Murat ERVİN

Geçtiğimiz ay önce Manisa'da 5.6'lık deprem, ardından Elazığ'da 6.8 ve Van'da 9 vatandaşın hayatını kaybetmesine neden olan İran merkezli 5.9'luk depremlerin ardından İzmir'deki hastanelerin de depreme dayanıklılığı bir kez daha gündeme geldi. 2009 yılında dönemin İzmir Valisi Cahit Kıraç tarafından Radius Projesi kapsamında kentteki kamu binalarının depreme dayanıklığına yönelik düzenlenen “İzmir'de Afet Riskini Azaltma Eylem Planı Hazırlık Çalıştayı” sonuçları yine aynı yıl kitaplaştırıldı. Demokratik Sağlık Sen İzmir Şube Başkanı Ahmet Doğruyol, İzmir'deki tüm hastanelerin tek tek depreme karşı dayanıklılığının incelendiği rapordaki önerilerin 11 yıldan beri tam anlamıyla hayata geçirilemediğini, olası bir depremde çoğu hastane binasının ayakta kalmama ihtimali olduğunu söyledi.

En yoğun hastaneler

Raporda özellikle Ege Üniversitesi Hastanesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi, Atataürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ege Doğum Hastanesi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Alsancak Devlet Hastanesi gibi yoğun hasta kapasitesine sahip hastanelerin yüksek öncelikli şekilde güçlendirilmesi gerektiğinin vurgulandığını hatırlatan Doğruyol, “Ne yazık ki geçen 11 yılda maalesef istenilen seviyeye gelemedik. Bu hastanelerin hiçbirinde ne güçlendirme ne de yıkılıp yeniden yapılma gibi bir durum yaşamadık. İzmir metropolünü dikkate aldığımızda sadece Karşıyaka Devlet Hastanesi, yeni yapılan Çiğli Devlet Hastanesi'ne taşındıktan sonra eski binası yıkıldı.Yıkılıp yenisi yapılan bir diğer kurum ise Bornova Devlet Hastanesi oldu” dedi.

Yüzde 70'i güçlendirilmeli

Geçmiş yıllarda İzmir'deki hastanelerin depreme karşı güçlendirilmesine ait projelerin o günkü yönetmelikler ve standartlara göre hazırlandığına dikkat çeken Doğruyol, “Rapora göre İzmir'deki resmi hastanelere ait kampüslerde mevcut olan bina bloklarının yaklaşık yüzde 70'i yüksek, orta veya düşük önceliklerle güçlendirilmesi gerektiği tespit edilmiş. Söz konusu güçlendirme projelerinin hazırlanmasına müteakiben, İzmir'de bir kaç lokal binada güçlendirme haricinde bir güçlendirme uygulaması yapılmamıştır” diye konuştu.

“Çiğli ile Bornova ayakta kalır”

Sağlık Bakanlığı'nın hastanelerin güçlendirilmesinden ziyade yıkılarak yeniden yapılmasından yana olduğunu kaydeden Doğruyol, “Bu doğru bir çaba. Çünkü bir hastaneye güçlendirme yaptığınızda eski binaların mimari yapısından dolayı ameliyathane, laboratuvar, radyoloji gibi özellikli bölümlerde vatandaşa kaliteli hizmet verilemez. Bu açıdan binaların yeniden yapılmasında büyük yarar var. Metropol harici ilçelerde yenilemeler oldu. Tire, Urla, Çeşme, Torbalı ve Ödemiş Devlet Hastaneleri yenilendi. Kınık ile Bergama Devlet Hastaneleri de inşa edilerek hizmete girdi. Ancak şehir merkezinde sağlam olarak niteleyebileceğimiz, depremde ayakta kalabilecek sadece Çiğli ve Bornova Devlet Hastaneleri var” ifadelerini kullandı.

