Bir ara "Bahar Bayramı" ayaklarına yatıldı…
1935 yılında kanunla 1 Mayıs’a "Bahar Bayramı" dendi.
Ne korkuymuş arkadaş…
Üstelik "Bayram Tatili" de değildi.
İşçiye "istirahat günü" yazılıyordu.
Yani, işe gitmek yok ama maaş da yok…
Ücretsiz izin yani…
.
Aslında bir gezi hareketi misali çıkan olayların anması.
1886'da Amerika’da işçiler ayaklanıyor.
İstedikleri 6 gün 12 saat yerine, 5 gün 8 saat çalışmak.
Yürüyüş, nümayiş,
Bakiye; kavga döğüş.
Amerika’nın Luizvil denen yerinde 6 bin işçi yürüdü.
Gittiler Ulusal Park’a girdiler.
Çadır kurdular, bağırıp çağırdılar…
Olay 1 Mayıs’ta başladı. 4 Mayıs’ta silahlar patladı.
Kürsünün önünde de bomba.
4 işçi, 7 polis öldü.
Kan çıktı yani…
Bir gezi hareketini andıran eylemler zinciri sonrasında ;
İşçiler kazandı.
1889'da dünyada 1 Mayıs İşçi Bayramı'ydı…
.
Aynı saatlerde Osmanlı'da 2. Abdülhamit tahttaydı.
İşçi hakkı mı ?
Soru ağır. Hem işçi hem hak aynı cümlede.
Yaşayanlar teba idi. Kul idi.
Dünya işçinin haklarını verip üstüne bayram ilan ederken Osmanlı’nın gündemi;
Nüfus kağıdı verme idi.
"Sicilli Nüfus Ahali İdare-i Umumiyesi" (Nüfus müdürlüğü hocam yorma kendini)
"Devleti Aliyye-i Osmaniye Tezkiresi"ni (Nufus kağıdı hocam)
Törenle ve gururla dağıtıyordu…
..
1923'e kadar işçiyi de çalışanı da ne arayan oldu ne soran…
En büyük devrimcilik şarap sevmekti.
Üzümün ezilmişliğine merhamet.
Görüldüğü üzere 1 Mayıs 34 yıl sonra Türkiye’deydi.
Cumhuriyet ile yani…
……….
23 Nisan yerine;
Kut’ül Amare…
İse 1 Mayıs yerine "Bahar İstirahatı Bayramı" beklerdim doğrusu…
Yok yemedi mi ?
Şanlı "Devleti Aliyye-i Osmanlı Tezkiresi"nin dağıtımını anma şenlikleri…
..
Siz şaşırmazsınız da
Biz bağırmaya devam ederiz.
Yaşasın Cumhuriyet.
Yaşasın işçinin köylünün bayramı…

seckin-1-mayis

***

ZARF NEREYE GİTTİ ?

TBMM Başkanı;
"Yeni Anayasada laiklik maddesi olmamalı" dedi.
Troller ve ekran sıvamacıları işaret bekledi.
Uzun kişi Başkan’ı onaylamadı.
Dolayısıyla sıvacılar sustu.
1 hafta konuşuldu. Hala da devam ediyor.
Peki neden?
Gündem saptırma değil. Bayram değil seyran değil.
.
Bir sözün iki yönü var.
Laikliğe yönelik bu açıklamalar, savunucularını ne kadar ayağa kaldırdıysa;
Laiklik karşıtlarını da o kadar birbirine bağladı…
Yok mu? Kabul etmesen de bir sürü anti laik, anti-Kemalist, anti-Cumhuriyetçi var.
Ve bu kitle zarfı aldı.
Onlar ve bizler” ayrımına devam dendi.
Çünkü hem laikliğin, hem başkanlığın içinde olduğu bir referandum asla geçmez Türkiye’de.
Sen ne kadar hissediyorsan, iktidarda o kadar takip ediyor.
Anketler yapıyor, kamuoyunun nabzını yokluyor.
Şimdi hedef;
MHP’nin bugünkü durumunu; koru
CHP’nin bugünkü durumunu; koru
HDP’nin dokunulmazlıklarını al aşağıya it.
Erken, baskın seçime git.
AKP ve zayıf CHP'den oluşan iki partili meclis yap.
Başkanlığı meclisten çıkar.
Başka yol yok.
Al zarfı bekle. Zamanı gelince açarsın…
……………….

***

TRAFİK REZALET…

span style="font-size: large;">5. Sanayi’den İzmir’e geliş felç…
Küfürün bini bir para.
4. Sanayi yan yollar 24 saat kilitli.
Bornova Üniversite kavşağı, hastane kavşağı günün 15 saati kilit.
Karşıyaka tramvay yolları kesen ve yan yolları iflas.
Buca Şirinyer, Karabağlar Yeşillik Caddesi, Karabağlar Serbest Bölge kavşağı.
Çiğli merkez…Alsancak Talatpaşa...
Daha sayarım, tespitli hepsi…
Sabah akşam vatandaşın küfürü yerel yönetimin üzerine.
Maalesef trafiği düzenlemek rahatlatmak için bir adım dahi atılmıyor.
Aksine olmadık saatlerde yollar tamirat, yapım-onarım için kapatılmış durumda.
Çöp araçları, yol süpürme araçları da küçük belediyelerin malzemesi.
İşe gidiş geliş saatlerinde bunları yola, işe salan kafa tamamen boş kafa.
Sonuç;
Çöpü topla, yolu aç, toplu ulaşımı iyi idare et.
Başka hiç bir şey istemiyor bu İzmirli.
Onu da yapamıyorsan, planlayamıyorsan,
Koltuğunu bi titret başkan…
Olmuyor ama…
- - - - - - - -

***

DELİ ZİYA ;

İşine hakim ol, işinin sana hakim olmasına izin verme.”
(Benjamin Franklin)