişmeler karşısındaki, ibretlik sessizliklerini, tarihe not ediyor; Genişletilmiş Cumhur İttifakı’nın, ezber bozan, bu yeni vaatlerini, Büyük Türk Milleti’nin, takdirine sunuyorum. Ayrıca buradan; Cumhur İttifakı’nın bileşenlerine de, seslenmek istiyorum: Ne diyor büyüklerimiz; 'Eğreti ata binen, tez inermiş.'

Hiç merak etmeyin. Sizin için de aynısı olacak. Şunun şurasında, sadece 2 ay kaldı. Giderayak, istediğiniz kadar yalpalayın. İstediğiniz kadar saçmalayın. İstediğiniz örgütü, devleti, oluşumu ittifakınıza katın. Korkunun ecele faydası yok. 2 ay sonra, tıpış tıpış gideceksiniz. Siyasi tarihimiz, defalarca göstermiştir ki; milletin iradesinden, büyük güç yoktur. Söz de, hüküm de milletimizindir. Siz zaten, milletin vicdanında mahkûm oldunuz. 14 Mayıs’ta da, milletin kararıyla, mağlup olacaksınız. Arık kaçış yok. O sene, bu sene!"

Editör: Kazim Bozkurt