Altınordu Kulübü Başkanı Seyit Mehmet Özkan, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a açık mektup yazdı. Özkan mektubunda futbol üretimindeki en büyük eksikliklerden birinin zaman olduğunu söyleyerek bazı önerilerde bulundu.

İşte o mektup;

Bugün haberlere düşen “Bir Milyon Öğretmen, Bir Milyon Fikir” projenizi okudum, bir an heyecanlandım..
Hepsi Türkiye’nin geleceği için, çocuklarımızın geleceği için, demişsiniz ya, daha çok heyecanlandım..

Geçen hafta Spor Bakanımız sayın Mehmet Muharrem Kasapoğlu da, Mehmet Bey ilk ziyaretimi Türkiye’nin geleceğine yatırım yapan Altınordu’dan başlamak üzere ziyaretinize gelmek istiyorum, deyince de heyecanlanmıştım..

Sayın Bakanım, Allah bize çocuk vermedi, ben bunu kendime bir işaret olarak algıladım, 50 yaşımdaki sonraki yaşamımı bu toprakların çocuklarına adamaya karar verdim..
Aileden Demir Çelikçiyiz.. Tam 30 yıl demir çelik soludum.. Maddi ve manevi birikimlerim oldu..
Veliliğe ulaşmanın yolu delilikten geçer, deyip hepsini yatırdım Hocam.. Dedim ya işareti aldım artık, dönüş yok..
Çok hobim var da en iyi bildiğim hobim futbol idi.. Bir de bu futbol, herkesin bildiği ama kimsenin yatırım yapmaya yanaşmadığı bir alan..
2007 yılında kimse ittirmedi, balıklama daldım. Dalış o dalış.. Tam 11 yıldır ayağımızda lastik ayakkabı, üzerimizde eşofman Türkiye, Almanya, Hollanda dolaşıyoruz..



Futbol Üretim işi, Milli Eğitim ile direkt ilişkili, çünkü her iki alanda da sosyal taban “Çocuk”..

Mevlana demiş ya, “Hamdım, Piştim, Yandım”..
20-40 Hamlık, 41-60 Pişme, 60 sonrası Yanma evreleri olsa, 63 yaşımdayım, yanma dönemimin başlarındayım..
Dopdolu 11 yıl geride kaldı, kendimi bir “Öğretmen” gibi hissediyorum.. Yaşam Öğretmeni..
Daha geçen Cumartesi sabahı, spor yapmaya gelen 7-8 yaşlardaki çocuklarımızın tırnak ve diş kontrollerini yaptım, durum iç açıcı değil değerli Hocam..

. “Giriş” bitti değerli Hocam, sayın Bakanım konumuza geleyim ;

Türkiye’de “futbol” üretilmiyor, bu konuda herkes ayni düşüncede, sorun yok..
Neden üretilmiyor ? Çünkü çok bileşen var.. Millet neresinden tutacağını bilemiyor..

En büyük sorun, sorumsuz sorumlu dernek statüsünde yönetilen kulüp yöneticilerinde tabii ki..
Biri borçlandırıyor kulübü, diğeri çıkıyor, ben bu işin altından kalkarım, bırak len kulübü beceremedin işte, sıra bende diyor, devran böyle dönüyor!.. Kaynaklar israf ediliyor, yerimizde sayıyoruz, günlük başarılarla avunuluyor, olan bu ülkenin çocuklarına oluyor !..
Bu konuda tek çare, kulüpleri yönetenlerin taşın altında ellerinin olmasını mecbur etmek, görünüyor..

Konumuz olan üretim tarafında ise, herkes aynı düşünüyor, bu toprakların çocuklarına yatırım yapın, imkan sağlayın, her alan için geçerli olduğu gibi, futbol da üretilir..
Ama kimse balıklama dalmaya cesaret edemiyor, çünkü boğulmaktan korkuyor !.. Neresinden tutacağını da kestiremiyor, garantisi hiç yok, risk almıyor !..
Biz daldık Hocam, çok debelendik, ışığı ancak 10 yılın sonunda gördük..

