Dünya genelinde hem erkeklerde hem de kadınlarda en sık ölüme neden olan kanser türü olarak bilinen akciğer kanseri, ürkütücü istatistiklerle modern toplumun en büyük sağlık tehditlerinden biri olmayı sürdürüyor. Kanser nedenli ölümlerin yaklaşık beşte birinin bu hastalıktan kaynaklandığı gerçeği, konunun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Bayındır Söğütözü Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Cem Gündoğdu, akciğer kanserinin büyük oranda önlenebilir bir hastalık olduğunu belirterek, hastalığın arkasındaki en büyük düşmanın tütün kullanımı olduğunu vurguladı. Ancak tehlike sadece sigarayla sınırlı değil; çevresel faktörler, genetik yatkınlık ve giderek yaygınlaşan yeni nesil tütün ürünleri de bu sinsi hastalığa davetiye çıkarıyor.
Baş sorumlu sigara: Vakaların yüzde 90’ı tütün kaynaklı
Akciğer kanserinin arkasındaki temel neden sorgulandığında, tüm veriler tek bir noktayı işaret ediyor: tütün ve tütün ürünleri. Doç. Dr. Cem Gündoğdu, akciğer kanseri vakalarının yaklaşık %85-90 gibi ezici bir çoğunluğunun doğrudan sigara kullanımı ile ilişkili olduğunu belirtiyor. Riskin boyutu, sigaraya başlama yaşı, günlük tüketilen miktar ve kullanım süresiyle doğru orantılı olarak artıyor. Tehlike sadece aktif içiciler için de geçerli değil. Gündoğdu, "Yalnızca sigara içmek değil, sigara dumanına maruz kalmak, yani pasif içicilik de riski %20-30 oranında artırır," ifadeleriyle tehlikenin boyutlarına dikkat çekiyor. Sigara dumanında 4 binden fazla kimyasal madde ve 70'ten fazla kanserojen bileşen bulunuyor. Ancak umutsuzluğa kapılmamak gerek; sigarayı bırakmak, riski zamanla önemli ölçüde azaltıyor. Yapılan araştırmalar, sigara bırakıldıktan 10 ila 20 yıl sonra riskin, hiç içmemiş kişilerle benzer seviyelere gerilediğini gösteriyor.
Masum görünen tehlike: Elektronik sigara gerçeği
Son yıllarda sigaraya alternatif olarak pazarlanan ve zararsız olduğu algısı yaratılan elektronik sigaralar da uzmanların radarında. Doç. Dr. Cem Gündoğdu, bu ürünlerin uzun dönem etkilerinin henüz tam olarak bilinmediğini, ancak mevcut verilerin ciddi bir zarar potansiyeline işaret ettiğini vurguluyor. Gündoğdu, "Elektronik sigaralarda da ağır metaller, kurşun ve kanserojen organik kimyasallar bulunmaktadır. Bu maddeler, akciğer sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir," diyerek bu yeni nesil ürünlerin masumiyet maskesini düşürüyor. Uzmanlar, sigarayı bırakma aracı olarak sunulsa da, elektronik sigaraların kendi başına bir bağımlılık ve sağlık riski kaynağı olduğu konusunda hemfikir.
Sigaranın ötesindeki düşmanlar: Çevresel ve genetik riskler
Akciğer kanseri büyük oranda sigara ile ilişkilendirilse de, tütün kullanmayan kişilerde de görülebilmektedir. Bu durum, diğer risk faktörlerinin önemini ortaya koyuyor. Çeşitli çevresel ve genetik etkenler de akciğer kanserine yol açabiliyor. Ailede akciğer kanseri öyküsünün bulunması, riski artıran önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra, endüstriyel alanlarda kullanılan ve kanserojen olduğu kanıtlanmış asbest maddesine maruz kalmak, toprakta doğal olarak bulunan radon gazı, kömür ve petrol ürünleri gibi kimyasallar da risk faktörleri arasında sayılıyor. Ayrıca, geçmişte akciğerlere yönelik radyasyon tedavisi görmüş olmak, arsenik içeren içme suyu kullanmak ve tüberküloz gibi hastalıklar sonrası akciğerde kalan yara (skar) dokuları da kanser gelişimine zemin hazırlayabiliyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için bir diğer önemli tehdit ise yüksek hava kirliliği olarak belirtiliyor.
Sinsi belirtilere dikkat: Vücudunuzun alarm sinyalleri
Akciğer kanserinin en tehlikeli yönlerinden biri, erken evrelerde genellikle belirgin bir semptom vermemesidir. Bu durum, hastaların doktora geç başvurmasına ve tanının gecikmesine neden olabiliyor. Ancak vücudun verdiği bazı sinyalleri doğru okumak hayat kurtarabilir. Doç. Dr. Cem Gündoğdu, "Geçmeyen öksürük, göğüs veya sırt ağrısı, kanlı balgam, nefes darlığı ve ses kısıklığı gibi bulgular önemlidir," diyerek bu şikayetlerin kesinlikle ihmal edilmemesi gerektiğini söylüyor. Hastalık ilerlediğinde ise bu tabloya baş ağrısı, kemik ağrısı, iştahsızlık, kilo kaybı ve kronik yorgunluk gibi daha ciddi belirtiler eklenebiliyor. Bu tür şikayetleri olan kişilerin, özellikle sigara içiyorsa veya diğer risk faktörlerini taşıyorsa, zaman kaybetmeden bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurması, erken tanı şansını artırıyor. Tanı sürecinde akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi, bronkoskopi ve biyopsi gibi yöntemler kullanılarak kesin teşhis konuluyor.





