Hürriyet’ten Tuğba Öztürk’ün, FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü) ve WHO (Dünya Sağlık Örgütü) verilerini inceleyerek yaptığı derlemeye göre Türkiye, Avrupa'da en az Balık tüketen ülke.

Türkiye Avrupa’nın en az balık tüketen ülkesi

FAO'nun verilerine göre yılda kişi başı ortalama 5 kilogram balık tüketen Türkiye, Avrupa Balık Ligi'nde son sıralarda bulunuyor.

Yıllık Deniz Ürünleri tüketiminde ise 92 kilogram ile İzlanda zirvede. İzlanda'yı 57 kilogram ile Portekiz, 51 kilogram ile Norveç, 42 kilogram ile İspanya, 34 kilogram ile İsveç izliyor.

Listeye göre "balığı en az seven" ülke Türkiye. Türkiye'yi diğer Balkan ülkeleri izliyor. Arnavutluk yılda 9 kilogram, Romanya 8 kilogram, Bulgaristan 7 kilogram; Makedonya, Bosna Hersek, Sırbistan ve Macaristan ise 6 kilogram deniz ürünü tüketiyor.

Türkiye en az kırmızı et tüketen ülkeler arasında

FAO'nun "kırmızı et tüketimi" verilerinde de benzer bir tablo gözleniyor.

İspanya kişi başı 99 kilogram ile Avrupa'nın en çok kırmızı et tüketen ülkesi. İspanyolları; 95 kilogram ile Portekiz, 91 kilogram ile İzlanda, 88 kilogram ile Polonya ve 87 kilogram ile Avusturya izliyor.

Türkiye ise Arnavutluk, Kuzey Makedonya ve Moldova ile birlikte yıllık kişi başı 39 kilogram tüketim ile en az kırmızı et yiyen ülkeler arasında.

Obezitede Avrupa birincisi Türkiye

En az balık ve kırmızı et yiyen Türkiye, 'Avrupa Obezite Ligi'nde de zirvede bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verilerine göre, Türklerin yüzde 32,1'i obez.

Türkiye'yi yüzde 27,8 ile İngiltere, yüzde 25,3 ile İrlanda, yüzde 26 ile Çekya, yüzde 26,4 ile Macaristan ve yüzde 26,3 ile Litvanya izliyor.

Avrupa'nın obezite oranı en düşük ülkesi ise yüzde 18,9 ile Moldova. Moldova'yı, yüzde 19,5 ile İsviçre, yüzde 19,7 ile Danimarka, yüzde 19,9 ile İtalya ve yüzde 20,1 ile Avusturya izliyor.

Balık tüketimi arttıkça, obezite azalıyor

İlginç noktalardan birisi de az deniz ürünü tüketen ülkelerde obezite oranının yüksek olması.

Tabloyu yorumlayan Uzman Diyetisyen Tuğba Kumaş dikkat çeken tespitlerde bulundu. Balık başta olmak üzere deniz ürünlerinin, vücut dokularının korunması ve gelişmesi için gerekli tüm aminoasitleri içeren; sindirilmesi ve kullanımı yüksek olan zengin bir protein yapısına sahip olduğuna dikkat çeken Kumaş şunları söyledi:

"150 gram balık eti tüketen bir birey günlük protein gereksiniminin yüzde 60’ını karşılayabilmektedir. Balık, B ve D vitaminleri ve kalsiyum, iyot, fosfor, selenyum, potasyum, çinko, demir, magnezyum minerallerini içerir. Protein dahil içerdiği tüm besin ögelerinin biyoyararlılığı yüksektir."

Bu içeriğiyle balık, fonksiyonel bir besindir. Balık tüketiminin yetersiz olduğu toplumlarda kalp hastalıkları ve diyabet gibi kronik hastalıklar, obezite ve depresyon riski yüksektir. Balık tüketimi fazla olan ülkelerde obezite oranlarının düşük olduğu gözlenmiştir. Buna sebep olarak balığın doymamış yağ asitlerince zengin olması ve kilo kontrol metabolizmasına etkisini gösterebiliriz."

Bu durumu baz alarak hareket ettiğimizde, ülkemizde balık tüketimin azlığıyla ile beraber doymuş yağ asitlerince zengin kırmızı et tüketiminin yüksek olması durumunun obezite sıklığına neden olan temel sebeplerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz."