Haber / Neşe UZUNKAYA

Dünya’nın ilk boğaz köprüsü sizce nerede kurulmuş olabilir? Tüm dünyada üzerinde köprü bulunan boğaz sayısı pek de fazla olmasa gerek değil mi? Dünyanın ilk boğaz köprüsü de pek çok konuda ilklere ev sahipliği yapan Türkiye’de olabilir. İki kıta arasında bir denizi çevreleyen iki boğazı bulunan Türkiye’de olduğu doğru ama çoğumuzun sandığı gibi İstanbul Boğazı’nda değil.

Bilenler bilir. Çanakkale Boğazı üstüne kurulan ve yakında açılışı yapılması beklenen 1915 Çanakkale Köprüsü, Çanakkale ilimizin tarihindeki tek köprü değildir. Troya Savaşı ve Çanakkale Savaşı gibi devletlerin, kıtaların, uygarlıkların, insan topluluklarının varlığı ve yokluğu açısından yaşamsal öneme sahip tarihsel olaylara sahne olan Çanakkale, dünyanın bilinen, kayıtlara geçmiş ilk boğaz köprüsüne de ev sahipliği yaptı.

DÜNYANIN EN UZUNU

Lapseki ile Gelibolu ilçeleri arasında kurulan ve açılışına hazırlanılan asma köprünün, Çanakkale Boğazı’nın ilk ve Marmara Bölgesi’nin beşinci asma köprüsü olduğu biliniyor. 1915 Çanakkale Köprüsü’nün 2 bin 23 metre orta açıklık uzunluğu ile Japonya'daki Akashi Kaikyō Köprüsü'nü geçerek dünyanın en uzun asma köprüsü olduğu belirtiliyor.

Bizler Çanakkale Boğazı'na köprü yapma düşüncesinin ilk kez 1984-1989 yılları arasında ortaya atıldığını biliyoruz. Daha sonra 1994'te tekrar gündeme gelen köprü projesi için 1995'te ihaleye çıkılıyor. 18 yabancı firmanın katıldığı ihaleyi kazanan firma, projenin yapılabilir olmadığını belirterek projeden çekiliyor.

Tabii ki bu bilgi, bu çağın insanları söz konusu olduğunda geçerli. Bizlerden çok önce yaşayan eski insanlar arasında da kıtadan kıtaya geçmeyi kafasına koyanlar olmuştu. Savaşmak için tüm ordusunu ve askerlerini karşı kıyıya aktarmayı düşünen ve yeni toprakları fethetmeye kararlı olan savaşçı bir kral bu işe kalkıştı.

M.Ö. 484-425 yılları arasında yaşamış olan tarihçi ve yazar Herodotos, bizler için tarihe açılan bir pencere oluşturan eserinde Pers İmparatorluğu ile antik Yunan kent devletleri arasında M.Ö. 499 ile 449 yılları arasında yapılan Pers Yunan Savaşı’nı ayrıntılarıyla anlatır. Aslen Halikarnassoslu yani Bodrumlu olan Herodotos, Romalı Hatip Cicero tarafından Pater Historiae olarak nitelendirilmiştir ve Tarihin Babası olarak bilinir.

Herodotos’un ünlü eseri Herodot Tarihi’nin, çevirisini Müntekim Ökmen’in, Yunanca aslıyla karşılaştırma ve sunumunu Azra Erhat’ın yaptığı,1973 tarihli Türkçe birinci baskısından, Çanakkale Boğazı üzerine kurulmuş olan tarihteki ilk boğaz köprüsüne birlikte göz atalım.

İLK KÖPRÜNÜN ÖYKÜSÜ

Yedinci Kitap: Polymnia adını taşıyan kısımda Pers hükümdarı Kserkses’in kurdurduğu köprünün öyküsü şöyle anlatılıyor:

“Sardes’e varınca Yunanistan’a haberciler göndererek toprak ve su istedi. Sitelere Büyük Kral’ı karşılamak üzere şölenler hazırlanması için haber yolladı. Atina’ya ve Lakedaimon’a toprak istemek için kimse göndermemişti. Bunların dışında her yere gönderdi. Yeniden toprak ve su istemesinin nedeni şuydu. Eskiden Dareios’un emrine baş eğmemiş olanların şimdi korkup dize geleceklerini sanıyordu ve adamlarını, bu öngörünün doğru çıkıp çıkmayacağını anlamak için gönderiyordu.

Sonra Abydos’a gitmek üzere hazırlıklara başladı. Bu arada Hellespontos’ta Asya ile Avrupa’yı birleştirecek köprü için boyunduruk kuruluyordu. Hellespontos Khersenesos’unda Sestos ve Madytos illeri arasında, kıyı Abydos’un karışışında denize doğru inen sarp kayalıktır.”

“Abydos’dan başlayarak kıyının bu noktasına doğru köprü kurmakla görevli olan işçiler iki köprü yapıyorlardı. Birisi için Fenikeliler beyaz keten kenevir lifi, öbürü için Mısırlılar papirüs lifi kullanıyorlardı. Abydos’dan karşı kıyı yedi stadtır. O büyük fırtına çıktığı zaman iki kıyı artık birleşmişti. Bütün halatlar koptu. Sonuna gelmiş olan iş mahvoldu.

