HABER / İhsan BİRGÜL

Kadının yerinin sadece evi olmadığına, sanata da katkıda bulunmaları gerektiğine inanan 15 kadın ve onlara gönülden destek veren 5 erkek sanatçı, Hasankeyf Def Topluluğu’nu oluşturdu. Adını baraj suları altında kalan tarihi Hasankeyf'ten alan bu topluluk, adeta her rengin ve ritmin ortak sesi oldu. Toplumun farklı kesimlerinden ve farklı mesleklere sahip üyelerden oluşan topluluk, başlıca enstrüman olarak, bölgede ‘erbane’ de denilen ‘tef’i seçti. Ortadoğu'nun bu mistik müzik aletini hem bölgeye hem dünyaya kadının rengi ile tanıtma ve sevdirme amacında olan topluluktan Çiçek Tekdemir, Nebahat Sevcan ve Mizgîn Demir, bu sanatsal serüven ve duruşlarını anlattı.

Kurucu üyelerden tiyatrocu Çiçek Tekdemir, Hasankeyf Def Topluluğu’nun oluşma süreci ve amaçlarıyla ilgili şunları söyledi: "2019 yılında bir atölye çalışması gerçekleştirdik. Benim öncülük ettiğim bu çalışma, kardeşlerim Nesrin Şimşek ve Canan Yüce’nin katkıları ile vücut buldu. Nesrin zaten bir tef eğitmeni. İranlı sanatçı Sami Hosseini hocanın şehrimize gelişi ile beraber, önümüze 4 aylık bir workshop programı koyduk. Bu çalışmaları tamamlayıp gruplar kurmak istedik. Ancak Kovid-19 kaynaklı pandemi sürecinin başlaması ile beraber ancak 3 ayını tamamlayabildik. Dördüncü aydan itibaren biz de herkes gibi online eğitim ve provalara geçtik. Yaklaşık bir yıl süren bu eğitimlerden sonra Sami hocanın önerisi ile topluluğumuza isim koyma kararı aldık. Grupça ‘Hasankeyf Def Topluluğu’ isminde karar kıldık. Çünkü biz Batman'da yaşıyorduk, Hasankeyf hemen dibimizde ve baraj da gündemdeydi. Bizler de bu tarihi mirası koruma ve yaşatma adına ismini topluluğumuza verdik. Her ne kadar şimdi sular altında kalmış olsa da ritim ve türkülerimiz ile bu tarihi değeri yaşatmak istiyoruz. Hasankeyf bir dünya mirası, sadece Batman'ın değil."

GELECEKTEN UMUTLUYUZ

Topluluğun farklı kesim ve mesleklerden olan kadın ve erkeklerden oluştuğuna vurgu yapan Çiçek Tekdemir, "Topluluğumuzun çoğunluğu sanata ve müziğe gönül vermiş memurlardan oluşuyor. Bununla beraber serbest çalışanlar ve öğrenciler de mevcut. Öğretmeni, sağlık çalışanı, öğrencisi, anne olan üyeleri ile renkli bir yapımız var. Sayısal çoğunluk kadınlarda. 20 kişilik olan topluluğumuzun 15 üyesi kadın. Erkek üyelerimize haksızlık olmasın ama biz buna bir kadın topluluğu da diyebiliriz. Zaten topluluk olarak da amaçlarımızdan bir tanesi ‘kadının yeri sadece evidir’ anlayışını yıkmak. Hem bölgemizde hem de ülkemizde. Başaracağımıza da inanıyoruz. Yoğun iş tempolarına rağmen bu sanatsal alana vakit ve emek harcayan kadınlar olarak gelecekten umutluyuz" dedi.

Hasankeyf Def Topluluğu’nun en genç üyesi, matematik bölümü son sınıf öğrencisi Nebahat Sevcan da topluluğun oluşma nedenlerini şöyle dile getirdi: "Çoğunluğun kadın olduğu bu toplulukta, farklı kesimlerden ve yaş gruplarından arkadaşlarımızı ortak bir paydada, müzikte, özelinde tefin gölgesinde birleştirmek, bir topluluk olarak ismimizi ortaya koymak ve yeni yetişecek tef sanatçılarına yolu açmak gibi hedeflerimiz var. Müziğin her kesime nüfuz etmesini, türkülere eşlik edecek insanların sayısının artmasını istiyoruz.

