HABER/ Gülistan ÖZEL

Geçtiğimiz yaz aylarında dünyayı etkisi altına alan orman yangınları, Amerika'dan Avrupa'ya, Afrika'dan Asya'ya birçok kıtada büyük kayıplara yol açtı. Küresel iklim krizinin sonucu olarak da görülen yangın felaketlerine ilişkin, 1 Ağustos’ta uydu görüntülerini ve yangın verilerini paylaşan Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi'ne (EFFIS) göre 2021 yılı itibariyle 43 ülkede toplamda bin 831 orman yangını meydana gelirken 433 bin 700 hektarlık (1 hektar, yaklaşık 1.4 futbol sahasıdır) alan yandı.

Türkiye’de ise 28 Temmuz-25 Ağustos 2021 tarihleri arasında 54 ilde 312 noktada orman yangını çıktı. Ülkenin dört bir yanında etkili olan yangınlar, birçok yerleşim yerinin tahliye edilmesine sebep olurken, Greenpeace Türkiye'nin verilerine göre, bu yıl sadece Antalya ve Muğla'da 124 bin hektar, toplamda ise 178 bin hektarlık alan yandı.

Orman yangınlarında iklim krizinin ötesinde insan faktörü de düşünüldüğünde; yaşanan felaketlerden ne tür dersler çıkarılacağı, önümüzdeki yıllarda yaşanacak kayıpların nasıl en aza indirilebileceği gibi konular öne çıkmaya başladı.

Orman yangınlarının nedenleri ve yangınla mücadele konusunu Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şube Başkanı Profesör Tuncay Neyişçi’ye, orman yangınlarına ilişkin farkındalık çalışmalarının eğitim müfredatındaki durumunu ise Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (KESK) bağlı Eğitim-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal’a sorduk.

‘YANGINLAR ARTIYOR’

Geçtiğimiz Ağustos ayının ilk haftasında özellikle güney illerimizde yaşanan orman yangınlarının, Türkiye tarihinin en büyük yangınları olduğunu söyleyen ve son yıllarda orman yangınlarında yüzde 72 oranında artış yaşandığını vurgulayan Neyişçi, yangınların yüzde 90’ının ise insan faktörüyle ortaya çıktığı bilgisini paylaştı.

‘BAŞARISIZLIK GÖSTERGESİ’

Orman yangınlarındaki artışın, müdahale ve önleme çalışmalarındaki başarısızlığı gösterdiğini ifade eden Neyişçi, “Son yaşadığımız yangınlarda, alanlar kontrol altında değildi. Yani neden yangın çıktı, nasıl müdahale edilir belli değildi! Bu da söndürme ve lojistik faaliyetlerinden haber akışına kadar pek çok konuda sorun yarattı. Bir düzensizlik hâkimdi. Sahada orman uzmanı hiç görmedik, hep siyasetçiler üzerinden süreç yürütüldü. Uzmanların etkin rol almaması panik havası yarattı” dedi.

‘EĞİTİMLER NEDEN ARTMIYOR?’

Yangınları kontrol altına almak ve önlemek için Orman Genel Müdürlüğü'nün ortaya koyduğu bütçenin doğru kullanılmadığından yakınan Neyişçi, bütçenin çoğunun uçak, helikopter ve diğer araçların kiralamasına ayrıldığını kaydetti. Bunun yanlış bir strateji olduğunu aktaran Neyişçi, “Veriler yangınların çoğunlukla insandan kaynaklandığını gösteriyor. Neden insanlarımızı eğitmiyoruz? İnsan ile orman ilişkisini güçlendirmek, bunun için eğitimler vermek gerekir. Orman Müdürlüğü buna bütçe ayırmalıdır. Bu şekilde bir anlayış gelişirse, orman yangınlarını en az hasarla atlatabiliriz” sözleriyle farkındalık ve eğitim çalışmalarının önemine değindi.

RİSK YÜZDE 90 DÜŞEBİLİR!

Orman yangınlarının teknik açıyla bakıldığında ‘Yanıcı Yönetimi’ uygulamasıyla kontrol altına alınabileceğini vurgulayan Neyişçi, bu yöntemi ise şöyle açıkladı: “Yanıcı yönetimi, kolaylıkla ateş alan ve yüksek enerji açığa çıkararak yanan, ince kuru yanıcıların uygun dönemlerde orman dışına çıkarılması durumudur. Yangın mevsimi dışında veya kış aylarında, denetimli yakma tekniği ile orman içinde bulunan ince kuru ibrelerin (ağaçların dökülen kuru yaprakları) yakılmasıyla, yüzde 80-90 oranında orman yangınları kontrol altına alınabilir. Ayrıca, orman çevresindeki yapıların da yangın risklerine göre düzenlenmesi gerekiyor. Buna yönelik de projeler oluşturmalı ve bütçe ayrılmalıdır.”

KAPSAMLI MÜFREDAT VURGUSU

Ülkemizde eğitime yeterli yatırımın yapılmadığını belirten Eğitim-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal ise okul türlerine göre müfredatın değişiklik gösterdiğini hatırlatarak ormanlara ilişkin müfredatın yeterli olmadığını aktardı. Vardal, orman yangınları gibi afetlerin en aza indirgenmesi için ekoloji ve çevreye dair eğitimlerin güçlendirilmesi gerektiğini dile getirerek şunları söyledi: “Ülkemizde ekolojiye ve çevreye dair kapsamlı bir müfredat yok. İlkokuldan başlayarak, eğitimin tüm aşamalarında ormanlara dair bir eğitim verilmelidir. Müfredata çeşitli dersler içerisine serpiştirilmiş, ülkenin yerüstü zenginliklerine dair çeşitli konu başlıkları var ama müfredatın kapsamlı hale getirilmesi önemlidir. Orman yangınları, sel, deprem gibi doğal felaketlere karşı öğrencilerin bilinçlendirilmesi önemlidir. Bu, doğaya sahip çıkmanın, koruma bilincinin ve farkındalığın oluşmasında etkili olur. Milli Eğitim Bakanlığı'nın buna uygun bir çerçeve çizmesi gerekir. Bu yılki yangınlardan çıkan sonuç da bize bunu gösteriyor. Küçük yaşta doğa ve çevreyle bağ kuran ve yine doğa hakkında bilgi edinmiş bir çocukta aidiyet duygusu gelişir. Bu anlamda okullarda, müfredatın kapsamlı hale getirilmesi gerekmektedir.”

İzmir’in ormanlarını gönüllüler koruyacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) olası orman yangınlarına güçlü, bilinçli ve planlı müdahale edebilmek için 200 kişilik Orman Gönüllüleri Ekibi’ni kurdu. Geçtiğimiz hafta yapılan ve İBB Başkanı Tunç Soyer’in de katıldığı ilk toplantıda, yangınlarla mücadelede orman köylüleri ve sivil toplumun paydaş olarak görülmesi gerektiği ifade edildi. Projede gönüllülere iki seçenek sunuluyor. İlk seçenek, orman yangınlarına müdahalede görev alarak itfaiye ekiplerinin söndürme, kontrol ve soğutma çalışmalarına katkı koymak. İkinci seçenek ise ormanları korumak ve onarmak için çalışmak; yangın öncesi veya sonrasındaki saha araştırması ve restorasyon programlarına aktif destek olmak.