Röportaj/ Sinan KESKİN

Çağdaş ve aydınlık bir gelecek adına üzerinde durmamız gereken en temel meselenin eğitim olduğunu düşünüyorum. Bugün yetiştirdiğimiz çocuklar çok değil 10-15 yıl sonra bu ülkenin temel yapı taşlarını oluşturacak. Onlara nasıl bir eğitim verdiğimiz geleceğimizin nasıl şekilleneceği ile doğru orantılı. Kar odaklı ya da belli bir cemaat anlayışına uygun açılan özel okulların eğitime verdiği tahribatı hepimiz yaşıyoruz.

Tam da bu kaygılarla yola çıkan Filiz Üstel, bundan iki yıl önce İzmir'in köklü ailelerinden Sepici Ailesi ile birlikte topluma değer katan, kültürel zenginlik yaratan, paylaşmak, birlikte başarmak kavramlarını içselleştirmiş kuşaklar yetiştirmek üzere Uluslararası Kültür Eğitim ve Bilim Okulları'nı (UKEB) kurdu. UKEB Okulları Kurucu Genel Müdürü Filiz Üstel ile meslek kariyerini, UKEB Okulları'nı ve hedeflerini konuştuk.

Filiz Hanım UKEB Okulları'na geçmeden önce sizi kısaca tanıyalım. Filiz Üstel kimdir?

14 yıl bir anaokulunun yöneticiliğini yaptım. Mesleğe başladığım yıl kızım 2 yaşındaydı. Kızım için iyi bir okul ararken bulduğum ve kızımın kaydını yaptırmak istediğim okul bana iş teklif etti. Aslında halkla ilişkiler okumuş, eğitimle çok yakından ilgili değildim, ama insana dair işler yapan biriydim.

Küçük Kulüp nasıl doğdu? Kendi anaokulunuzu kurarken motivasyonunuz neydi?

Bu serüven, çocukların hayatına dokulması gereken en önemli sürecinin okul öncesi olduğunu bilmek ve o süreçte yapılan işlerin çok nitelikli olmadığını anlamakla başladı. Kızım 16 yaşına geldiğinde ben de sektöre 14 yılımı doldurmuştum. Bu sürede eğitime dair, çocuğa ve anneye dair bakış açımda önemli değişimler oldu. Çalıştığınız kurumda yapısal değişiklikler çok kolay olmuyor. O nedenle kendi anaokulumu açma fikri doğdu. Küçükyalı'da küçücük bir bahçesi olan küçük bir bina buldum ve ilk anaokulumu açtım. Öyle olunca ismini de Küçük Kulüp koydum. Gerçekten her şeyi küçüktü ama ideallerim büyüktü.

UKEB Okulları'nın kuruluş hikayesi nedir?

2013 yılında Hatay şubesini kurduğumda Sepici ailesiyle tanışmıştım. Hatay şubemizin mülk sahibi Sepici ailesiydi. Binanın yanında, şu an UKEB Okulları'nın bulunduğu bu alan çöplük gibiydi. Ağaçlar devrilmiş, her yer çöp dağıydı. Burası çocuklar için güvenli olmaz, ilaçlatmak, temizletmek gerekiyor dedim. İzinsiz yapayacağım için aile ile konuşmaya gittim. Arsanın neden bu halde olduğunu sorduğumda, 'biz burayla çok uğraştık, hiçbir şey için izin alamadık, ucunu bıraktık' dediler. 7-8 yıl uğraşmışlar sonuç alamamışlar. İzin verirseniz ben bir ilgileneyim dedim. İncelemeler yapıp dosyalar hazırladım. Sonra aileye gidip size şahane bir planım var dedim. Ben bu çöplüğü temizleyeceğim ve üstüne de bir okul yapacağım, var mısınız dedim. Kabul ettiler. Onlar araziyi verdi ben de bilgimi ve markamı koydum.

Arazi sizi beklemiş sanki.

Gerçekten beni beklemiş. Hemen karşımızda bir çocuk parkı var. 16 yıl önce parkın yanındaki binada oturmuştum. Bu köşkü biliyordum ve hayrandım gerçekten. Ne kadar güzel bir okul olur, keşke ben yapsam derdim. O dönem sahipleri ile görüşememiştim.

Dünya ekonomisinin yaşadığı daralma malumunuz. Bu dönemde böyle bir girişim cesaret istiyor.

İlk Küçük Kulüb'ü açmak kadar çılgınca bir şeydi. Çünkü 4 okulunuz var, artık özgürsünüz, kariyerinizde iyi bir noktadasınız, derken bütün yaptıklarınızı riske ediyorsunuz. Bu çocukların sağlam bir ilkokula, ortaokula ihtiyacı var diye düşünüyordum. Çünkü anaokulunda kurduğumuz temel bozuluyor. Emek veren başka eğitim kurumlarının hakkını yemek, emeklerini küçümsemek amacıyla söylemiyorum. Ama eğitim bir felsefe işi. Aile ile birlikte yürütülmesi gereken bir anlayış. Maalesef eğitim kurumlarında aileler işin dışında, biraz semptomatik, hafif sedasyonlu tutuluyor. İyi haberlerle uyuşturulmuş, gerçeklerden biraz uzaklaştırılmış. O nedenle ben işime ve çocuklara duyduğum saygı nedeniyle bunu mutlaka yapmalıydım.

UKEB Okulları kentin merkezinde yer alıyor. Gerekli izinler ve inşaat süreci sizi zorladı mı?

Bize destek olan çok insan oldu. Bürokratlar, belediyeler İzmir'e değer katacak bir eğitim kurumu açmak istediğimizi, iyi niyetimizi anladılar. Yasaların ve yetkilerinizin dışında hiçbir şey istemiyoruz, yönetmelikler ne söylüyorsa harfiyen yerine getireceğiz, tek isteğimiz bize zaman kazandırmanız dedik. Sanırım ikna edici oldu. Bizim için uzun, sistem için son derece kısa bir sürede, 2 yılda hem izinler hem inşaat bitti.

UKEB Okulları'nı farklı kılan nedir?

Atatürk'ün en çok önemsediği akıl ve bilimi ilke edindiğimiz bir program hazırladık ve uyguluyoruz. Programlarımızı kısaca şöyle özetleyebiliriz;

Us-Loop; Aziz Üstel’in mentorluğunu üstlendiği, gençlerimizin kişisel gelişimlerini ve öz güvenlerini artırmayı hedefleyen özel bir program.

UKEBLIFE; evrensel kültüre yön veren sanatçıları, iş insanlarını, siyasetçileri, akademisyenleri öğrencilerimizle buluşturuyoruz. Öğrencilerimiz hak ve özgürlüklerinin farkındalığını yaratacak olan demokrasi eğitimleri ile özlerini geleceğe taşıyoruz.

Yetmer; UKEB Okulları’nın bünyesinde, öğrencilerin akademik, bilim, matematik, edebiyat, yaratıcı ve liderlik kapasitelerini keşfeden; spor, sanat ve teknoloji alanlarında yüksek performans sergileyerek yeteneklerinin gelişmesini sağlayan özel bir merkez.

Mind & Science Programı; bilim öğrenmenin en gerçekçi modellerinden olan, araştırma-sorgulama ve proje tabanlı öğretim modellerini merkeze alan bir program. Program çocukların bilimsel ve yaratıcı düşünme, merakla sorgulama duygularını açığa çıkartma, doğanın içindeki bilimselliği keşfetme yeteneklerinin gelişmesini sağlıyor.

Stem eğitimi; UKEB Okulları'nın eğitim anlayışının temelinde bulunan disiplinler arası entegrasyonu kaliteli bir şekilde programlanmasını sağlıyor. Öğrenciler STEM programlarıyla proje hazırlamayı ve projelerin ürüne dönüşme sürecini yönetmeyi deneyimliyor.

