Röportaj/ Sinan Keskin

Uluslararası Rotary 2440. Bölge Federasyonu’na bağlı Balçova Rotary Kulübü, Bölge Rotaract ve Interact temsilciliğinin desteği ve Rotary 2430. Bölge Federasyonu Organ Bağışı Ana Komitesi’nin iş birliğiyle, organ bağışına dikkat çekmek amacıyla “Bağışla, Yaşat…” kampanyası başlattı. Projenin önemine dikkat çekmek ve süreci anlatmak amacıyla Türkiye’de organ bağışının öncü isimleri Prof. Dr. Yaman Tokat, Yard. Doç Dr. Ata Bozoklar, Doç. Dr. Murat Kılıç ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de katılımıyla basın toplantısı düzenlendi. Tunç Soyer toplantıda tüm organlarını bağışladı.

Organ Bağışına dikkat çekmek ve sürdürülebilir bir proje haline getirebilmek amacıyla başlatılan projenin 3 yıl sürmesi hedefleniyor. Projenin mimarlarından Rotary 2440. Bölge Balçova Rotary Kulübü Başkanı Merve Baykan ile organ bağışını ve “Bağışla, Yaşat” projesini konuştuk.

Öncelikle kısaca Merve Baykan'ı tanıyabilir miyiz?

İstanbul Özel Moda Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde yüksek öğrenimimi yaptım. Show TV’de başladığım iş hayatımı Grand Hyatt İstanbul’da sürdürürken yurtdışından aldığım bir teklifle büyük bir zincirin otellerinin açılışında Bangok, Bali, Astana, Sharm El- Sheikh’te ana gelir departmanı olan Ziyafet & Satış Direktörlüğünü yaptım. Sabancı Holding’teki görevimin ardından halen reklam, halkla ilişkiler ve organizasyon yönetimi yapan şirketimizin operasyon yöneticisiyim.

New York ve İstanbul ana merkezli TurkishWIN'in (TurkishWomen International) neredeyse kurulduğu günden beri üyesi ve İzmir Kurucu Lideriyim. Merkezi Paris PWN – Profesyonel İş Kadınları Derneği'nin (Proffessional Women Network) geçmiş dönem STK’larla iş birliği çalışma grubu lideri, merkezi Almanya olan EWMD (European Women Management Development) İstanbul – Yönetimde Kadın Türkiye Kurucu üyesiyim. EÇEV’de Berrin Ertürk’ün başkanlığı döneminde yönetim kurulu üyesiydim.

“Bağışla, Yaşat” projesinin çıkış noktası nedir?

Türkiye'de kadavradan organ bağışı 2012 yılından sonra gerilemeye başladı. Özellikle son 7 yıldır süregelen duraksamayla organ nakli bekleyen hasta sayısı giderek arttı. Bu durum Türkiye açısından ciddi tehlike oluşturuyor. Avrupa'da ise kadavradan bağış oranı yüzde 50 seviyelerinde. Avrupa'da bu orana konunun uzmanları ve STK’ların işbirliği sayesinde ulaştıklarını öğrenince, dünyada BM tarafından ilk kabul edilen STK olarak harekete geçmeye karar verdik. Organ nakli ameliyatı olmak için uygun organ bulunmasını bekleyen ve normal yaşamlarında, üretkenlikten uzak, yaşamlarını ilaç veya diyaliz makinelerine bağlı sürdürmek zorunda kalan hastaların ülke ekonomisine getirdiği trilyonları bulan sağlık giderleri olduğu, gençlerde ve çocuklarda özellikle diyalize bağımlılığın, büyüme ve gelişmeyi engellediğinden, yapılacak en önemli çalışmaların organ bağışının artırılması olduğunun bilincindeyiz.

Projeyi kimler destekliyor?

Koordinatörlerimiz ve iletişimciler ile yapmış olduğumuz toplantılarda dönemsel çalışmaların bir sonuç vermediğine kanaat getirdik. Hazırlanacak bir kampanyanın en az 3 yıl sürmesi gerektiğini tespit ettik. Bu tespitten sonra en az 3 yıl ve takiben 5 ve 10 yıl için bir yapılanmaya gitmeye karar verdik. Bu konuda bize ilk ve en büyük destek, Türkiye’de organ bağışı ve nakli konusunda iki yıldız olan Prof.Dr. Yaman Tokat ve Dr. Ata Bozoklar ile Doç. Dr. Murat Kılıç’tan geldi. Rotary 2440. Bölge Rotaract ve Interact Kulüpleriyle birlikte, Bursa Çekirge, Adana Taşköprü, Antalya Lara, Gaziantep İpekyolu, Karabağlar Çalıkuşu, Kültürpark Rotary Kulüpleri ve 2430. Bölge Organ Bağışı Ana Komitesi iş birliğinin yanı sıra Yerel yönetimler içinde ilk desteği ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer verdi. Projeye destek olan ilk sivil toplum kuruluşu ise Prof. Dr. Yaman Tokat’ın başkanlığını sürdürdüğü Türk Karaciğer Nakli Derneği (KND) oldu.

Projenin temel hedefi nedir?

