Röportaj/ Sinan KESKİN

Bugün 8 Mart. Dünya Kadınlar Günü değil, Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Kapitalist düzenin içini boşaltmaya çalıştığı, tüketim toplumunun bir parçası haline getirilmek istenen gün. 129 dokuma işçisi kadının daha iyi çalışma koşulları için başlattıkları direnişte hayatlarını kaybettikleri gün. Bugün istisnasız her kesimden, kadının değerini vurgulayan, çalışma hayatında olmaları gerektiğini savunan, ekonomik özgürlüklerini elde etmeleri için çalıştıklarını, her fırsatta onları desteklediklerini, pozitif ayrımcılık yaptıklarını iddia eden, kadın cinayetlerinin bitirileceğinin sözünü veren bir dünya açıklama duyacaksınız. Ama bu büyük büyük lafları edenlerin yarın her şey yoluna girmiş gibi hayatlarına devam edeceklerini de göreceksiniz.

Kadına pozitif ayrımcılık hamaseti yapmadan onları üretime katmak, gerçek anlamda kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlayan projeler üretmek ve bunu sürdürülebilir yapmaktır önemli olan. Belediye Başkanı olmadan önce de neredeyse tüm mesaisini kadınların ve dezavantajlı kesimlerin sorunlarına çözüm üretmeye harcayan Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, son iki yılda hayata geçirdiği projelerle Selçuklu kadnların, çiftçilerin, çocukların yollarını aydınlatıyor. Selçuk'ta üretilen projelerin belediye meclisinden oy birliği ile kabul edilmesi Sengel'in ne kadar doğru bir yolda olduğunu da gösteriyor.

Son olarak hafta sonu açıkladıkları Yerel Eşitlik Eylem Planı ile dikkat çeken, İzmir'in başarılı belediye başkanlarından Filiz Ceritoğlu Sengel ile kadınlara yönelik projelerini, Selçuk'ta tarımın kaderini değiştirecek adımlarını ve Efes Antik Kenti Kanal Projesi'ni konuştuk.

Geçtiğimiz hafta Yerel Eşitlik Eylem Planı ve Eşitlik Birimi’nin hayata geçeceğini açıkladınız. Bu konu dün tüm gazetelerde yer aldı. Göreve geldiğinizden bu yana Efes Selçuk'tan çok heyecan verici haberler alıyoruz. Özellikle kadınlara yönelik ciddi çalışmalarınız var.

Benim aslında sadece kadınlara değil toplumsal engelli herkese dair yaptığım projeler zinciri vardı. Belediye başkanı olmamla başlayan bir süreç değil bu. Çok daha önceye dayanan, kadınlara dair, çocuklara dair, gençlere dair, her türlü engele sahip toplumun her kesimine dair projeler üretmekle başladı her şey. Ama beni siyasetin içine bu kadar sokan esas özne kadınlar diyebilirim. İstanbul'da 8 yıllık eğitim hayatımdan sonra 2007'de Efes Selçuk’a döndüm. 2008 yılında CHP'ye üye olup 2009'da belediye meclis üyesi olduğumdan bu yana devam eden bir serüven benim için. O dönem İzmir Kalkınma Ajansı vasıtasıyla Selçuk Kadın Eğitim ve Gelişim Merkezi (SEGEM) kurulmuştu. Önce SEGEM'de ücretsiz hukuki danışmanlık yaptım. Ardından da Sürekli Eğitimi ve Kişisel Gelişimi Destekleme Derneği'nin (SEGEM-DER) kurucu başkanı oldum… Ve hep Belediye Başkanı olana dek toplumsal engelliler için tüm üyelerimizle birlikte çalıştık.

Son iki yıldır yaptığınız projeler ile özellikle Efes Selçuklu kadınların yaşamlarına hem değer katıyorsunuz hem de onların işlerini kolaylaştırıyorsunuz. Kısaca bu projelerinizi hatırlatır mısınız?

Efes Selçuk'ta engellilerin ve ailelerinin uzun zamandır talepleri vardı. Efes Selçuk mücavir sınırları içerisinde bir tane bile engelli parkı yoktu. Göreve gelir gelmez bu konuya odaklandık. Engelsiz Gezi Parkı isminde bir park yaptık. Aslında herkes engelli parkı diye bahseder ama ben engelsizlerin parkı olarak söylemekten çok büyük keyif alıyorum.