Medya okuryazarlığı projesi; medyayı doğru okuyan, dünyaya ve yaşadığı çevreye duyarlı, sanatı ve keşfetmeyi seven, medya mesajlarını ve görsel materyalleri akıl süzgecinden geçirebilen, analiz edebilen bilinçli bir kitle oluşturmayı amaçlıyor.

Lise eğitimini düşünüyor musunuz?

Küçük Kulüp'ün 10. yılında UKEB'i açarken, 8. sınıfın sonuna kadar şahane bir iş yapıyorum, 3-4 yaşında alıyorum 8. sınıfta mezun ediyorum diye düşünüyordum. Kesinlikle lise düşünmüyordum. Şimdi liseyi düşünmek zoruna olduğumu fark ediyorum. Mutlaka olacak ama ne zaman olur bilemiyorum. Sonra da belki üniversite. Ben hazırım.

Son yıllarda çok hızlı bir şekilde özel okul açılıyor ve birçoğu ya kapanıyor ya da el değiştiriyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eylemlerle söylemlerin örtüşmediğini herkes çok hızlı anlıyor. Eğitim sektörü devlet teşvikleri, KDV oranları, geri ödemelere bakıldığında karlı bir iş gibi görünen ama hiçbir işte olmadığı kadar ağır sorumlulukları olan, çok değişkenli bir sektör. Her dönem yepyeni bir takım hazırlıyorsunuz. Öğretmenlerin sözleşmeleri, öğrenci kayıtları her yıl yenileniyor. Yatırımcı anlamında son derece riskli. Yaptığınız işin niteliği ve sürdürülebilirliliği sizin kalıcılığınızı, güvenirliliğinizi tamamen doğru orantılı etkiliyor. Bu iş gerçekten bilerek yapılması gereken bir iş. Hem eğitimi hem de yönetimi bilmeniz gerekiyor. Biraz paradan uzak bir zihninizin olması gerekiyor. Kar odaklı açılan okulların çok hızlı sürede el değştirdiğini ve battığını gördük. Bina yapılınca okul olduğunu düşünüyorlar. Bina binadır. Okullu okul yapan eğitim felsefesi ve yöneticilerdir. Bu olmazsa adı, tabelası olan yerler çıkıyor. Maalesef gelecek nesillere en büyük zararı veren de bu.

Sorumluluk almalıyız

Geçmişi konuşuyoruz, geleceği konuşuyoruz ama bugün üzerimize düşenler konusunda sağır sultanı oynuyoruz. Sorumluluk almıyoruz. Eleştirmek üzerine şahane fikirlerimiz var ama eyleme geçmek konusunda çok pasifiz. Gerçekten aydın nitelendirilen kitlenin bu konuda çok pasif olduğunu görüyorum. Kahve fincanına, rakı bardağına Atatürk silueti koymayı çok seviyoruz. Bu kadar çok konuşunca, her yere Atatürk fotoğrafı koyunca görevlerimizi yaptığımızı düşünerek kendimizi uyuşturuyor olabilir miyiz? Bunu sorgulamalıyız.

Bu benim hayatımın hazinesi

27 yıldır her zaman en çok duyduğum cümle, 'size çok güveniyoruz' oldu. Bu çok gurur verici ama aynı zamanda çok ciddi bir sorumluluk da. İnsanlar gözünüzün içine bakıp, 'sana o kadar güveniyorum ki ne yaparsan yap çocuğum seninle olsun' diyor. Bir iki kişi değil, binlerce insandan bunu dinledim.

Değer yaratmalıyız

Bu ülke için değer yaratmamız gerekiyor. Bunu için de önce kendi çocuğumuzdan başlamalıyız. Ayağı yere basan, çocuğunu rasyonel bir bilim zihniyetiyle yetiştiren her anne baba Atatürkçü'dür.

Tarihe sahip çıkan okul

UKEB Okulları “Eski İzmir Evleri” projesi ile İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından on yedincisi düzenlenen “Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri”nde Tarihi ve Kültürel Miras Konulu Okul Projeleri Teşvik Ödülü'ne değer bulundu.