Röportaj / Sinan KESKİN

Son yıllarda nasıl bir dünyada yaşadığımızı bir düşünün. Doğal afetleri bir kenara koyuyorum. Doğal afetler, adı üstünde, doğa kaynaklı olaylar ve müdahil olma şansımız yok. Aslında bazı doğal felaketlerin nedeni yine insanoğlu, ama şimdi konumuz bu değil.

Yaşadığımız coğrafyayı düşünün. Her yerde kan akıyor. Kimin kimi neden katlettiğinin hesabını tutamaz olduk. Çemberi biraz daha daraltalım. Türkiye'yi düşünün. Antakya'da bir baba, “çocuklarım aç, iş istiyorum” dedikten sonra kendini yakalı henüz bir hafta olmadı. Ekonomik sıkıntılarımız artık üstü örtülemez bir boyuta geldi. Toplumsal olarak cinnetin eşiğindeyiz. Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben bazen bu dünyanın nasıl oluyor da hala döndüğünü merak ediyorum. Bu dünyanın güzel bir yer olması için hala özveriyle çalışan, üreten, düşünen ve düşündüğünü hayata geçirmek için tüm şartları zorlayan güzel insanlar olduğunu görüp umudumu tazeliyorum. İşte Fatma ve Ceyhan Olten çifti de bu isimlerden ikisi. Daha zarif bir toplum hayal eden çift, 2013 yılında karanlığa bir ışık olmak için Olten Sanat Okulu'nu ve devamında Olten Filarmoni Orkestrası'nı kurdu ve bu ülkede güzel şeyler de yapılabileceğini gösterdi.

Klasik müziğin yanı sıra önümüzdeki süreçte diğer sanat dallarında da projeler geliştireceklerinin müjdesini veren Fatma Olten ile Olten Sanat Okulu'nu, Olten Sanat Vakfı'nı, hayallerini ve hedeflerini konuştuk.

Fatma hanım Olten Filarmoni Orkestrası ile Türkiye'de farklı bir hikaye yazmaya başladınız. Öncelikle klasik müziğe olan ilginiz ne zaman başladı?

Eşim ve ben her ikimiz de mühendislik eğitimi aldığımız halde genç yaşlarımızdan beri klasik müziğe çok meraklıymışız. Sonrasında da konserlere birlikte gitmeye başladık. Tatillerimizi çekirdek ailemizle birlikte yurtdışında herhangi bir bale, opera ya da konser bileti alarak kültür sanat odaklı olarak planlıyoruz.

Filarmoni orkestrası hanginizin hayaliydi?

Olten Filarmoni Orkestrası'nın fikir babası Ceyhan Olten'dir. Vizyoner olan eşimdir ve hayallerinin gerçekleşecebileceğine dair bir uç yakalarsa onun sonuna kadar peşinden gider, projeyi tetikler, gerçekleştirip yaşatmak evde de, işte de benim görevimdir. Ceyhan Olten yolumuzu açar biz de onun arkasından en iyi şekilde yapmaya gayret ederiz. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası geçmiş dönem müdürlerinden Akgün Çavuş ile birlikte bu yola çıktık. Bir fizibilite yaparak, her yıl aşağı yukarı ne kadarlık bir bütçe ayırmamız gerektiğini gördük, ki o zamanlar bütçe konusunda çok mütevazi davranmışım. Yıllar içinde çok ciddi bir aile bütçesini bu organizasyona ayırmaya başladık. 2013'te Olten Sanat Okulu'nu kurduğumuzda 4 kadrolu sanatçımız vardı. Bugün 31 kadrolu sanatçımız var. Yaklaşık 81 kişilik orkestra ile çalabiliyoruz.

Başka bir sanat dalına da yönelebilirdiniz. Tercihinizi klasik müzikten yana kullanırken motivasyonunuz neydi?

Klasik müziğin önemli bir zarafet aracı olduğunu düşünüyoruz. Konservatuvara giren çocuklar 11 yaşından itibaren bir enstrümanı kendi uzvu gibi çalmayı öğreniyor. Mezun olduklarında ise maalesef istihdam olanağı yok. Biz de istihdam yaratmak, kendi sanatlarını icra edebilecekleri bir platform sunmak, müzik sevgisi aşılamak ve en önemlisi kültür sanat alanında farkındalık yaratmak için yola çıktık. Klasik müzik izleyicisi yaşlandığı için Dünya’nın birçok yerinde yeni izleyici yaratmak temel bir problem. Yurtdışından davet ettiğimiz tüm solistlerin de çok şaşırdığı gibi Olten'in konserlerine geldiğinizde dikkatinizi çekiyordur, yaş ortalaması çok genç. Diğer sanat dallarını da elimizden geldiği kadar destekleyerek yolumuza devam edeceğiz. Bildiğiniz gibi taş heykel sempozyumları da düzenlemekteyiz.

Kısa bir süre önce Olten Sanat Vakfı'nı kurdunuz.

Hepimiz aslında toplumumuz için daha iyi olması gerektiğini düşündüğümüz şeyleri birbirimizle paylaşır dururuz ama hiçbirini yapmayız. En kolay olanı seçeriz; birilerine yardım edelim, maddi ihtiyacını karşılayalım, Ramazan paketi dağıtalım gibi. Bunların hepsi iyi şeyler, fakat esas olan balık tutmayı bilen aç bir kişi için iskele tesis etmeniz, olta vermenizdir. Eşim Ceyhan Olten ile birlikte kültür sanat alanında bunu yapabilirsek toplum için çok şey yapmış oluruz diye düşündük. Ve bu sebeple, hiçbir şekilde para kazanmayacağımız, kazanılan paranın hepsinin yine bu alana aktarılabileceği, desteklenmesi gereken bir mekanizma ile Olten Sanat Vakfı'nı kurduk.

