Tarım ve Orman Bakanlığı verilerinden derlenerek Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan "Bitkisel Üretim 2. Tahmini" raporu, 2025 yılında Türkiye'nin tarlalarında büyük bir bereket kaybı yaşanacağını ortaya koydu. Ülke genelinde bitkisel üretim miktarının bir önceki yıla göre dramatik oranlarda azalacağı tahmin ediliyor. Rapora göre en büyük darbe, %30,4'lük bir çöküşle meyveler, içecek ve baharat bitkileri grubunda yaşanacak. Bu da demek oluyor ki, sofraların vazgeçilmezi olan birçok meyve, adeta lüks tüketim ürünü haline gelecek. Tarla ürünleri olarak bilinen tahıllar ve diğer ürünlerdeki düşüş beklentisi %10,4 iken, sebze üretimindeki daralmanın %0,8 ile daha sınırlı kalacağı öngörülüyor. Bu rakamlar, Türkiye'nin gıda arz güvenliğinin ciddi bir risk altında olduğunu ve hem çiftçiyi hem de tüketiciyi zor günlerin beklediğini gözler önüne seriyor.
Tahıl ambarı tehlikede: Ekmek ve yem fiyatları uçabilir
Türkiye'nin stratejik gıda kalemlerinin başında gelen tahıl üretimindeki düşüş beklentisi, gıda enflasyonu için tehlike çanlarının çalmasına neden oluyor. TÜİK tahminlerine göre, tahıl ürünleri üretimi 2025 yılında bir önceki yıla kıyasla %12,4 oranında azalarak yaklaşık 34,2 milyon tona gerileyecek. Bu düşüşün en kritik kalemini ise ekmeğin ham maddesi olan buğday oluşturuyor. Buğday üretiminin %13,9'luk bir düşüşle 17,9 milyon tona gerilemesi bekleniyor. Benzer şekilde, hayvancılık sektörü için hayati önem taşıyan arpa üretiminde %25,9'luk sert bir düşüş öngörülüyor. Bu durum, et ve süt ürünlerinin maliyetini doğrudan artırarak sofralara yeni bir zam dalgası olarak yansıyabilir. Tek sevindirici haber ise mısır üretiminde beklenen %4,9'luk artış oldu. Ancak patateste %13, ayçiçeğinde %17,6 ve şeker pancarında %4,1'lik üretim azalışı tahminleri, genel karamsar tabloyu pekiştiriyor.
Meyve bahçeleri 'yok yılı' yaşıyor
2025 yılına ilişkin üretim tahminlerinin en şok edici kısmı ise meyve rekoltesinde yaşanması beklenen tarihi hezimet oldu. İklim koşulları ve kuraklığın vurduğu meyve bahçelerinde adeta bir 'yok yılı' yaşanacak. Bazı ürünlerdeki düşüş oranları, felaketin boyutunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Rapora göre kiraz üretiminde %70,6'lık inanılmaz bir düşüş bekleniyor. Bu, tezgahlarda kiraz bulmanın neredeyse imkansız hale gelebileceği anlamına geliyor. Benzer şekilde, Türkiye'nin en önemli ihraç ürünlerinden Antep fıstığı üretiminin %61,1 oranında azalacağı tahmin ediliyor. Elma üretimindeki kayıp %48,3, şeftalideki kayıp ise %46,1 olarak öngörülüyor. Sert kabuklu meyvelerden fındıkta %38,5, cevizde %38,1; sofraların vazgeçilmezi zeytinde ise %34,7'lik üretim azalışları bekleniyor. Bu tablo, hem iç piyasada fiyatların fırlamasına hem de ihracat gelirlerinde ciddi kayıplar yaşanmasına neden olacak.
Tencere boş kalacak, pazar filesi el yakacak
Bitkisel üretimdeki bu genel düşüş, doğrudan mutfak ekonomisini ve tüketici cebini vuracak. Özellikle domateste %7,6 ve salçalık kapya biberde %6,3'lük üretim azalışı beklentisi, konserve ve salça fiyatlarına zam olarak yansıyacak. Yağlı tohumlardan ayçiçeği üretimindeki %17,6'lık sert düşüş, yemeklik yağ fiyatları üzerinde yeni bir baskı unsuru oluşturacak. Üretimdeki bu daralma, çiftçinin artan maliyetler karşısında üretimden çekilmesi ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkileriyle birleştiğinde, Türkiye'yi gıda enflasyonu sarmalında daha da zorlu bir sürece sokabilir. Açıklanan veriler, önümüzdeki dönemde gıda fiyatlarında yaşanacak olası artışların sadece bir başlangıç olabileceği yönündeki endişeleri artırıyor.




