Saadet ERCİYAS

Ayak küçük parmağımdaki bir ağrının beni hem podoloji bilimiyle hem de kırk yıl sonra ilkokul arkadaşımla buluşturacağı hiç aklıma gelmezdi. Tamamen bir rastlantı sonucu, Türkiye'nin kayda geçmiş ilk podoloğu olduğunu öğrendiğim ilkokul arkadaşım Mehmet Çırak'la görüştüğümüzde anladım ki, ayaklarımıza hep tepeden bakıyor ve gereken önemi göstermiyoruz. Bunun bedelini ise hiç beklemediğimiz bir anda ödemeye başlıyoruz. Kimi zaman topuk dikeni, batık tırnak, kimi zaman terzi bunyonu, çekiç parmak ya da diyabetik ayak olarak karşımıza çıkıyor sorunlar.

Mehmet Çırak'la uzun yıllar süren ve YÖK tarafından ülkemizin ilk podolog ünvanını kendisine kazandıran eğitim serüvenini, Kovid-19 pandemisinin ayak sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerini, ayaktaki küçücük bir sorunun ileride boyun fıtığına yol açabilme riskini konuştuk.

YÖK'ÜN TANIDIĞI İLK PODOLOG

Podoloji, tıbbın ayak hastalıklarıyla ilgilenen bir alt dalı. Podolog ise podoloji okulundan mezun olan hem dermatolojik ayak hastalıklarına hem de ortopedik ayak problemlerine bakabilen kişiler. Ayaklardaki dışa ya da içe basma, tırnak batması, nasırlaşmalar, diyabetik ayak, terzi bunyonu, yürümede konfor sağlayan kişiye özel tabanlıklar çalışma alanları.

Tıbbın ortopedi, fizik tedavi, dermatoloji ve diyabetoloji alanlarıyla birlikte çalışan podologların ülkemizde tanınırlığı ise oldukça yeni. Ülkemizde podoloji eğitimi Acıbadem Üniversitesi, Biruni Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Harran Üniversitesi, Bülent Ecevit Üniversitesi bünyesindeki sağlık hizmetleri meslek yüksekokullarında veriliyor. Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nı geride bıraktığımız şu günlerde podoloji, gençlerin tercih edebileceği, önü açık yeni bir iş alanı.

Bugün iki yıllık podoloji eğitimini tamamlayan öğrencilerin meslek yaşamına başlayabildiği ülkemizde Mehmet Çırak için bu süreç yaklaşık 10 yıl sürmüş. 1986 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne başlayan Çırak, beşinci yıl sonunda rotayı yurt dışına çevirmiş. Fransa'nın Paris kentinde Dr. Danhier Podoloji Yüksekokulu sınavlarına girmiş. 1996 yılında da Fransa Devlet Diploması'nı alarak "ayak sağlığı uzmanı" olarak mezun olmuş.

Paris'te farklı hastanelerin ortopedi, diyabetoloji, pediatri, podoloji, geriatri bölümlerinde çalışan Mehmet Çırak, 2004 yılında Türkiye'de "tıp bilimine uygun" ilk ayak sağlığı ve podoloji merkezini açmış. Mesleğe ilk başladığında Türkiye'de doktor arkadaşlarının bile bu mesleği tanımadığını söyleyen Çırak, pandemi öncesi yılın altı ayında Fransa'daki hastalarıyla çalıştığını altı ayında ise Türkiye'de bulunduğunu belirterek podolog oluş öyküsünü şöyle anlatıyor:

"Türkiye'ye dönünce diplomamla YÖK'e başvurdum ama denkliğimi kabul etmediler, dava açmam gerektiğini söylediler. Çünkü o ana kadar bir podolog olarak kimse başvurmamıştı kuruma. Böylece YÖK'ün ülkemizde tanıdığı ilk podolog oldum. Podoloji Türkiye'de 2011 yılında Tıp Kanunu'nda yapılan değişiklikle tanınmış oldu. İlk kez 2012'de Kocaeli Üniversitesi açtı bu bölümü. Abıcadem, Biruni daha sonra geldi. Ancak ne yazık ki mevzuat çıkmadı hala. Öğrenciler meslek yüksekokulunda iki yıllık eğitimle tekniker olarak mezun oluyorlar. Avrupa'daki eğitimde ise tıbbın ilk yılında ortak okunan bir dal podoloji. Sonra üç yıl entansif denen ağır bir eğitim var."

DAHA ÇOK PODOLOG GEREK

Mehmet Çırak, Sağlık Bakanlığı'nın podoloji eğitimi veren okulları açmasındaki ilk etkenin her yıl sayısı daha da artan diyabet hastalığı olduğuna dikkat çekiyor, "Türkiye'de yaklaşık 5 milyon diyabet hastası var. Diyabetlilerin ayak bakımlarının hızla ve doğru yapılabilmesi için bu okulların sayıları da hızla artırıldı. Bizim hastalarımızın da dörtte biri diyabetikler" diyor. Diyabetlilerin ayak bakımının çok önemli olduğuna dikkat çeken Çırak, "62 milyonluk Fransa'da yaklaşık 14 bin 500 podolog var. 84 milyonluk Türkiye'de yüz kişi var mıdır, emin değilim" diye ekliyor. Diyabet bu kadar artarken ülkede daha fazla podoloğun yetişmesi gerektiğini belirten Mehmet Çırak, Fransa'daki ayak sağlığı uygulamalarına ilişkin şu bilgileri veriyor:

"Fransa'da ayak başparmağından ampute olan bir hastanın devlete bakım maliyeti 72 bin Euro'dur. O hastayı hastaneye yatırır, bakımını yaparsınız, ameliyat edersiniz. Bu büyük maliyetle karşılaşmamak için Fransa'da önlem olarak diyabetiklerin podologlarda altı seans bakımı ücretsizdir, ortopedik tabanlıkları da öyle. Hastanızı korurken devletin ekonomisi de korunmuş olur. Yurt dışında bir de medikal pedikürler var. Aile hekimi hasta ikinci derece diyabetikse yılda dört seans ücretsiz, üçüncü derece ise yılda altı seans ücretsiz bakım için yönlendiriyor. Ayak bakımı yapılıyor, nasır varsa alınıyor, hasta bilinçlendiriliyor. Oradaki podologlar diyet dersi de almak zorunda, çünkü diyabetik hastaları beslenme konusunda uyarıyor. Benzer çalışmayı artan diyabet hastası ve onların ayak sağlığı için ülkemizde de yapmak giderek zorunlu hale geliyor."

AYAK TABANLIKLARI

Ayak tabanlıklarının ayak sağlığıyla ilgili sorunları gidermede en yaygın kullanılan araçlardan biri olduğuna da değinen Mehmet Çırak, şu an Türkiye'de kişiye özel ortopedik tabanları yapacak tek yetkili merkezlerin ortez-portez uygulama merkezleri olduğunu belirtiyor. Ayağında bir sorun yaşayan kişilerin herhangi bir medikal ortopedik ayakkabı yapan yere değil, ortez-protez yapım ve uygulama merkezlerine gitmesi gerektiğini söyleyen Çırak, "Artık fizik tedavi uzmanları ve ortopedistler de podologlarla daha fazla çalışıyor. Bu mesleğimiz açısından çok önemli bir gelişme" diyor.

El yapımı özel tabanlıklarla ayağında ülser gelişmiş diyabet hastalarına bile yardımcı olabildiklerini anlatan Mehmet Çırak, "Yerle temasta kullandığımız ayakkabı ve kişiye özel tabanlıklar çok önemli. İyi sonuç aldığımız binlerce hastamız var. Bizi en çok mutlu eden ayakları altında delik açılmış şeker hastaları. İlla yaşlı değil, gençler de var aralarında. 15-20 yıllık şeker geçmişi olan, ülserasyon olmuş hastalara yardımcı olabiliyoruz artık. Kullanılan tabanlıklarla ayakları kurtulabiliyor" bilgisini paylaşıyor. Çırak, hazırladıkları el yapımı tabanlıkların ise hastanın ayak sorunlarında kısa sürede olumlu gelişmeler sağladığına değiniyor.

Toplumda podologlara duyulan ihtiyaç nedeniyle çok yakında yönetmeliğin çıkmasını beklediklerini söyleyen Mehmet Çırak, Podoloji Derneği'nin bu konuda çalışmaları olduğuna değiniyor. Çırak, "Bu merkezlerde tıbbi ayak bakımı yapılacak. Batık tırnak, nasır, mantar, aynı zamanda basınç bozukluğunu engellemek gibi çalışmalar. Bu klinikler yaygınlaştıkça toplumda ayak sağlığına olan farkındalığı da artıracak" diyor.

1996 yılından bu yana 25 yıldır podolog olarak çalışan Mehmet Çırak, "Yolda insanların yürümesinde bir bozukluk görünce neyin yolunda gitmediğinin analizini yapmaya başlıyorum. Ayak içeri mi basıyor, dizler normalden fazla mı hareket ediyor, yürürken omuzun biri daha mı düşük, skolyoz ayak kaynaklı mı yoksa yapısal mı düşünmeye başlıyorum" diye konuşuyor.

KİŞİYE ÖZEL ÜRÜN

Mehmet Çırak'la söyleşimizde "ortopedik ayakkabılar" konusuna da değiniyoruz. "Ortopedik kelime anlamı olarak 'düzeltici' demektir. Avrupa'da siz 'ortopedik ayakkabı', 'ortopedik terlik' dediğinizde ürün, hastanın patolojisi neyse ona uygun spesifik olarak yapılmış demektir" diyen Çırak, toplumdaki bir yanılgıya dikkat çekerek şu bilgileri paylaşıyor:

"Ortopedik ürün konusunda bir yanlış anlama var. 'Ortopedik' tanımıyla satılan ve üretilenlere belki 'anatomik ya da morfolojik-ayak anatomisine uygun' diyebiliriz ama ortopedik denmesi hatalı. Yurt dışında böyle bir şeye izin vermezler. Ayakkabının altında 'ortopedik' yazamaz. Çünkü 'ortopedik' fabrika işi üretilen bir ürün olamaz, tamamen kişiye özeldir. Siz öyle yazarsanız ayakkabınızın altına, yurt dışında ceza alırsınız. Bir de işin sağlık yönü var elbette. Ortopedik yazan ürünlerde konfor getirmesi için ayak iç arkını destekleyen alt desteği konuyor. Ama diyelim hastada dışarıya dönme eğilimi var, bu durumda ortopedik diye alınan ürün hastanın ayağına daha çok zarar verecektir."

İYİSİNİ MARKA BELİRLEMEZ

"Ayakkabının iyisi marka ile fiyatla ölçülmez. Fizyolojik, anatomik değerlere uygun mu değil mi onunla ölçülür" diyen Mehmet Çırak, ayakkabı ya da terlik alırken yapılacak ilk işin ön ve arkası arasında yükseklik farkı var mı, ona bakmak olduğunu vurguluyor. Çırak, tanınmış markaların tabanı dümdüz, etrafı yumuşacık deri ayakkabılarının, moda olduğu için üstelik büyük paralar ödenerek satın alındığını ama bu ürünlerin her zaman ayak dostu olmadığını belirtiyor. Podolog Mehmet Çırak, "Bize gelen hastaların yüzde 20'sinin ayakkabıları doğru olsa, bize gelme sebebi ortadan kalkar" diyor. Sağlık Bakanlığı'nın tıbbi cihaz bedellerinin çok az bir kısmını hastaya ödediğine dikkat çeken Çırak, "İşin ilginç yanı hastaların parasını alabilmek için doktora yazdırdığı reçete edilen ayakkabılar 'hazır-ortopedik bot' olarak tanımlanıyor. Daha önce demiştim ya, 'ortopedik' kişiye özel üretilen üründür. Biz aslında 'hazır-ortopedik bot' diyerek tanımı bile yanlış yapıyoruz" görüşünü dile getiriyor.