Konserlerinizde salonun tamamı doluyor. Sanırım klasik müzik izleyicisi oluşturma hedefinizi başardınız. Bu doluluk gelirlerinize de yansıyor mu?

Doluluk gelirlerimize yansımıyor çünkü tüm koltukları satmıyoruz. Salonun %25-30 kadar kısmını davetiyeli konuklarımıza ayırıyoruz. Bu yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Rüçhan Sertöz hocamız ve arkadaşları, öğrencilerinin her konsere 200-250 kişi ile gelmesini organize ediyorlar. Tıp öğrencileri doktor olup Türkiye'nin her yerine dağılacak. İlk günden beri İzmir'deki Işılay Saygun, Ümran Baradan güzel sanatlar liseleri öğrencilerine, Konservatuvar öğrencilerine, çeşitli STK’lar ile işbirliği sonucu bursiyer öğrencilere ve belediye yaşlı evlerine ayırdığımız belli bir kontenjanımız var.

O halde konserlerinizin geliri sanatçı giderlerini karşılamıyordur.

Karşılamıyor tabi ki. Olten Sanat Okulu’nda yaratılan fon ile bilet gelirleri Olten Sanat Vakfı'nda birleşiyor. Her ay sonunda da eksik kalan tutar ailemiz tarafından karşılanıyor.

Kültür sanata ve spora verilen destekler ülkemizde genellikle vergiden kaçınmak için başvurulan bir yöntem oluyor. Ama sanırım sizin durumunuz biraz farklı.

Biz ticari gelirimizden tüm vergileri ödeyip elde ettiğimiz kişisel kazancımızın çok çok önemli bir bölümünü vakfa yatırıyoruz. Bizim farkımız bu. Ne vergiden düşüyoruz ne de şirketlerimizi reklam yapıyoruz Yola çıktığımızda kazancımızın 1/3'ünü sanata yatırma kararı almıştık.

Bu pek karşılaşılmayan, hatta benim hiç karşılaşmadığım bir durum. Ezber bozuyorsunuz.

Evet ezber bozduk. Alışılmış olan geliriniz varsa, çocuklarınızın geleceği için gayrimenkul alıp kiralarsınız. Bizse çocuklarımızın eğitim sponsoru olmamızın onların yaşam başarısı için yeterli olduğunu düşünüyoruz. Bunu başarabildikten sonra kazancımızın geri kalanı ile tüketmeye devam etmek yerine, yaşadığımız toplum için bir şey yapmak istedik.

Siz müzikle ilgileniyor musunuz?

Maalesef... Biz sanatçı değiliz. Olsaydık bu işin ruhunu bozabilirdik. Mühendis ve Sanatçılar birlikte çalıştığımız için bu organizasyon bu kadar başarılı oldu bence.

Gerçekleştirmek istediğiniz başka hayaliniz var mı?

Ben Türk müziğini, halk oyunları ile birlikte senfonik olarak yurtiçi ve yurtdışında tanıtmayı hayal ediyorum. Ceyhan Bey de Sanat Üniversitesi kurmayı hayal ediyor. Hayaller çok...

Siz aslında elektrik ve enerji alanında çok başarılı iki şirket yönetiyorsunuz.

Kendi sektöründe çok yetkin ve üst düzey teknoloji ile çalışan şirketlerimizde aktif olarak çalışıyoruz. Olten Sanat organizasyonunun ekonomik dalgalanmalardan bağımsız sürdürülebilir kılınması için şirketler ile değil soyadımızla eşleştirdik ve vakıf kurduk. Biz şirketlerimizin reklamını yapmak için değil toplumuza olan sorumluluğumuz adına yola çıktık.

Sizi dinlerken sanki bu dünyadan değişmişsiniz hissine kapıldım.

Dış dünyada olan negatif şeylerin iç dünyamıza girmesine izin vermemeye çalışıyoruz. İçim yanıyor bir kıta yanıyor, içim yanıyor savaşlar var, çocuklar ölüyor. Bildiğiniz gibi, dünya tarihi de duygusal olarak çok yıpratıcı dönemlerle dolu. Tarihten ders alarak, bu acıların günlük yaşantımın içine girip etkilemesine izin vermeden, koyabileceğim küçücük bir damla katkı varsa bile, koymak çabasındayım.

Kadro açılmıyor

Uzun yıllardır İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'na ya da İzmir Devlet Opera ve Bale'ye kadrolu keman sanatçısı alınmadı. Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'na en son 20 yıldan fazla bir süre önce arp sanatçısı alınmış. Konservatuvarlarımızdan yıllardır tüm çalgılarla ilgili mezun veriyoruz. Sanatçı İstihdamı çok önemli bir problem.

Fabrikada klasik müzik

Biz yaratıcı projeler geliştiren mühendislik ağırlıklı üretim yapıyoruz. Çalışma ortamımızı geliştirmek için iki haftada bir pazartesi günleri fabrikaya Olten Sanat Okulu'ndan sanatçılar gelip çalışma saatleri içinde mini konserler veriyor, mühendislerle sanatçılar sohbet ediyorlar.