Röportaj / Sinan KESKİN

Tiyatroya gönül vermiş genç tiyatro emekçileri perde kapanmasın diye fon arayışındalar. Bir kitle fonlama sitesinde Sahnede Adın Olsun - Sahne Salt Destek Projesi başlatan Tiyatro Salt'ın kurucusu Bahadır Yüksekşan ile özel tiyatroların kaynak sıkıntısını, beklentilerini ve çıkış yollarını konuştuk.

Koronavirüs yasaklarının en fazla hasar verdiği sektörlerden biri hiç kuşkusuz sanat dünyası oldu. Mart ayında salgının ülkemizde de başlamasıyla birlikte tiyatroların, sinemaların eğlence mekanlarının kapısına kilit vuruldu. Tam sezonun ortasında gelen kısıtlamalar zaten kısıtlı kaynaklarla çarkı çevirmeye çalışan, ödeneği olmayan küçük tiyatro ekiplerinin adeta hayat damarlarını kesti. Haziran ayında başlayan normalle sürecinde 1 Temmuz itibariyle kısıtlı şartlarda faaliyetlerine izin verilse de hem toplumun virüs çekincesi hem de mevsimin etkisiyle fazla bir varlık gösteremediler. Salgının önlenemez yükselişi devam ettiği için geçtiğimiz ay yeniden sert tedbirler alınınca bir kez daha kapılarına kilit vuruldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı sürecin başında yaşanan sıkıntılara duyarsız kalırken Eylül ayında bir destek paketi açıkladı. Ancak bakanlığın belirlediği kriterler birçok özel tiyatronun destek kapsamı dışında kalmasına neden oldu. Üstüne üstelik destek verilenler arasında ihracat ve gıda şirketlerinin bulunması tartışma konusu oldu.

Hem sezon ortasında kapısına kilit vurmak zorunda kalan hem desteklerden yararlanmayan/yararlanamayan özel tiyatrolar da artık kendilerine bir çıkış yolu arıyor. Tiyatroya gönül vermiş genç tiyatro emekçileri perde kapanmasın diye fon arayışındalar. İzmir'in önemli tiyatro topluluklarından Tiyatro Salt da fon arayışında olan ekiplerden. Bir kitle fonlama sitesinde Sahnede Adın Olsun - Sahne Salt Destek Projesi başlatan Tiyatro Salt'ın kurucusu Bahadır Yüksekşan ile özel tiyatroların kaynak sıkıntısını, beklentilerini ve çıkış yollarını konuştuk.

Öncelikle kısaca Tiyatro Salt'tan söz eder misiniz?

Özet bir tanımla, Tiyatro SALT, 2011 yılında İzmir’de kurulmuş, alternatif projeler üreten profesyonel bir sanat topluluğu.Tabii hemen paralelinde Sahne Salt adlı İzmir’in ilk kat sahnesinin de kurucusu olan bir ekip.

Kurulduğumuz günden bu yana özümsediğimiz, “Sahnede Gerçek Var!” mottosu çerçevesinde yerli ve yabancı metinlerle alternatif projeler üretiyoruz.

Bugüne kadar sahnelediğimiz 13 projede, insan ve toplumun çeşitli durum ve sorunlarına ayna tutmaya çalıştık. Hem içerik hem sahnelemede oldukça cesur projelere imza attığımızı söyleyebilirim. İnsanın ve toplumların, evrensel boyutta veya özelde yaşadığı her türlü ilişkiyi çağdaş ve sanatsal öğelerle yansıtmaya çalışıyoruz.

Güzel bir seyirci kitlemiz oluştu ve elbette amacımız birlikte çoğalarak güzel günlerde yine sahnede olmak.

Koronavirüs salgınının tiyatrolara verdiği hasarı konuşalım istiyorum. Salgının başladığı Mart ayı tiyatrolar için de en hareketli dönemdi. Salgın yasakları sizleri nasıl etkiledi / etkiliyor?

Bildiğimiz gibi, salgının getirdiği kısıtlamalardan ilk etkilenen ve kapanan yerlerden biri tiyatrolar ve belirttiğiniz gibi bizim için sezonun hareketli bir zamanı olan Mart ayı itibariyle tüm tiyatrolar gibi bizim de faaliyetlerimiz tamamen durdu.

Günümüz itibariyle konuşacak olursak, on aydır tamamen faaliyette olmamaktan, olamamaktan bahsediyoruz. Pek çok sektör gibi, bu bizim için de elbette ciddi hasarlar doğurdu çünkü dönen, işleyen bir çark var. Özellikle de bir mekandan bahsediyorsak, gerçekten sarsıcı. Bir sahne demek, rutin giderleri olan bir oluşum demek ve bu süreç gider gelir dengesini bırakın sarsmak, geliri tamamen sıfırlayan bir dönem oldu.

İzmir'de kapısına kilit vuran ekipler oldu mu?

Maalesef şehrimizde, kapanan veya kapanmak noktasına gelen bağımsız sanat kurumları ve topluluklar var. Tiyatroların haricinde, kurs, atölye farklı disiplinlerde de üretim yapan alanlar da cidden sizin tabirinizle kilit vurmak noktasında.

