Röportaj / Sinan KESKİN

Ülkemizde henüz korona virüsü krizi başlamadan kısa bir süre önce, 26 Şubat'ta, İzmir'in en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan İzmir Sanayici İş Kadınları Derneği'nde (İZİKAD) bayrak değişimi oldu. Derneğin başkanlığını başarıyla sürdüren, İzmir'in iş ve siyaset hayatının yakından tanıdığı Huriye Serter, tek adayla gidilen genel kurul seçiminde bayrağı başarılı İçmimar Betül Sezgin'e devretti. Serter döneminde yönetim kurulu üyesi olan Betül Sezgin, yeni bir heyecanla görevi devraldıktan kısa bir süre sonra korona virüsü salgını nedeniyle alınan önlemlerden dolayı hayal ettiği projelerini bir süreliğine ertelemek durumunda kaldı. Ancak İZİKAD yönetim kurlu ve üyeleri online iletişim yoluyla etkileşimlerini ve yeni projeler geliştirmeyi sürdürüyor.

TOBB Kadın Girişimciler Kurulu üyeliği, İzmr Ticaret Odası üyeliği ve İçmimarlar Odası Şube Sekreterliği görevlerinde de bulunan İZSİAD'ın yeni Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin ile İzmirli kadınların iş dünyasındaki sorunlarını, korona virüsü sebebiyle aldıkları önlemleri ve hedeflerini konuştuk.

Öncelikle kısaca Betül Sezgin'i tanıyabilir miyiz? Nasıl bir eğitim aldınız? İş hayatınız ne zaman ve nasıl başladı?

İEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı mezunuyum. 5 yıllık eğitim hayatımdan sonra, Londra Chelsea College of Art and Design’da yaz dönemi eğitimlerine katıldım. Sonrasında yine merkezi Londra’da bulunan Capita Symonds Architecture British Design Office’de stajyerlik eğitimini tamamladım. Halen İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümüne devam ediyorum. Öğrenmeyi ve öğrenci olmayı seviyorum, öğrendikçe hiç bir şey bilmediğimi öğreniyorum ve bu döngüde yer almaktan keyif alıyorum. Okuldan mezun olunca hemen iş hayatına adapte olmaya çalıştım. Bu benim için zor bir süreçti, hem evli olmam hem de çocuklarımın küçük olması, başlarda düzenimi oturmak adına beni zorladı. Önce arkadaşlarımın projelerine ortak oldum. Sonra yakın çevremin işlerine destek oldum ve nihayetinde kendi şirketimi açıp, kendi işimi yapmaya başladım.

İlk kez hangi STK'da görev aldınız? STK'larda bugüne kadar hangi projelere imza attınız?

Okulu bitirdikten sonra, 2010 yılında, sosyal sorumluluk projelerinde de yer almak istediğimi fark ettim ve ve şu an başkanı olduğum İZİKAD’a nasıl başvuracağımı, üye olan bir arkadaşımdan öğrendim ve böylece STK hayatım başlamış oldu. Sonrasında süreç daha hızlı ilerledi. Topluma hizmet etmek adına Rotary üyeliği ve Dönem başkanlığı yaptım. İş hayatında yer almak adına TOBB Kadın Girişimciler Kurulu üyeliği, İzmr Ticaret Odası üyeliği ve İçmimarlar Odası Şube Sekreterliği yaptım. STK’larda, hiçbir projeyi tek başınıza yapamazsınız, yapılan çalışma ekip çalışmasıdır. Benim de önce üyesi olduğum sonra başkanlığını yaptığım o dönem adı Akademi Komitesi olan grupta, öncelikle, iş dünyasına nasıl daha fazla katkıda bulunabiliriz felsefesinden yola çıkarak, önce İEÜ Sürekli Eğitim Merkezi ile işbirliği yapıp iş dünyasını ilgilendiren konular hakkında akademisyenlerden destek aldık. Sonrasında başka üniversitelerle de çalışılmasına öncülük ettik. Böylece İZİKAD’ın kurumsal yapılarla ortak projeler yapmasını ve birlikte çalışmanın öneminin farkına vardık. Bu projemizden sonra, üniversitelerimizden başka belediyelerimizle de çalışmaya başladık.

İZİKAD ile ne zaman tanıştınız ve İZİKAD'da yönetimde yer alma süreciniz nasıl gelişti?

İZİKAD’la 2010 yılının sonunda tanıştım ve üyeliğim 2011 yılının bahar ayında gerçekleşti. Önce bulunduğum kurumu tanımaya, tüm toplantı ve etkinliklere katılmaya çalıştım sonra komitelerimiz vardı o dönemde ve komite başkanlığı, yedek yönetim kurulu üyeliği, asil yönetim kurulu üyeliği, Genel Sekreterlik ve şu an 26 Şubat itibari ile Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmaya başladım.

İZİKAD'da yönetimde görev aldınız süreçte bir gün başkan olmayı hedefliyor muyunuz? Başkanlığa giden süreci anlatır mısınız?

Aslında derneğimize üye olan her işkadını, bir gün kendini Başkan olarak görmek isteyecektir. Bu çok normal bir süreçtir ancak bu yol için emek vermeli, her kademede çalışmalı, zamanınızı iyi koordine etmeli, işinize, ailenize ve sorumluluklarınıza dikkat ederek bu rolü üstlenmelisiniz. Biz çalışan, üreten iş hayatında aktif olan, aynı zamanda sosyal bir çevresi olan işkadınlarıyız. Aldığımız sorumlulukları en iyi şekilde yerine getirmek isteriz. Kendinde bu sorumluluğu ve disiplini gören arkadaşlarımız bu süreçte elbette yerini almalıdır. Ben de üretken kadınlarımızın rol model olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü ben yaptıysam herkes yapabilir duygusunu geçirmek gerekir aynı zamanda iş hayatında olmak isteyen kadınlarımız ya da genç kızlarımız da bu süreci rol model almak isteyebilirler. Ben de bu süreçte yol aldığım ve içinde bulunduğum için çok mutlu ve memnunun.

İzmir'de kadınların temel sorunları ve bunlar için çözüm önerileriniz nedir?

Aslındaki İzmir’deki kadınlar diğer illerdeki kadınlardan biraz daha şanslı gibi görünse de benzer sorunları biz de ilimizde yaşamaktayız. Asıl sorun işgücüne katılma ve yaşadıkları problemleri tek başlarına üstlenmeleridir. Son yıllarda eğitim seviyesi yükselmesine rağmen işgücüne katılma seviyesi aynı oranda yükselememektedir. Bunların temel sorunu olarak cinsiyetçi yaklaşımlar olduğu düşünüyorum. Çünkü ev işleri, çocukların bakımı, yaşlı ve hasta bakımı olduğu için siz sorunların ne kadar farkında olsanız da ya da satın alma süreçlerini iyi yönetebilseniz de işgücüne ve ekonomik hayatın için de aynı ölçüde yer alamıyorsunuz. İşi olmayan kadın ise, mutsuz depresif ve kendini değersiz hissedebiliyor, ya da bu durumu zamanla kabullenip içselleştirebiliyor. Eğitimli olup ya da olmayıp kendine uygun bir iş bulduğunda ise, bu defa da bekarsa, aile büyüklerinden destek göremeyebiliyor, evli ise hamilelik süreci ve sonrasında ise kreş ve anaokullarının yetersizliğinden dolayı tek sorumlu kendilerini hissederek iş hayatından uzaklaşabiliyor. Çocuklar büyüdüğünde geri dönmek istediklerinde ise ya düşük ücretlerle ya da kariyerlerinde ilerleyemeyecekleri işler almak zorunda kalıp kendilerini değersiz hissedip vazgeçmek zorunda kalabiliyorlar. Aslında temel sorunlardan birisi evlilik gibi görünse de bekar olan kadın da aile büyükleri ile yaşayıp onların ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalabiliyor. Yani ne yaparsanız yapın toplum sizi çalışsanız da çalışmasanız da her şeyden sorumlu ilan etmiş oluyor. Siz çalıştığınız da hem işinize hem evinize hem kendinize hep özenli davranmak zorunda bırakılıyorsunuz. Yani, kadına iş hayatında olması için destek verilirken, hayatın eşit paylaşımlı olduğunu ve sorumluluğun sadece kendilerinde olmadığını, özellikle çocukların ve ebeveynlerin bakımlarını üstenen kişinin kadın değil ailenin sorumluluğunda olduğu belki yasal düzenlemelerle eşit ve adil bir duruma getirilebilir. Ama en önemli eğitimin, ailede toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışının benimsenmesi ile başlanması gerektiğine daha çok inanıyorum. O nedenle İzmir’deki kadınlar diğer illere göre biraz daha şanslı dedim. Çünkü bizim babalarımız eşlerine ve kızlarına daha anlayışlıdırlar, o nedenle kadınlarımız diğer illere göre daha özgürdürler.

