Tüm dünyanın ve Türk halkının merakla beklediği Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yarın yapılıyor. Seçime bir kala Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili ve adayı Atila Sertel ile çalışmalarını ve önümüzdeki döneme ilişkin düşüncelerini konuştuk.

Türk halkının tek adam yönetiminden bıktığını ve bu seçimin çok önemli bir fırsat olduğunu söyleyen Sertel, vatandaşlara sandığa gidin ve oyunuza sahip çıkın çağrısı yaptı.
Kamyoncu Şerif'in oğlu, köylü çocuğu Muharrem İnce'nin çok iyi bir performans sergilediğini ve İzmir, Ankara mitingleri ile zirve yaptığını dile getiren CHP Milletvekili Atila Sertel, “Muharrem İnce'nin performansına, ikna ediciliğine kimse yaklaşamadı. Özellikle Recep Tayyip Erdoğan'ın, yorgun, bıkkın, sıkılmış ve artık promptersız konuşamayan bir insan haline gelmiş olduğunu gördük. Prompter çalışıyorsa Erdoğan konuşuyor, prompter bozuksa Erdoğan susuyor. Bir çok karışıklıklar yaşadı zihninde. Ama Muharrem İnce esprileriyle, vaatleriyle Türkiye'ye yeni bir umut, yeni bir seçenek olarak geldi. Toplum ilk turda, olmadı ikinci turda Muharrem İnce'yi seçecektir” dedi.



İşte Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Atila Sertel'in gazeteniz 9 Eylül'e verdiği özel röportaj:

Sizi hep sahada görüyoruz ancak erken seçim kararının alınmasından itibaren bu temponuz daha da arttı. Bu süreç içinde neler gördünüz? Vatandaş ne diyor? Genel bir değerlendirme yapar mısınız?

Türkiye'de değişimin zamanının geldiğini gördüm ben alanlarda. Gittiğimiz bütün seçim bölgelerinde büyük ilgi gördük. Sevgi gördük, saygı gördük. Artık vatandaş bu tek adam yönetiminden bıkmış. Onu gördük. Bu süreç içerisinde yürüttüğümüz kampanyada da bize olan ilginin çok büyük olduğunu gördüm. O yüzden çok umutluyum. Sonuç bizim lehimize olacak.

Alanlarda nasıl bir görüntü vardı?

Muharrem İnce'nin performansına, ikna ediciliğine kimse yaklaşamadı. Özellikle Recep Tayyip Erdoğan'ın, yorgun, bıkkın, sıkılmış ve artık promptersız konuşamayan bir insan haline gelmiş olduğunu gördük. Prompter çalışıyorsa Erdoğan konuşuyor, prompter bozuksa Erdoğan susuyor. Bir çok karışıklıklar yaşadı zihninde. Ama Muharrem İnce esprileriyle, vaatleriyle Türkiye'ye yeni bir umut, yeni bir seçenek olarak geldi. Kamyoncu Şerif'in köylü çocuğu oğlu Türkiye'nin umudu oldu. Toplum ilk turda, olmadı ikinci turda İnce'yi seçecektir diye düşünüyorum.
Diğer adaylara gelince Sayın Meral Akşener ve Sayın Temel Karamollaoğlu bence çok başarılı performans sergilediler. Ancak onlar da engellerle boğuştular. Engelli koştular. Bütün televizyonlar, bütün kanallar, bütün devlet imkanları Recep Tayyip Erdoğan'ın elindeydi. Ama buna rağmen kendisi diğer rakipleri kadar performans sergileyemedi. Millet bıkmış çünkü.



Sizce 25 Haziran'da Türkiye'de nasıl bir siyasi tablo ile karşılacağız?

Milletvekili seçimlerinde Millet İttifakı Meclis'te çoğunluğu sağlayacak. İkinci tura kalması halinde bu durumda Cumhurbaşkanlığı seçimi daha da kolaylaşacak. Türk toplumu Millet İttifakı'nın kazanmasını bir işaret fişeği olarak görecektir. O işaret fişeği de ikinci turda Muharrem İnce'yi gösterecek ve ikinci turda Allah'ın izniyle, milletin oylarıyla Muharrem İnce Cumhurbaşkanı seçilecektir.

Sizin ikinci dönemiz, ilk dönemi 4 yıl tamamlayamadınız belki biraz eksik kaldı. İlk dönemi değerlendirip, yeni dönem için neler düşünüyorsunuz öğrenebilir miyiz?

AKP iktidarının ve Recep Tayyip Erdoğan'ın daha 1.5 yıl zamanı vardı. O süre içinde Türkiye'nin bir çok sorununu çözebilecek gücü vardı. Fakat apar topar erken genel seçime gittiler. Çünkü Türkiye'yi yönetemediler. Son 2,5 yıl içinde çok zor dönem geçirdik. Bir ön seçim, 2 genel seçim, ardından bu 3. genel seçim, 1 referandum, 1 darbe girişimi, adalet yürüyüşü şimdi önümüzde bir genel seçim daha var. Mecliste bulunduğum dönem içinde 7 kanun teklifi, yüzlerce yazılı ve sözlü önerge verdim. Onlarca kez kürsü konuşması yaptım. Hep halkla iç içe oldum. İzmir'de seçim bölgesinde vatandaşlarla temasımı hiç kesmedim. Telefonum hemen herkeste var. Sorunların çözümünde yardımcı olmaya çalıştım. İnşallah iktidar olunca halkımıza daha iyi hizmet etme fırsatı bulacağız.



Sizin gazetecilik yönünüzü biliyoruz, günümüzde basının durumu için neler düşünüyorsunuz?

Medya özgür olmalı. Medya patronları sadece kendi alanları ile ilgili işlerle ilgilenmeli. Gazeteciler işe başladığı andan itibaren sendikalı olmalı. Gazete patronları başka bir iş koluyla uğraşmamalı. Türkiye'de kimse yazdıklarından ötürü, fikirlerinden ötürü yargılanmamalı. Bütün bunlar bizim seçim bildirgemizde de var. Medya özgürlüğü sadece gazeteciler için gerekmiyor. Toplumun haber alma hakkı için önemlidir. Eğer medya özgürse toplum da özgürdür. Medya özgür değilse toplum da özgür değildir.

Selahattin Demirtaş ve Enis Berberoğlu seçim kampanyalarını hapishaneden yürüttü. Ne diyorsunuz?

Enis Berberoğlu esir tutulmaktadır. Tek bir adamın isteği üzerine haksız hukuksuz yere hapis yatmaktadır. Demirtaş ise henüz yargılanmaktadır, suçu tespit edilmemiştir. Ama ne yazık ki savcının temiz kağıdı verdiği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak kabul ettiği Selahattin Demirtaş için Sayın Cumhurbaşkanı 'terörist' ifadesini kullanmaktadır. Bu haksız bir söylemdir. Mahkemeler henüz kararını vermemiştir. Bu ülkede Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da terörist olarak tanımlanmıştı. İlker Başbuğ sanık, Şemdin Sakık tanık yapılmıştır. Ve İlker Başbuğ'a terörist denilmiştir. Hurşit Tolon'a terörist denilmiştir, bizim gazeteci arkadaşlarımıza terörist damgası vurulmuştur. Ama sonuçta onlar berat etmiştir. Ve toplum onların terörist olmadığını görmüştür. Şimdi henüz yargı sonuçlanmadan, bir cumhurbaşkanının bir kişiye terörist demesi ne derece doğrudur onu toplumun takdirine bırakıyorum.



İzmir özelinde düşüncelerinizi alalım. İzmir Milletvekillerinin ve yerel yöneticilerin “İzmir'in devlete sağladığı katkının karşılığını alamadığına dair” eleştirileri var. Siz ne düşünüyorsunuz?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin yerel yönetimleri bu güne kadar iktidardan hizmet alamamıştır. İktidar İzmir'i tanımamıştır ve İzmir'e çivi çakmamıştır. Vergisini tam ödeyen, işvereninden, sanayicisinden esnafına işçisinden memuruna kadar İzmir'de herkes yasal ve meşru yaşar. Ve İzmir Türkiye bütçesine 4 vermektedir karşılığında 1 dahi alamamaktadır. Bunun dönüştürülmesi lazımdır. İzmir'in cezalandırılmaması için Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarında yerel yönetimlerin gerçekten çok büyük işler yapacağını hep birlikte göreceğiz. Mesele sadece para değildir. Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin kendi imkanlarıyla yaptıkları hizmetlerde gerekli yasal izinleri de vermemişlerdir. Kent içinde AKP kendi imar ve şehir plancılığını yapmış, olmadık yere kat yükselişleri vermiş, olacak yerlere vermemiştir. Yerel yönetimlerin özgürleşmesi için gerçekten bu iktidarın gitmesi lazımdır. Örneğin; İzmir Büyükşehir Belediyesi Körfez'i temizlemek için tüm alt yapıyı sağlamış ancak ÇED raporunu almak için aylarca beklemiştir. Yine Büyükşehir Belediyesi yeni çöp depolama alanı için de gerekli izinleri alamamaktadır. Ben bütün bunları Meclis kürsüsünden dile getirdim.

28 KİLOMETRELİK YOLU YAPAMADILAR


Yine 28 kilometrelik Tire-Belevi yolunu Meclis'te defalarca dile getirdim. Referandum öncesi Ulaştırma Bakanı bu yol için tören düzenledi. Törene ben de katıldım. Orada Tire-Belevi yolunun Tire'nin kurtuluş günü olan 4 Eylül 2018 tarihinde açılacağının sözünü verdi Sayın Bakan. Ancak bakan yalancı çıktı. Şöyle ki; 2018 yılının sonuna kadar bu yolun yarısı dahi tamamlanamaz. Yolların kralıyım diyen Binali Yıldırım, yol yapmakla övünen AKP iktidarı 28 kilometrelik yolu yapamamıştır. Tireliler de cezalandırılmıştır, Selçuklular da cezalandırılmıştır. Yine İzmir'le ilgili bir diğer proje de Ankara – İzmir Yüksek Hızlı Tren projesidir. Bu projede ağır ilerlemektedir ve zamanında bitmesi mümkün görünmemektedir. İzmir – İstanbul otoyolunda da çeşitli sıkıntılar vardır. Bu otoyolla ilgili kamulaştırılan alanların paraları şirket tarafından toprak sahiplerine ödenmemiştir. Mahkeme ve Yargıtay'dan dönmesine rağmen ödenmemiştir. Sabuncubeli tüneli 3 yılda bitecek denildi, 8 yılda ancak bitti. Gördes barajından hala bir damla su İzmir'e verilemedi. Gediz Nehri göz göre göre kuruyor, etrafına zehir saçıyor. Gediz'de balık tutacaktık güya. Verilen ancak yapılmayan sözleri anlatmaya kalksak sayfa yetmeyecek.



Seçim çalışmalarınız sırasında çok sayıda köyü de ziyaret ettiğinizi biliyoruz. İzmir kültür ve turizm şehri olduğu kadar aynı zamanda tarım kentidir de. Bu anlamda üreticilerden en fazla hangi konularda şikayet aldınız?

Tarım desteklenmiyor, üreten cezalandırılıyor ve köylü ne ekerse eksin, dert biçiyor. Bizler köylüye “Mazot 3 lira olacak” diye söz verdik. Gübreyi önemli ölçüde sübvanse edeceğiz. Tohum yerlileştirilecek, üretim artırılacak. Hayvancılık desteklenecek. Köylünün yüzü gülecek bizim iktidarımızda.

Seçime bir kala sonuçla ilgili tahminlerinizi ve genel düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Anadolu Ajansı, seçim sonuçlarını “yanlışlıkla” dört gün önceden servis etti! Bir programda 2018'in seçim sonuçları diye verdiler ve Tayyip Erdoğan'ın yüzde 53'le seçimi kazandığını ilan ettiler. Daha vatandaş oy atmadan Anadolu Ajansı oy açıklıyor. Ajansın açıklamasına göre yüzde 53 Tayyip Erdoğan, yüzde 26 Muharrem İnce, yüzde 12 Meral Akşener, yüzde 7 Selahattin Demirtaş, Temel Karamollaoğlu ve Doğu Perinçek yüzde 1 oy aldı! Bu ne demektir biliyor musunuz? Anadolu Ajansı, iktidar açısından yüksek oy oranlarını servis edecek ve sandıklar açıldığı gibi başta Cumhuriyet Halk Partililer olmak üzere diğer partililerin sandıklardan uzaklaşmasını sağlayacak. Bir takım hileleri yapmaya çalışacaklar. Sakın ola açılan sandıklar İl veya İlçe seçim kuruluna teslim edilinceye kadar hiçbir vatandaşımız başından ayrılmasın. Anadolu Ajansı hileye hazırlanıyor. Oy kullanılmadan seçim sonuçlarını açıklayan Anadolu Ajansı'nı kutlamak gerek.