“Partiyi bırakın, biraraya gelin”

İzmir nüfusunun büyük çoğunluğunun metropolde yaşadığını vurgulayan Doğruyol şunları söyledi: “Metropoldeki hastanelerin bir an önce yıkılıp yeniden yapılması gerekir. Bu konuda Sağlık Bakanlığı, İl Sağlık Müdürlüğü, iktidarıyla muhalefetiyle şu parti veya bu parti demeden ilimizdeki tüm siyasi partiler ve milletvekilleri bir an önce girişimde bulunmalı. Allah muhafaza kentimizde büyük bir deprem olsa bırakın bizi, metopoldeki hastanelerin içindeki vatandaşların da can kaybına uğraması söz konusu. Hatta belki de evlerimizden önce hastaneler yıkılacak. Bu konuda tedbirlerin biran önce alınması, özellikle hastane ve okulların yenilenmesi şart. Çünkü bir deprem esnasında ihtiyaç duyulacak en önemli kurum hastaneler olacak.”

Bakanlıktan onay çıkmadı

Raporun hazırlanmasından bu yana geçen 11 yıllık süreçte sadece 'Çiğli veya Karşıyaka bölgesinde bir hastane kurulmalı' önerisinin hayata geçtiğini vurgulayan Doğruyol, “Öğrendiğimiz kadarıyla bazı projelerin Bakanlığa gönderildiği fakat onay çıkmadığı şeklinde. Diğer yandan bürokrasimiz de yavaş işliyor. Bunlara bir de devletin kaynaklarının başka alanlarda kullanılmasını ekleyebiliriz. Her şeyin başı sağlık olduğu için önceliğin de sağlık kurumlarından yana olması gerek. Bayraklı'da Şehir Hastanesi inşaası sürüyor fakat uzmanlık gerektiren bir operasyon için hastanın Narlıdere'den veya uzak başka ilçelerden Çiğli'deki şehir hastanesine taşınması çok zor olur. Şehir Hastanesi aynı zamanda Kamu-Özel işbirliğinde yapılıyor. Böyle olunca hastaneyi yapan firmaya verilen çeşitli taahhütler de oluyor. Bizce şehir hastanesi yapılacağına, vatandaşların rahatça ulaşabildiği mevcut hastanelerimizin yenilenmesi daha doğru olur” ifadelerini kullandı.

11 Yıl Önceki Raporda “İzmir Hastaneleri”

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi: Beton dayanımları, bir kısım bloklarda düşük değerlere sahiptir. Özellikle kat sayısı fazla olan bloklarda kesme ve eğilme yetersizlikleri mevcuttur. Genel olarak değerlendirildiğinde kat sayısı fazla olan bloklarda 48 bloğun yüksek, 8 bloğun ise orta veya düşük önemde güçlendirilmesi önerilmiştir.

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi: Bir kısım donatılarda korozyon (aşınma) vardır. Özellikle eski bloklardaki beton düşük dayanıma sahiptir. Betonarme taşıyıcı sisteminin birçok kesitinde kesme ve moment yetersizlikleri söz konusudur. Önemli oranlarda kesme ve moment yetersizliği olan birçok bloğun yüksek ve orta önemde güçlendirilmesi gereklidir.

Atatürk Devlet Hastanesi: Betonarme taşıyıcı elemanlarla, aralıkları 35 santime varabilen etriyelerde (betonun içindeki demir kafes) yüzeysel korozyon ve betonlarda lokal boşluklar tespit edilmiştir. Çok katlı olan bloklar için gerçekleştirilen statik ve dinamik analizler sonucunda tüm blokların yüksek öncelikle güçlendirilmesi gerekliliği vurgulanmıştır.

Ege Doğum Hastanesi: Enine donatı aralıkları 26 santim değerine ulaşabilmektedir. Binalar yüksek öncelikle güçlendirilmelidir.

Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi: Özellikle köşe donatılarında korozyon oluşumları vardır. Kolon ve kirişlerde enine donatı aralıkları değerleri 28 santime ulaşmaktadır. Özellikle 4-8 katlı olan bloklarda kesme ve eğilme dayanım yetersizlikleri ve yüksek önemde güçlendirilmesi gerekmektedir.

Kara Kuvvetleri Hastanesi (Şimdiki Atatürk EAH ek Binası): Birçok kolon, kiriş ve perde elemanlardaki enine donatı aralıklarının büyük olması dikkat çekicidir. Taşıyıcı sistemlerin deprem etkisine karşı planda her iki doğrultuda gösterebilecekleri davranışlarda önemli farklılıklar, bu kapsamda kesme ve moment yetersizlikleri mevcuttur. Yapıların yüksek, orta ve düşük önem seviyelerinde güçlendirilmeleri gerekmektedir.

İzmir Büyükşehir Belediye Hastanesi: Yığma yapılar 1997 Deprem Yönetmeliğindeki bir kısım yapısal kriterleri karşılayamamaktadır. Betonarme taşıyıcı elemanlarda donatı korozyonu ve beton boşluktan tespit edilmiştir. Ele alınan betonarme kesitlerde kesme ve moment yetersizlikleri söz konusudur. Bir yığma blok hariç diğer blokların yüksek, orta ve düşük önceliklerle güçlendirilmesi sonucuna varılmıştır.

SSK İzmir Eğitim Hastanesi (Şimdiki Bozyaka EAH): Hastane kompleksindeki yapıların tümünün, çoğunluğu öncelikli olmak üzere güçlendirilmesi gerekmektedir. İncelenen betonarme taşıyıcı elemanların kesme ve moment kapasitelerinin yetersiz olduğu belirlenmiştir. Diğer bir çok yapıda olduğu gibi buradaki binalarda da etriye imalatındaki kusurlar mevcuttur.

Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi: Kolon donatılarında kısmen korozyon ve etriye aralıklart 30 cm'ye varan değerlerde tespit edilmiştir.

Alsancak Devlet Hastanesi: Z4 sınıfı zemin üzerinde inşa edilemiş olan 8 katlı blokların yüksek önemle güçlendirilmesi önerilmiştir.

Diş Hastanesi: 5 katlı 3 ana bloktan oluşan yapının yüksek öncelikle güçlendirilmesi gerekmektedir.

Buca Doğumevi ve Jinekoloji Hastanesi: Binada esas olarak depremlerden kaynaklanan çatlaklar mevcuttur. 1998 Deprem Yönetmeliği'ne uygun olmayan kat yükseklikleri söz konusudur. Öncelikli düzeyde güçlendirilmesi gereken yapı için taş duvarların betonarme malzemesi ile kaplanması yöntemi önerilmiştir.

Göğüs Hastalıkları Hastanesi: Çeşitli tiple taşıyıcı sisteme sahip toplam 25 bloktan, bir kısmının yüksek, orta ve düşük önceliklerle güçlendirilmesi, bir kısmının ise güçIendirilmesine gerek veya mümkün olmadığı sonuçlarına varılmıştır.

Foça, Bayındır, Selçuk ve Bergama Devlet Hastaneleri: Yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda, bir çok ana bloğun yüksek derecede öncelikle güçlendirilmesi gerektiği, bir kısmının güçlendirilmesine gerek duyulmayacağı ve bir kısım binaların ise güçlendirilmeden yıkılmasının uygun olacağı belirtilmiştir.

30 Hastaneden 21'i dayanıksız

2007 yılında CHP İzmir Mİlletvekili Aytun Çıray, kentteki hastanelerin durumuyla ilgili dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'a soru önergesi vermişti. Çıray önergesinde, “İzmir'deki 30 hastaneden 21’i depreme dayanıksız. Bunu aklımızdan söylemiyoruz. Elimizde kanıtlar var” ifadelerini kullanmıştı.