Benim sizin görüşünüze sunmak istediğim futbol üretimine ait sorun ise, tabii ki Milli Eğitim ile ilgili..
Futbol maalesef dersliklerde öğretilmiyor.. Sahalarda öğretiliyor.. Zaman lazım, çok tekrar lazım.. Genelde de gün ışığı lazım..
Stadyumları devletimiz yapıyor zaten, devletimiz bir gün kulüplerimize de “A ve genç takımlarınızın antrenman sahalarınızı da kendiniz yapın” diyecek..

. Bizim sorunumuz “Zaman”.. Bize zaman kalmıyor Hocam..

. İlk 4 yıl, İlk Okul dönemi ; 6, 7, 8 ve 9 yaşlar için Mili Eğitim “Temel”ini iyi alsınlar, bu grupta sorun yok. Sabahçı/Öğlenci sistemi bize yetiyor..
. İkinci 4 yıl, Orta Okul dönemi ; 10, 11, 12 ve 13 yaşlar tam “Gelişim” dönemleri.. 07:40 İlk Derse Giriş ~ 13:30 Son Dersten Çıkış.. 45’er dakikalık 6 ders..
. Saat 13:30’da okuldan çıkan çocuk, 14:00’te eve veya kulübe geliyor, öğlen yemeğini yiyor. Dolu mideyle antrenmana çıkılmaz, saat 16:00’da antrenmana çıkıyor, saat 17’de hava kararıyor..
. Sonuç : Günde 1 saat çalışmak ile hiçbir işin “Ustası” olunAmaz değerli Hocam..
. Bize günde en az 3 tane 45 dakika lazım.. Biri Görsel Eğitim, biri Özel Çalışma, diğeri Takım Antrenmanı..
. Türkiye’de 125 adet profesyonel kulüp var..
. Her profesyonel kulüp 10 yaştan itibaren 18 yaşa kadar, her yaş grubu için 25’er doğal yetenekli çocuk ismi alır..
. Türkiye Futbol Federasyonu bu doğal yetenekli çocuklara/gençlere “Akademi Lisansı” çıkartır..
. Akademi lisansı olan, 125 x 25 = 3.125 Çocuk her yaştan..
. 10 ila 17 yaş arasında 8 yaş grubu var..
. 3.125 x 8 = 25.000 Çocuk ve Genç için günde 6 saat değil, 4 saat ders uygulaması yapılır..
. Bu çocuklar için 4+4+4 değil, 4+6+6 Sistemi uygulanır..
. Bu çocuklar ve gençler ayni sınıfta toplanırlar. Servis işlerini kulüpler üstlenirler..
. Çocuk ve genç saat 08:00’de girer.. 12:00’de çıkar.. 12:30’da yemeğini yer.. Yarım saat dinlenir..
. 13:30 – 14:15 Antrenman Konusu ile ilgili Derslik’te Görsel Eğitim alır..
. 14:30 – 15:15 Özel Çalışma yapar..
. 15:30 – 16:30 Takım Çalışması yapar..
. 16:45 Antrenman sonrası kulüpte Karbonhidrat takviyesi alır..
. 17:00’de Servis çocukları/gençleri evlerine dağıtır..

. Bir de kulüplerimiz genç takımlarını, geleceğimiz çocuklarımızı çalıştıran antrenör kardeşlerimize iyi çalışma ve yaşam koşulları sağlarlarsa, futbol Türkiye’de üretilmeye başlanır..

Geleceğimiz Çocuklarımıza vakfettiğimiz geride kalan 11 yılımızın, 63 yaşımızın hatırına, çağırın Ankara’ya konuşalım sayın Bakanım..
Siz, sayın Spor Bakanımız, sayın TFF Başkanımız ve ben..

Söyleyeceklerimi yazdım zaten, beni çağırmasanız da olur..
Siz icraatçısınız, önümüzü açarsınız, inanıyorum.." dedi.