Toplumun tüm kesimlerinden insanları ortak noktada toplayacak nadir şeylerden biri müziktir. Biz bunu başarabilmeyi umduk."

KONSER HAZIRLIĞI

Daha önce bir klip çalışması ile de sevenlerine seslendiklerini belirten, mevcut olan ve planladıkları çalışmalara değinen Nebahat Sevcan, “Daha önce Şırnak yöresine ait ‘Şahmîran’ isimli anonim bir ezgiye klip çekmiştik. Bu çalışma, bölgede medyada da ilgi gördü. Ayrıca önümüzdeki aylarda öncelikle kendimizi Batman'a tanıtmak için küçük bir konser hazırlığındayız. Batman Kültür Merkezi'nde sunmayı düşündüğümüz konserimiz için provalarımız devam ediyor. Ardından etkinlik, program ve konserlerimizi devam ettirmeyi düşünüyoruz. Ancak pandemi koşulları ne getirir bilinmez. Mümkün olduğu ölçüde ritimlerimizi duyurmaya çalışacağız" dedi.

SAMİ HOSSEİNİ'NİN ETKİSİ

Hasankeyf Def Topluluğu'nun aslında yeni sayılabilecek bir topluluk olduğunu söyleyen öğretmen üyelerden Mizgin Demir, Ahura Ritim Topluluğu'nun kurucusu, tanınmış tef sanatçısı Sami Hosseini'nin kendilerine olan katkılarını anlatarak şunları dile getirdi: "Topluluğun oluşumu aşamasında birçok kişinin katkısı var, özellikle İranlı üstad Sami Hosseini'nin rolü büyük. 2019 yılında kentimizde düzenlediği workshop sayesinde kendisiyle tanışma şansımız oldu. Zaten bölgemizde tefe büyük bir ilgi var. Sami hocamızın katkılarıyla da yolumuza devam ediyoruz.”

Şartlar oluştuğunda en büyük konserlerini İran'da vermek istediklerine vurgu yapan, aynı zamanda bir neyzen de olan Mizgin Demir, "En büyük konserimizi vermek istediğimiz yer İran. Tefin gelişimine en çok katkıyı onlar sağlamıştır. Özellikle notasyon, teknik ve metot konusunda oldukça büyük üstatların emeği vardır ve halen devam etmektedir. Özellikle Kürtler'in yoğunlukta yaşadığı bölgelerde ağırlıklı olarak bu enstrüman kullanılıyor ve her geçen gün daha da yaygınlaşıyor. Bizim de hayalini kurduğumuz ve hedeflediğimiz, en büyük isteklerimizden bir tanesi, oradaki üstatlarla aynı sahneyi paylaşmak. Salgın dönemi başlamadan önce, sevgili hocamız Sami Hosseini ile birlikte ortak bir proje dahilinde şehir dışında konserler düzenleyecektik. Özellikle Güneydoğu bölgesini kapsayacak bir şekildeydi. Fakat pandemi koşullarından kaynaklı askıya alındı. İçinde bulunduğumuz şartlar yavaş yavaş normale dönmeye başladı. Biz de bundan sonra il dışında hatta yurt dışında bile konser vermek istiyoruz.

Ve elbette imkanlar dahilinde vereceğimiz ders ve konserlerle, her ritim severin yüreğine dokunmak, eşsiz ezgilerle ortak paydada buluşmak isteriz" diye konuştu.

Batman dışında diğer illerde, Ortadoğu ve dünyaya bu ritimleri taşımak istediklerini dile getiren Çiçek Tekdemir de son olarak şunları ekledi: "Sadece Batman ile sınırlı kalmak istemiyoruz. Türkiye'nin tüm illerine ve dünyaya açılmak istiyoruz. Bizler kadının sanatsal rengini ve duruşunu, şarkı, ritim ve kıyafetlerimiz ile tüm dünya şehirlerine ulaştırmak istiyoruz."