Yazan/ Birkan Acar (Tüm Bel-Sen İzmir 1 No'lu Toplu Sözleşme ve Hukuk Sekreteri)

Ekonomik krizi iliklerimize kadar hissettiğimiz yeni bir döneme daha girdik. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra elektrik, doğalgaz, çay ve şeker gibi temel tüketim maddelerine yapılan zamlar, maaşlarımızdan kesilen vergiler sonrasında hepimiz farkındayız ki, geçinemiyoruz.

2019 yılına dair, daha önceki yazılarımızda ayrıca toplu sözleşme yılı olarak belirtmiştik. 3 milyon’a yakın memur ve 2 milyona yakın emeklinin toplu sözleşmesi dışında, kadrolu işçiler de hükümetle toplu sözleşme imzaladı. Ama artan enflasyon oranı, temel tüketim maddelerinde yapılan zamlar çift hanelerdeyken memurların ve işçilerin maaşlarına yapılan zam oranı tek hanelerde kalmış durumda.

Hükümetle imzalanan toplu sözleşme dışında, ayrıca yerel yönetimlerde çalışan kamu emekçileri olarak bizler her yıl çalıştığımız kurum İzmir Büyükşehir Belediyesi'yle toplu sözleşme imzalıyoruz. Aldığımız memur maaşının dışında bin 50 TL sosyal denge tazminatı alıyorduk. Bu ücret her yıl enflasyon oranında artmaktaydı. Hiç bir artış olmadan, kapalı kapılar arkasında toplu sözleşmeler imzalanırdı. Ağustos 2019 tarihinde imzaladığımız yüzde 72 artışla bin 600 TL ve 750+750+1000 TL’lik 3 ikramiye ve 29 maddelik yeni sosyal haklarla, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarihine geçen en iyi sözleşme olarak konuşuluyor. TİS sonrası hem üye sayımızı arttırmış olduk, hem de İBB çalışanları daha moralli ve çalıştıkları kuruma daha çok aidiyet duygusu kazandı. Tüm Bel-Sen yönetimi olarak bizler de, sandık kurup çalışanların iradesini alarak, hem demokratik bir TİS süreci hem de iyi bir sözleşme imzalamanın mutluluğunu yaşadık.

İmzaladığımız toplu sözleşme birçok ilde de örnek gösterildi. Ankara Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına da bizim gibi yıllar sonra ikramiye verildi. Önümüzde, İzmir Büyükşehir belediyesi ile Tüm Bel-Sen arasında imzalanacak 2020 yılını kapsayan yeni bir toplu sözleşme süreci var. Talebimiz yoksulluk sınırının altında kalmayacak bir toplu sözleşme imzalamak olacaktır. Yerellerde ne kadar iyi bir toplu sözleşme imzalarsak imzalayalım, hükümetle imzalanan toplu sözleşme oranı yoksulluk sınırının altında kaldığı, maşlarımızdaki vergi adaletsizliği düzelmediği, yapılan zam oranları geri alınmadığı, herkes için yaşanabilir bir ücret olmadığı müddetçe ‘güvenceli iş, güvenceli gelecek’ şiarımızla talebimiz daima sürecektir.