ÖZEL/ Didar DEMİRCİ

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) son olarak Tarım Üretici Fiyat Endeksi’ni (Tarım ÜFE) açıkladı. Buna göre; Tarım ÜFE şubatta bir önceki aya kıyasla yüzde 6.58, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 18.4, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 127.56 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 142.9 artış gerçekleşti. Öte yandan TÜİK, 12 aylık gıda enflasyonu ortalaması ise 69.33 olarak açıklamıştı. Aradaki yaklaşık 2 katlık fark ise çiftçinin ürettiği her bir üründe ne kadar zarar ettiğini gözler önüne seriyor. Bu durum ise tarımsal üretimde çiftçinin kaçışının temel nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.

ÇİFTÇİNİN İŞİ ZORLAŞTI

Çiftçi Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, çiftçinin ürettiği ürünü her zaman çok daha düşük fiyata sattığını aktardı. Erdem, “Satmak zorunda kalıyorlar çünkü hasat dönemlerinde ithalata gönderiliyorlar. Fiyatlar baskılanıyor. Çiftçilerin elinden çıktıktan sonra fiyatlar yükseliyor. Bu pozisyonda zaten çiftçilerin kazanabilme imkanı yok” diye konuştu. Çiftçilerin bu koşullara rağmen inatla üretmeye devam ettiklerinin altını çizen Erdem, “Hem başka bir iş yapamadıkları hem topraklarını bırakmak istemedikleri için üretmeye çalışıyorlar ama ürettikçe zarar ediyorlar. Bu durumda aslında çiftçilerin işi gittikçe zorlaşıyor. Yani bu yöntemlerden en başta ithalattan vaz geçilmesi gerekli. En azından ürünlerin hasat döneminde bu yapılmaması lazım. Esas tehlikeli nokta ise çiftçilerin tüm girdilerini dışarıdan alması. Yani tarım dışarıya bağlı halde bir üretim tarzı söz konusu. Bu üretim tarzı da çiftçiyi batırıyor” sözlerini kaydetti.

KURAKLIK ENFLASYONU

Çiftçinin kar etmesini sağlayacak bir sistem modeli getirilse dahi kuraklık nedeniyle yaşanacak ürün azlığının da gıda fiyatlarını yükselteceğini aktaran İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, kuraklığın ürün çeşitliliğini azaltacağını kaydetti Çakıcı, “Yani bazı ürünler ekilemez. Ekilen ürünlerin de verimi düşük olacaktır. Bu da ürün arzını düşüreceği için fiyat artışı olur. Yani gıda da fiyat atışı kaçınılmaz” dedi. Gıda fiyatlarının artmasına karşılık bundan çiftçilerin kar edemediğini de söyleyen Çakıcı, “Ama bu artışın ne kadarı çiftçiye gelir olarak yansır bilemiyoruz. Çiftçinin geliri baskılanırken piyasada fiyatlar artıyor. Diğer piyasa aktörleri enflasyona karşı kendini korurken, çiftçi korumasız kalıyor. O nedenle fiyat artsa da çiftçinin gelirini, refahını düşünmeliyiz” ifadelerini kullandı.

'Devir ekonomi devri'

Açıklanan enflasyon verilerinin mevcut durumu yeterince ifade edemediğini söyleyen Ekonomist Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen, enflasyonun aynı zamanda psikolojik, sosyolojik ve davranışsal boyutları olduğunu dile getirdi. Küçüközmen, “Enflasyonu halkın durumunda ve davranışlarında aramak lazım. Sadece TÜİK’in verilerine bakarak konuşulacak bir konu değil. Buradaki rakamları kesin veri kabul edip bunların üzerinden strateji geliştirmek bazı riskler içerebilir. Bugün üreticiler farklı noktalarda hem üretimlerine devam etmek hem de maliyet artışlarını kontrol etmek için belli stratejiler geliştirmek zorunda. Mesela üretimi azaltabilir ya da maliyet artışlarını olduğu gibi ürünlerine yansıtabilir. Ürünlerinde kalite farklılaştırması yoluyla farklı fiyat segmentleri oluşturabilirler. Artık devir, ekonomi devri” dedi.