Efes Selçuk'ta sabahın 5'inde 6'sında mandalina, şeftali toplamaya giden, tarlalarında çalışan çok kadın var. Kadınlarımız zaten her türlü sosyal güvenceden yoksun bir şekilde, çok zor şartlarda çalışıyorlar. Genellikle birden fazla çocukları var ve çocuklarını bırakabilecek yer bulamıyorlar. Onların hayatlarını kolaylaştırmamız gerekir diye düşündük. Hemen Depo Efes'te bir mekan bulduk ve tarım işçisi kadınlarımıza özel masal evimizi açtık. Tarım işçisi kadınlarımız çocuklarımızı buraya bırakarak gönül rahatlığı ile çalışmaya gidebiliyorlar. Bu sanırım Türkiye'de bir ilk. Hatta Masal Evi’mizin açılışını duyurduğumuzda Güneydoğu'dan bir vatandaşımız, “başkanım bizim buralarda da buna ihtiyaç var” demişti. Bu ne kadar doğru bir iş yaptığımız gösteriyor.

Sonra Engelsiz Gezi Parkı'nın olduğu alanda Çocuk Kafe’yi açtık. Dedik ki; kadınlar illa iş hayatında bir yere gideceği zaman değil, ihtiyaç duydukları her zaman; pazara, kuaföre, hastaneye giderken çocuklarını güvenli bir şekilde emanet edebilecekleri bir mekanın özgürlüğünü yaşasınlar.

Hayata geçirdiğiniz bu projelerin çok ötesinde çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Hatta hafta sonu açıkladığınız Yerel Eşitlik Eylem Planı ve Eşitlik Birimi kararınızda bunun detaylarını paylaştınız. Sosyal projelerinizin yanı sıra üretime dönük projeleriniz de dikkat çekiyor. Okurlarımıza bu projelerinizden söz eder misiniz?

Bütün projelerimizin ana noktasının kadınlar olduğunu söylemiştim. Yukarıda saydığım projeleri hayata geçirirken farklı konulara da eğilebileceğimizi fark ettim. Pozitif ayrımcılık konusunda hemen herkes 'sözde' bir şeyler yapıyor. Biz somut olarak ne yapabileceğimize kafa yorduk. Belediye tarife cetvelimizi aldık önümüze, kadınların hayatını kolaylaştırmak için neler yapabileceğimize baktık. Genellikle boşanma süreçlerinde ihtiyaç duyulan aile konutu şerhi suret ve onay ücretini almamaya karar verdik. Bu kararı Belediye Meclisi'nden de oy birliği ile geçirdik. Kadın istihdamını destekleyebilmek adına ilk defa esnaf olacak kadınlarımızın belediyeye ödemeleri gereken harçları indirimli ödemelerini sağladık. Pazarcı kadınlar için işgaliye ücretlerinde indirim yaptık. Her ay çıkardığımız bültenimizde kadın işletmecilerin ücretsiz reklamlarını yayımlıyoruz. Daha somut veriler ortaya koyabilecek bir eylem planı hazırladık. Pozitif ayrımcılığı kadınlara kapıları gerçek anlamda açarak sağlamayı hedefliyoruz.

Son yıllarda uygulanan tarım politikaları nedeniyle toprakla, üretimle bağı kopan bir ulusa dönüşmeye başlamıştık. Ama başta Tunç Başkan’ın, son derece önem verdiğim, Başka Bir Tarım Mümkün projesi olmak üzere, İzmir'de yeniden tarıma dönüşümüzü sağlayacak adımlar atılıyor. Bununla birlikte kooperatifleşmenin de önemini yeniden anlamaya başladık. Sizin de Selçuk'ta bu anlamda çok önemli çalışmalarınız var.

Efes Tarlası, Toprak Okulu, Tohum Merkezi, Üretici Pazarı ve Tarım Müzesi'nin bulunduğu kompleksin ihalesine çıkmadan önce Efes Selçuk'taki atalık tohumları bulmaya çalıştık. Bunlardan en önemlisi de Selçuk kara karpuzudur. Kara karpuzun en eski tohumuna kadar hepsini bulduk. Onları ekip üründen yeni tohumlar oluşturmaya başladık. Bu süreç içerisinde de dedik ki bizim bir kooperatife ihtiyacımız var. Bu kooperatif tarımla özdeş olduğu kadar kadına pozitif ayrımcılık sağlayan, onları üretime dahil etmeye çalışan bir kooperatif olmak zorundaydı. Ben meclis üyesiyken, aday adayıyken aklımda olan bir projeydi. Bu projenin temel ayaklarından biri kooperatifleşmekten ve kadın kooperatifinden geçiyordu. Kompleksin ihalesine çıkmadan önce 7 kadınla birlikte Selçuk Efes Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'ni kurduk. Sonra birçok kadını da işe dahil ederek üye yaptık. Daha sonra ben hissemi devredip ayrıldım. Ama kadınları bir şeyin içine dahil etmek çok kolay değil. Bunu iyi anlatmak gerekiyor. Köy köy dolaşıp kooperatifçiliği anlattım. Siz arkamızda olacak mısınız diye sordular, evet olacağım, kesinlikle belediye kooperatifin arkasında olacak dedim. Kooperatif vasıtasıyla kadınlar üretimin içine tamamen girdi. Nisan ayında kadınların ürettikleri ürünlerin satışını yapabilecekleri bir pazar açıyoruz. Efes Tarlası Üretici Pazarı tamamen kadın emeğine dayalı bir pazar olacak. Kadınlarımız ekonomik döngünün içine girebileceklerini görecekler.