Bunu duyan Kserkses fena öfkelendi. Hellespontos’a üç yüz sopa çekilmesini ve bir çift bukağı takılmasını emretti. Hatta bunu bile işittim. Cellatlar göndermiş, 'Hellespontos'u kızgın demirle dağlayın’ demiş. Denizi döverlerken çılgın olduğu kadar bayağı küfürler de savuracaklardı. ‘Deniz, deniz, sana bu cezayı efendim çektiriyor. Çünkü ondan hiçbir kötülük görmediğin halde sen ona kötülük ettin. İstesen de istemesen de Büyük Kral seni geçecek. Hiç kimsenin sana kurban kesmemesi haklı. Çünkü sen suları pis ve acı bir dereden başka bir şey değilsin.’ Denize uyguladığı cezalar bunlardı. Köprü yapımı ile görevli olanlara gelince, onların da kafalarını kestirdi.

Büyük işler yapan adamlar nankör işlerinin kurbanı oldular. Yeni mühendisler geçti işin başına. Bakınız nasıl attılar köprüleri. Elli kürekli gemilerden ve triremlerden üç yüz altmış tanesini yan yana bağlayıp köprü taşımalığı olarak koydular. Bu Euxenios’dan yana olandı. Öbür yan için de taşımalık olarak üç yüz on dört gemi kullandılar. Gemilerin eksenleri Pontos ile açı yaptığı için Hellespontos’un akıntısına paralel düşüyorlardı ve böylece akıntı, halatlara binen yükü artırmış olmuyordu. Birbirine bağlı olan gemileri ayrıca çok büyük demirler atarak pekiştirdiler. Köprülerden biri için Pontos tarafına; o yönden gelip Hellespontos’da esecek rüzgarlara karşı, öbürü için de Ege Denizi’nden ve batı kıyılarından yana; Zephyros ve Notos’a karşı. Pontos’a işleyen küçük gemilerin geçebilmeleri için üç yerde aralık bıraktılar. Bu bittikten sonra, karadan başlayarak halatları çekmeye giriştiler. Bu iş için ağaç bucurgatlar kullanıyorlardı. Bu sefer keten kenevir lifleriyle papirüsü ayrı ayrı kullanmıyorlardı. Her iki köprü için de dörder papirüs ve ikişer keten kenevir lifinden yapılma halat gerdiler. Bu iki cins halat, kalınlık ve güzellik bakımından eşittiler ama keten kenevir liflerinden olanlar daha sağlamdılar. Bir dirseği bir talant çekiyordu. Köprünün çatısı böylece çatıldıktan sonra köprünün enine uygun büyük kalaslar kesildi. Bunlar da peş peşe dizildikten sonra üstten bağladılar. Daha sonra bunların üzerine güzelce bir tahta taban döşediler. Üzerine bir kat toprak çektiler. Düzelttiler. En son iki yanına korkuluklar koydular. Yük hayvanları ve atlar denizden ürkmesinler diye.

Köprüler bitmişti. Athos Dağı’ndaki işlerin de (hem kanalın hem de denizin yükseldiği zaman ağızları tıkamasın diye giriş ve çıkışta yapılan yüksek dalgakıranların) bittiği haberi gelince kışı Sardes’te geçirmiş olan ordu ilkbaharda bütün eksiklikleri tamamlanmış olarak Abyds’a doğru yola çıktı.

ORDU YOLA ÇIKIYOR

Güneş gökyüzünde her zamanki yerindeyken tutulduğu zaman ordu yola çıkmış bulunuyordu. Güneş görünmez olmuştu. Hava dünyanın en güzel havasıydı. Hiç bulut yoktu ve gün ortasında gece olmuştu. Bu görülmemiş olay karşısında Kserkses tasalandı ve Mag’lardan olayın neye yorulabileceğini sordu. Onlar şöyle açıkladılar: Tanrı Yunanlılara kentlerinin kararacağını haber veriyordu. ‘Çünkü dediler, nasıl geleceği bize Ay haber verirse, Yunanlılara da Güneş haber verir.’ Bu yorumdan pek hoşlanan Kserkses yeniden yola çıktı.

Herodos Tarihi Pers kralı Kserkses’in Yunan topraklarındaki savaşları ile devam edip gider. Tarihin Babası bildiğimiz, bilmediğimiz ya da başka türlü sandığımız pek çok tarihsel olayı bizlere öykü tadında anlatır. Ancak bunların hepsi başka bir yazının konusu olabilir.

-Dünyada ilk boğaz köprüsü 2500 yıl önce Çanakkale'de kuruldu. 

-Pers Kralı Kserkses, Lampsakos (Lapseki) ile Khersonnesos (Gelibolu) arasında yan yana sıralanan gemilerden köprü kurdurarak ordusunu Anadolu'dan Trakya'ya geçirdi.