KRİTERLER NET OLMALI

Kültür ve Turizm Bakanlığı uzun bir süre tiyatroların yaşadığı sıkıntılara çözüm üretmedi. Sonrasında tiyatrolar içn bir destek paketi açıklandı. Sizler (İzmir'de faaliyet gösteren tiyatrolar) bu desteklerden yeteri kadar faydalanabildiniz mi?

Biz Kültür Bakanlığı desteklerinden yararlanmadık, bir başvurumuz olmamıştı. Ancak bildiğim kadarıyla, aynen sizin belirttiğiniz gibi destek paketleri açıklandığında mağduriyet yaşayan topluluklar arasında İzmir grupları da mevcut. Kriterlerin daha açık, hariç tutmaların da daha net belirtilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Takip ettiğimiz kadarıyla tiyatro ile hiç ilgisi olmayan, hatta yeni kurulmuş bir takım şirketler sizlere verilmesi gereken destekten faydalandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir önceki soruda da belirttiğim “kriterlerin netliği ve belirlenen bu kriterlerin istisnasız uygulanması” gerçekten önemli. Tiyatrolar, bu zor süreci yaşarken ve belki de sebebiyle, ortak bir ses olmak üzere çatılar altında toplanma noktasına geldiler. Gerek yerel yönetimlerle, gerek bakanlıklarla çeşitli inisiyatifler görüşme içindeler.

Bunların sonucunda tüm kafa karıştıran uygulamalara son verdirebilmesi benim umudum.

Bu süreçte yerel yönetimlerin herhangi bir desteği oldu mu? Farklı beklentileriniz var mı bu konuda?

Biz bağımsız bir tiyatroyuz. Her şeyin normal olduğu düzende, üretimimizden, varlığımızdan, gişemizden, bütçemizden elbette yalnızca kendimiz sorumluyuz. Ancak olağandışı süreçlerde, ki pandemiyi direk böyle tanımlayabiliriz, elbette yerel yönetimden bazı destek beklentilerimiz oluyor. Süreç içinde Belediyelerin online festival gösterimi, bilet alım desteği gibi bazı projeleri oldu. Ama açık konuşmak gerekirse, bu destekler bir sahnenin, bir tiyatronun tüm giderleri ile on ay boyunca ayakta kalması için elbette yeterli değil.

Salgının bu kış da devam etmesi bekleniyor. Tiyatrolar bu süreci kaldırabilir mi?

Bunu cevaplamak çok zor ve üzücü. Büyük bir belirsizlikten bahsediyoruz. Umudu yitirmeden ayakta kalmaya çalışmaktan bahsederken diğer tarafta bir matematik hesabı var.

Ben açıkçası süreç bu kadar sert devam eder ve normalleşme 2021 Ekim ayına sarkarsa farklı gelir kaynak veya destekleri sağlayamayan oluşumların ciddi darbe alacağını düşünüyorum.

Bu anlamda, yaşadığımız duruma uygun belki yenilikçi fikirler, projeler üretmek önem kazanacak. Tabii, yerel yönetimlerin de sanat oluşumlarına desteği büyük önem teşkil ediyor.

CAN SUYU

Siz Tiyatro Salt olarak bir çıkış yolu arıyorsunuz. Başlattığınız fon çağrısından beklentiniz nedir? Yeteri kadar ilgi görüyor mu?

Süreçteki zararımızı zaten konuştuk ve evet bu belirsizliğin içinde bir yol arıyoruz.

Tek dileğimiz, tüm dünyayı sarsan, tüm iş kollarını etkileyen bu günler geçtiğinde, hala açık kalabilmek, en azından hasarlarımızı bir miktar onarıp, kaldığımız yerden başlayabilmek.

İstanbul’da bağımsız pek çok tiyatro benzeri çağrılar yaptılar ve kısmen de başarılı oldu. Bu bizim için de bir umut oluşturdu ve bir can suyu olabilecek fon çağrısı girişiminde bulunduk.

Bu ve benzeri çağrılar elbette maddi destek amaçlı ama sanatın, tiyatronun süreçteki durumu noktasında da farkındalık için önemli olduğunu düşünüyoruz.

Henüz 3. günü destek çağrımızın ve ne mutlu ki paylaşım ve ilgi var .Umuyorum, çağrı süresi boyunca, hedeflenen noktada bu böyle devam eder.

Sanatın birleştirici gücüne inanıyor, destek olan, paylaşan, Sahne Salt ve benzeri diğer tüm sahnelerin zor günlerden geçtiğine yardım eden herkese şimdiden teşekkür ediyoruz.

Destek linki: https://fongogo.com/Project/sahnede-adin-olsun---sahne-salt-destek-projesi

İzmir'deki tiyatrolar sorunlarının çözümü noktasında ortak hareket edebiliyor mu?

Özellikle pandemi sürecinde bazı çatı oluşumlar ciddi faaliyetlerde bulunmaya başladı. Belki biraz geç kalınmış olsa da bu yine de gerçekten sevindirici bir adım. Tiyatro Salt olarak biz de Bağımsız Tiyatro İnisiyatifi kurucu üyelerindeniz. Yerel yönetimlere sunulan ve bağımsız pek çok proje planı var ancak süreç maalesef bunları ertelemek durumunda bırakıyor. Ben sürecin akışında, özellikle de “ortak sorunlara ortak hareket ve ortak çözüm” noktasında daha sağlam adımlar atılabileceği umudunda ve düşüncesindeyim.