Çok küçük yaşlarda eşit şartlarda büyütülen erkek ve kız çocukları, yetişkin olduklarında da bu süreci iyi yöneteceklerdir diye düşünüyorum. Kadınların işgücüne katılmaları kendilerini özgürleştireceği gibi toplumu da özgürleştirecektir. Bu mesele sadece kadınların değil tüm toplumun meselesidir diye düşünüyorum.

Tüm dünyayı etkileyen korona virüs sebebiyle tüm sosyal hayat askıya alınmış durumda. Siz İZİKAD olarak bu süreçte üyelerinize ve iş insanlarına neler önerirsiniz?

Biz de dernek olarak yüz yüze faaliyetlerimizi askıya aldık ve evde kalmanın, hijyenin önemini üyelerimizle paylaştık. Korona virüs ilgili gereken tedbirleri alıp birbirimizle ve sosyal medyadan bu bilgileri paylaşmaya devam ediyoruz. Bu zorlu dönemi evde geçiriyoruz ancak boş oturmuyoruz tabi ki. Bu süreci nasıl yöneteceğimizle ilgili sanal toplantılar yapıyoruz ve konusunda uzman üyelerimizden de destek alıyoruz.

Bu süreçte dernek faaliyetlerinizi askıya almışsınızdır sanırım. Ne gibi önlemler aldınız?

Evet tüm dernek faaliyetlerimizi durdurmuş görünüyor olsak da, 'Temassız Sosyal İletişime' devam ediyoruz. Sekretaryamız, çalışmalarına ve bize destek vermeye kendi evinden devam ediyor. Ofisimiz bir süre kapalı olacağından dolayı, tüm çalışma gruplarımız ve Yönetim Kurulumuz, toplantılarımızı sosyal medya mecralarından çevrimiçi (online) görüşerek devam ettiriyor. Hatta sanal bir takvim hazırladık ve onun üzerinden görüşmelerimizi, faaliyetlerimizi ve konuklu toplantılarımızı planladık. Şu anda en önemli konu ve gündemimiz korona virüsü olduğu için bizim de öncelikli konu başlığımız bu.

İçinde bulunduğumuz olağanüstü günler sona erdiğinde ilk yapmak istediğiniz etkinlik ne olacak?

Bugünler sona erecek ve biz yine aynı coşku ve başarıyla etkinliklerimize devam edeceğiz. Ancak öncelikle yapmamız gereken bir AB projesi kapanış toplantı etkinliği ve aynı gün törenini yapacağımız İzmir Girişimcilik Dünyası Ödül Gecesi etkinliği olacak.

Bu etkinliğimizden sonra önümüzdeki projeleri değerlendirmek için çalışmalarımıza hız vereceğiz.

Eşit ve adil

Çalışsanız da çalışmasanız da toplum sizi her şeyden sorumlu ilan ediyor. Hem işinize hem evinize hem de kendinize hep özenli davranmak zorunda bırakılıyorsunuz. Kadına iş hayatında olması için destek verilirken, hayatın eşit paylaşımlı olduğunu ve sorumluluğun sadece kadında olmadığı belki de yasal düzenlemelerle eşit ve adil bir duruma getirilebilir.