Toprak Okulu projeniz bana Köy Enstitüleri'ni anımsattı. Bu okulda neler olacak? Başka bir örneği var mı?

Toprak Okulu herhalde Türkiye'de belediye bünyesinde bulunan tek Toprak Okulu olacak. Okul öncesi çocuklardan başlayarak tüm yaş gruplarının dikkatini tarıma çekmek istiyoruz. İnsanların toprakla bir araya gelmesini, topraktan sofraya üretim süreçlerini deneyimlemelerini hedefliyoruz. Selçukluları aile tarımına yeniden döndürmek, mevcut çiftçilerimizi de vereceğimiz eğitimlerle verimli tarıma yöneltmek istiyoruz. Toprak Okulu, insanlara üretimin ne kadar önemli olduğunu gösteren ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bir an önce fabrika ayarlarına dönmesi gerektiğini anlatan bir okul olacak. Daha önce köylerde faaliyete başlayan Köy Akademilerimiz vardı. Bu projeyi onunla entegre edip Köy Enstitüleri ruhunu canlandırmak istiyoruz.

Toprak Okulu'nu ne zaman açmayı planlıyorsunuz?

Mazbatamı 11 Nisan'da almıştım. Başkanlığımın ikinci yılında açılışı yapmayı planlıyordum. Ama madem Köy Enstitüleri mantığında bir proje yapıyoruz, Köy Enstitüleri'nin kuruluş tarihi olan 17 Nisan'da açılışını yapmak daha anlamlı geldi. Bir aksilik olmaz ise 17 Nisan'da açılışımızı yapıyoruz. Aynı tarihte tarım müzemizi, üretici pazarımızı ve tohum merkezini de açacağız. Yani Efes Tarlası tüm kompleksiyle açılış yapacak.

İsmail Hakkı Tonguç Tarım Müzesi

Efes Tarlası Toprak Okulu, Tohum Merkezi, Üretici Pazarı ve Tarım Müzesi'nin bulunduğu kompleksin inşaatını tamamladık. 17 Nisan'da müzemizi açmayı hedefliyoruz. Envanterimiz tamamlandı, son düzenlemeleri yapıyoruz. Tarım müzemizin adını ilk defa sizinle paylaşmak istiyorum. Müzemizin adı “İsmail Hakkı Tonguç Tarım Müzesi” olacak.

Doğal Olan Güzeldir

Binali Yıldırım'ın Efes Antik Kentini Denizle Buluşturma Projesi'nde çalışmalar hızlandı. Proje şu an ne aşamada?

Kanal projesi 2013'te ortaya çıktığında o bölgede hummalı bir çalışma başlayacağı ifade edilmişti. Venedik hayaliyle başlayan bir süreçti bu. 2013'ten sonra çeşitli zamanlarda deşildi deşildi bırakıldı. Son olarak bölgenin SİT durumunda değişiklik yapılmasıyla beraber DSİ'nin ihalesini alan firma, sanırım ödenek geldi ki, çalışmayı hızlandırdı. Temmuz ayına doğru taşlarını da döşeyecekler diye biliyorum.

Bu projenin Efes Selçuk'a değer katacağını düşünüyor musunuz?

Gelecek teknelerle turizmin daha da hareketlenebileceğini, ilçe için dönüm noktası olduğunu düşünen bir kesim var. Evet, öyle olursa ne ala. Ancak doğal olan her şey kendiliğinden çok daha güzel. Biz mevcut halini seviyorduk. Her şey başka bir şeye dönüşmeye başlıyorken biz bu bölgenin bakir olarak kalmasını tercih ederdik. Umarım projeden sonra oradaki kuş türlerinin, floranın sonu gelmez. Öyle umut ediyorum. Yine de bu süreçte üzerimize düşen ne ise yapmaya da hazırız.

Özne Kadınlar

Belediye başkanı olduktan sonra etki alanınız arttığından doğal olarak fokus noktanız dahilinde hareket etmeye başlıyorsunuz. Bütçemizi kadınlar özelinde bir stratejik planımız olsun diye hazırlamamış olmamıza karşın bir dönüp baktık ki bütün projelerimizin öznesi kadınlar olmuş.