Haber/ Emrah BAKIR

Öğrenim gördüğü bölümlerde iş bulamayan gençler, hayata tutunmak ve geçimini sürdürmek için mücadele ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2021 yılı ilk çeyrek verilerine göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki çeyreğe göre 142 bin kişi artarak 4 milyon 118 bin kişi oldu. Geleceğe dair umutlarının kalmadıklarını ifade eden üniversite mezunu gençler, farklı şehirlerde ortak hikayeleri yaşıyorlar.

UMUDUMUZU YOK ETTİLER

Atanmayı bekleyen öğretmenlerden biri olan Numan Birgül sıkıntılar içinde okuduğunu ve öğrencileriyle birlikte geçireceği zamanı beklediğini dile getirirken, atanma olmamasından dolayı bu durumu gören insanların çocuklarını okula göndermekten vazgeçtiğini söyledi. Numan Birgül, yaşadıklarını şöyle anlattı: ''Giresun Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü'nde eğitim aldım. Şartları zor olan bir coğrafyada okuduk. Üniversiteye giderken büyük hayallerimiz olduğu kadar ekonomik olarak sıkıntılar da yaşadık. İlk başlarda, idealist bir öğretmen olarak atanmayı ve öğrencilerimle zaman geçireceğim günleri heyecanla bekledim. Kendi coğrafyamda öğretmen olarak öğrenci yetiştirmek umudumdu. Ama umudumuzu bizlere yitirttiler. Okulu bitirdim. Fakat kaç yıldır atanamadım ve hala bekliyorum. Doğal olarak çevremizdeki insanlar bakıp kendi çocuklarını okula göndermek istemiyor. İster istemez kötü örnek oluyor bu durum. Okuyan ve sorgulayan insan bir yerde eleştirmeye başlar. Onun için, sistemin işine gelmiyor bu durum diyebilirim.”

İNŞAAT İŞÇİSİ ÖĞRETMEN

Mezun olduktan sonra atanamadığı için köyüne dönerek, inşaatlarda mecburi bir şeklide çalıştığını söyleyen Birgül, “KPSS'ye defalarca girdim ve her defasında iyi puanlar almama rağmen maalesef atanamadım. Ben de ister istemez baba mesleği olan ve az çok aşina olduğum inşaat işine başladım. İlk başlarda amelelik ile başladım, zamanla usta oldum. Şimdi alçı boya derken inşaatlarda zamanım geçmeye devam ediyor. Ama isteyerek yapmıyorum. Şu an okulda öğrencilerime ders anlatmam gerekirken, inşaatta işçi olarak çalışıyorum. Bu durum, ülkenin ne halde olduğunu gösteriyor. Ben bir emekçi çocuğuyum, yanlış anlaşılmasın oradaki insanları ya da emeklerini küçümsemek anlamında demiyorum. Ama kendi mesleğimi yapmak istiyorum'' diyerek duygularını ifade etti.

FELSEFE MEZUNU GARSON

Akademisyen olmak isteyen Begüm Kavasoğlu, Hayvan Hakları, Etik ve İnsan Hakları alanında çalışmalar yapmanın hayali olduğunu anlatırken, garsonluk yaparak geçimini sağlıyor. Kavasoğlu, 2015-2020 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde Felsefe Bölümü'nü okuduktan sonra, lisansüstü eğitime ekonomik sebeplerle devam edemediğini anlattı. Lisansüstü eğitimde ders ücretlerinin maliyetli olduğunu söyleyen Kavasoğlu, yurt dışında yüksek lisans yapma sınavının bile bin 500 lira olduğuna dikkat çekiyor. Okulu bitirdikten sonra babasına ait olan restoranda garsonluk yaptığını belirten Kavasoğlu, “Geleceğe dair umudumun kalmadığımı fark ediyorum. Kendi işimi yapabilme ve yüksek lisans hayallerim de kalmadı. Çünkü bu konuda devletin ekonomik olarak bir desteği söz konusu değil. Lisansüstü eğitim yapmak istediğimde alacağım burs yeterli değil ve geçinebilmem için çalışmam lazım. Fakat çalışırken sigorta gösterildiğinde bursum kesiliyor. Daha kaç yıl garsonluk yapacağım bilemiyorum” diye konuştu.

