Hayrullah Zorlu

Hakkari’de Doğu Asur-Nasturi halkının kimlikleri, tarihleri, inançları, ibadetleri ve ibadethanelerini konu alan bir belgefilm çalışması başlatıldı. Çoğunluğu Hakkari merkeze bağlı köylerde bulunan ve büyük bölümü yıkılan tarihi yapılar ilk kez bir belgesel çalışmasıyla kayıt altına alınıyor. Kürtçe olarak hazırlanan belgesel Doğu Asuriler'e ait kilise ve manastırlarda çekildi. Belgeselde ayrıca akademisyenlerin, yerel tarihçilerin ve köylülerin görüş ve düşüncelerine de yer veriliyor.

Çekimleri beş kişilik bir ekiple yaptıklarını belirten belgeselin yapımcısı gazeteci-yazar Emin Sarı, amaçlarının kadim topraklar üzerinde binlerce yıl duran bu yapılara sıradan taşlar olarak bakılmasını engelleyip, korunması konusunda duyarlılık yaratmak olduğuna dikkat çekti. İlgisizlikten dolayı yok olan tarihi yapıların yeni nesillere aktarılması için çalıştıklarını dile getiren Sarı, çalışmanın kısa sürede tamamlanacağına dikkat çekti. Sarı, “Hakkari toprakları geçmişten beri, bir çok medeniyete, birçok halka, birçok inanca ev sahipliği yapmış bir toprak. Bu medeniyetlerin her biri Hakkari topraklarında eserler bırakmış. Bu halklardan, bu inançlardan biri de Doğu Asur Kilisesi olarak bilinen daha çok akademisyenlerin, yazarların çizerlerin Nesturi olarak adlandırdığı bu halktır. 1900'lü yıllara kadar bu halk buradaki diğer halklarla beraber barış içinde yaşıyordu. Ancak 1900'lü yılların çalkantılı döneminden sonra maalesef Nasturiler göç ettiler” dedi.

Çetin Hakkari coğrafyasında çekimleri yapılan belgesel beraberinde birçok zorluğu da getiriyor. Bölgede süren operasyonlar ve birçok alana uygulanan giriş yasaklarından dolayı çekim programında olan birçok tarihi yapıya ulaşamayan ekip zaman zamanda saatlerce yol yürüdü. Özellikle belgesel ekibi oldukça sarp bir kayalığa yapılmış olan Mar Şalita Manastırı'na ulaşmak için yaklaşık 2 saatten fazla yürümek zorunda kaldı.

Belgeselde Doğu Asurilerinin görüş ve düşüncelerine de yer veriliyor. Ailesi daha önce Hakkari’den göç etmek zorunda kalmış olan ve şimdi Kadir Has Üniversitesi'nde öğretim görelisi olan Dr. Nicholasal Jeloo tarihleri ve inançları hakkındaki görüşlerini aktarırmış. İlk kez ailesinin yaşadığı topraklara gelen Norah Samano da belgesel aracılığıyla duygu ve düşüncelerini dile getiriyor. Belgeselde yıllar sonra anayurtlarına dönen Nasturilerin duygu yüklü ibadet ve ziyaretlerine de yer veriliyor.

Jeloo,“Asuriler ve Kürtler kardeşler gibi beraber yaşadık bu topraklarda. Mezopotamya, veya başka bir isim, siz ne demek isterseniz. Biz beraber yaşadık. Kardeşler gibi ve bin yıllarca böyle yaşadık. Biz her zaman buraya gelmek istiyoruz. Ve biz herkese demek istiyoruz, biz tepkili değiliz biz sizi çok seviyoruz. Biz bu bölgeye çok seviyoruz bu toprakları çok seviyoruz” diyor.

Tarihçilerden önemli katkı

Belgeselde yoğunlukla Doğu Asurileri’nin Hakkari’deki tarihi üzerinde durulurken, onlardan geriye kalan kiliselerin, manastırların mevcut durumu da anlatılıyor. Belgeselde, doktara tezini Doğu Asurileri üzerine veren Hakkari Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Yaşar Kaplan ve yerel tarihçi-yazar Vasfi Akın'ın görüş ve önerilerine yer veriliyor. Bunlarla birlikte bölgede hala ayakta kalmış birkaç kilisenin üzerine ev yapan ya da kendi arazilerinde kalan kiliseleri korumaya çalışan bazı köylülerin anlatımları belgeselde yer alıyor.

Gazeteci İdris Yılmaz ise tarihi mirasların göz göre göre yok edildiğine dikkat çekti. Nasturî kökeninin aslında Asurî’lere dayandığını ifade eden Yılmaz, “Nasturilerle ilgili bilmediğimiz birçok şey var. Katolik mezhebini benimsemeyen Asuriler 1662'de Katoliklerden ayrılarak Diyarbakır metropoliti XIII. Mar Şimun Denha önderliğinde yeniden Hakkâri ilinin Kodşanis/Koçanis köyünün patriklik merkezine yerleşmişlerdir. 12-28 Eylül 1924 tarihleri arasında yürütülen bir saldırı ile çoğunluğu katledilmiştir. Bu Nasturîler’le ilgili olayın sadece bilinen bir yüzüdür. Bilinmeyen bir çok gerçeği bu filimde belgeledik. Kısa süre içinde izleyiciyle buluşacak olan belgesel filminin tarihe ışık tutacağı inancındayız” dedi.