KOVİD-19 SORUNLARI BİRİKTİRDİ

Kovid-19 pandemisi nedeniyle insanların çok uzun süre evlerinde hareketsiz kaldığına da dikkat çeken Mehmet Çırak, bu durumun ayak sorunlarını artırdığını söylüyor. Çırak, pandeminin etkisini şöyle özetliyor:

"İlk zamanlar hastanelerdeki servislere hastanın gitmemesi bizim hasta sayımıza da yansımıştı. Fakat şu anda gelen hastalarda çalışmayan kasların sorunlara yol açtığını görüyoruz. Çalışmayan kas atrofiye uğrar, yani zayıflar ve kısalır. Kasın yapısı bozulur. Mesela bacağın kırıldı, alçıya girdi, çıktığında kas daha zayıftır. Yine bu süreçte ayakları düzelmeye başlayan çocukların evde kalması, bu kadar uzun süre kasların çalışmaması hem çocukların kilo almasına hem kas yapılarının bozulmasına yol açtı. Düz tabanlık arttı, süreç aks bozukluklarının iyileşmelerinde gecikmeler oluşturdu. Fazla kilo alması baskıyı artırdı. Yetişkinlerde de aynı şekilde. Olayın psikolojisinin dışında fiziksel olarak da hepimiz olumsuz etkilendik."

ÖRÜMCEK YA DA YÜRÜTEÇ

Bir podolog olarak toplumumuzda gördüğü yanlış uygulamalara da değiniyor Mehmet Çırak. Özellikle çocukların küçükken önlenebilecek hastalıklarının ileride başka ve büyük sorunlara yol açmasından üzüntü duyduğunu dile getiriyor. Çocuklardaki ilk düztabanlıkların doğal ve esnek olduğuna değinen Çırak "Eğer dizlerde aks bozukluğu yoksa, X ya da O bacak olmadığı takdirde düzeltme ihtiyacı yoktur. Çocuklarda ağrı çok enderdir, ortopedik sorunları daha çok aktivitelerde yavaşlık yaratır, hantallaştırır, yavaşlatır, koşarken düşmeler daha sık olur. Bu şekilde ailelerin ya da kontrol eden doktorun da dikkatini çeker" diyor.

Aileleri bebekken yaygın kullanılan örümcek ve yürüteçler konusunda da uyaran Mehmet Çırak, "Küçükken çocukları örümcek ve yürütece koymamak gerekiyor. Bu çocuklarda, zaten yürüyebilecek kapasite olsa ona ihtiyacı olmaz" diye konuşuyor. Çırak, "Henüz kemik ve kas yapısı uygun değilse, bu araçlara erken koyduğunuzda çocuk yan yan gider. Bu durumda ayağının bir tanesi daha fazla içeri döner, dolayısıyla biz asimetrik düz taban yaratmış oluruz. Bu yukarıya doğru hiç affetmez omurga da skolyoz denen bozukluklar gelişir" bilgisini paylaşıyor.

BEL FITIĞINA YOL AÇABİLİR

Ayakların bizim yerle temasımız olduğunu ve yerle temasta olan küçük hataların yukarıya doğru postürde bozukluklar yaratacağına dikkat çeken Mehmet Çırak, "Ayağınızın biri diğerine göre fazla içeri giriyorsa, bu dize biraz daha yüklenir, lomber dediğimiz kalça ekleminin bir tarafına daha çok yük biner, lomber bel kesiminde omurgada da eğim yapar. Özetle ayakta olan bir bozukluk boyun fıtığına bile yol açabilir. Onun için hiçbir rahatsızlığı küçümsemeden ve gecikmeden harekete geçmek gerekiyor" görüşünü dile getiriyor.