İNŞAATÇI PSİKOLOJİK DANIŞMAN

Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik mezunu Raif Polat, istediği bölümü bitirdikten sonra bulunduğu coğrafyadaki adaletsizliklerle mücadele etmek istediğini ve çabalamaktan vazgeçmediğini dile getirdi. Polat, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) Bölümü'nde zor şartlarda okuduğunu söyleyerek, “Temel gayem, çevremdeki insanlara az da olsa katkı sunmaktı. Çünkü bulunduğum toplum hem maddi hem de manevi olarak zorluklar çekiyordu. Genellikle ilgi odağım çocuklara istismarı konusu. Çünkü onlardan yaşça büyük insanların bile kaldıramayacağı yük çocuklara bir geleceksizlik olarak sunuluyor. Mezun olduktan sonra defalarca sınavlara girdim fakat alımlar az olduğundan dolayı atanamadım. Şu anda ailemin geçim kaynağı tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor, inşaat işçiliği yapıyorum. Fakat vazgeçmiş değilim” diyerek umudunu yitirmediğini söyledi.

ÜNİVERSİTE MEZUNU KASİYER

Birbirinden farklı okullarda ekonomik sebeplerle eğitimini yarıda bırakıp, sonunda İstanbul Üniversitesi Sağlık Yönetimi Bölümü'nden mezun olmayı başaran Sultan Ulaşçelik ise üniversite mezunlarının kendi alanlarında çalışamadığına dikkat çekiyor. İş bulamadığı için anketörlük de yapan Sultan Ulaşçelik, uzun süredir de hiç ilgisi olmayan kuaför sektöründe kasiyer olarak çalıştığını söyledi.

Bizleri bambaşka alanlara savurdular

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nde okurken aynı üniversitede aynı zamanda Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde çift anadal eğitimi alan Turgay Yalçın ise dövme yaparak geçimini sağlıyor. Geleceğe dair umudunu yitirdiğini anlatan Yalçın, akademik kariyer yapma hayallerinin kaybolduğunu şöyle anlatıyor: “Üniversite eğitimim, ideallerim ve dünyaya bakış açımın yaşadığım hayata bir yansımasıydı. Akademik kariyer yapmak için, koşullarımız istediğimiz gibi değildi. Türkiye konjonktüründe değişken yapıların olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Bizleri bambaşka alanlara savurdular. Daha güzel bir toplum yaratmak amacındayken, yaşadığımız süreç bir anda hayatta kalabilmek üzerine evrildi. Mezun olduktan sonra iş bulamayınca çocukluğumdan beri üzerine uğraştığım dövme sanatına başladım. Bu arada, restoranlarda garson olarak çalıştım, el yapımı defterlerimi sattım ve barlarda çalışarak yaşama tutunmaya çalıştım. Geleceğe dair herhangi bir beklentim kalmadı.”

'Hayaller ve hayatlar zıtlığını yaşıyoruz'

Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü mezunu Salih Gülenç, iş bulamayınca arkadaşlarıyla birlikte tarım ve hayvancılık sektörüne girmiş. Hayaller ve hayatlar zıtlığını yaşadığını dile getiren Gülenç, çok büyük heyecanla ve istekle okuduğu bölüm ile ilgili hiçbir işte çalışma fırsatı yakalayamamış. Şırnak’ın Balveren beldesinde, farklı üniversite ve bölümlerden mezun iki arkadaşıyla birlikte tarım ve hayvancılıkla uğraştığını anlatan Gülenç, başka bir alternatifinin olmadığını belirtiyor.