Hedefimiz, koordinatörlerimiz, konuyla ilgili dernek ve vakıflarımız ve hastanelerle yapacağımız iş birliği ile çalışmalarımızı planlayıp, halkımızı bilinçlendirerek Türkiye’de organ bağışını milyon nüfus başına 7.2’den önce 10’a, daha sonra 15’e çıkarmak. Çok basit bir sayı vermek gerekirse her 4 kişiden 2’si bağışta bulunsa canlı vericilere gerek olmayacak.

Bu rakamları biraz açabilir miyiz?

Organ bağışları, bir milyon nüfusa düşen kadavra donörlerle değerlendirilmektedir. Gelişmiş ülkelerde bir milyonda 20–30 olan kadavradan organ bağışı İspanya’da 34.6, İtalya’da 21.1, Fransa’da 20.9, ABD’de 20, Almanya’da 13.8, İngiltere’de 12.3, Yunanistan’da 6.2, Romanya’da 0.4. Türkiye genelinde ise bu rakam 7.2. Ama İzmir'de bir milyon nüfusa düşen kadavra donör sayısı 16.0. Organ bağışı konusunda İzmir, İstanbul ve Antalya’nın ilk sıralarda yer aldığını, diğer illerin ise organ nakli konusunda yetersiz olduğu görülmektedir.

Özetle Türkiye’de organ bağışının yetersiz olduğunu, toplumun bu konuda bilgilendirilmesi gerektiğini ve organ bağışına teşvik edilmesi gerektiği öğrendik. Türkiye genelinde bugüne kadar organ bağışında bulunanların sayısı 468 bin 710'a ulaştı. Organ bağışı konusunda başı çeken şehir İzmir. İzmir’deki bağışçı sayısı 66 bin 964. Ardından sırayı 55 bin 598 bağışçı ile İstanbul, 34 bin 330 bağışçı ile Antalya alıyor. Organ bağışıyla ilgili istatistiklere göre, kadınlar bu konuda biraz daha duyarlı. Türkiye genelinde organ bağışında bulunanların yüzde 51.03’ü kadın, yüzde 48.97’si ise erkek.

Organ bekleyen hasta sayısı nedir?

Organ nakli bekleyen hasta sayısı Temmuz 2019 verilerine göre 28 bin 567. Daha ayrıntılı ele alırsak; halen 23 bin 24 kişi böbrek, 2 bin 309 kişi karaciğer, bin 142 kalp, bin 709 kişi kornea, 290 kişi pankreas ve 93 kişi akciğer olmak üzere 28 bin 567 kişi umutla kendisi için uygun bir organın çıkmasını bekliyor. 0-18 yaş grubunda 491 böbrek, 175 karaciğer ve 98 kalp nakli bekleyen çocuk/genç var.

Bu yıl gerçekleştirilen organ nakilleri konusunda neler söylersiniz?

Türkiye'de 2019 Ocak-Ekim tarihleri arasında 7 bin 767 organ ve doku nakli yapıldı. Bu yılın on ayında 71 kalp, 26 akciğer, 3 bin 151 böbrek, bin 475 karaciğer, 2 pankreas, 4 ince bağırsak ve 3 bin 38 kornea nakli gerçekleştirildi.

Organ bağışı hala pek çok insanın çekinerek yaklaştığı bir konu. Bunun temel sebebi sizce nedir?

Bu yaklaşımın temelinde yanlış bilgiler yatıyor, özellikle organ mafyası. Bugün ne ülkemizde ne de dünyada bu konu ile ilgili adli tek bir vaka kaydı bulunmamaktadır. Bir organın alınıp nakil edilmesi çok ciddi bir deneyim ve beceri gerekmektedir ve bunu yapabilecek cerrah sayısı da çok fazla değildir. Bağış yapmak isteyenler için tüm devlet hastaneleri, özel hastaneler ve sağlık merkezlerinde başvuru birimleri mevcut. Tek yapılması gereken, bir form doldurmak; ardından bilgiler, Sağlık Bakanlığı’nın ‘Organ ve Doku Bağışı Bilgi Sistemi’ne giriliyor. Bu bilgileri, bakanlık yetkilileri dışında kimse kesinlikle görmüyor. Organ bağışı yapanlara, bağışçı olduğuna dair bir de kart veriliyor. Bu kart bazı kişilerde, kötü niyetle kullanılabilir endişesi yaratabiliyor. Ancak beyin ölümü gerçekleşen kişinin üstünden organ bağışçısı kartı çıksa bile, organları hemen alınmıyor. Çünkü organ bağışı için aynı zamanda ailenin yazılı onayı olması şart. Dolayısıyla organ bağışını önceden yapmak, bir anlamda hayatını kaybeden kişinin vasiyeti anlamına geliyor.

Diyanet’in bu konudaki yaklaşımı nedir?

Diyanet’in bu konuya bakışı son derece açık ve net; Organ bağışının İslam dinine göre hiçbir sakıncası yok. Kendi resmi sitelerinde de bu şekilde yer alıyor. “Her kim bir hayatı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur ( Maide,5/32) ayeti de buna ışık tutmaktadır.

Baykan: Cesur ve cüretkarım

Çok disiplinli, kuralları olan, kontrolü ve farklı disiplinleri birleştirmeyi seven biriyim. Birden fazla işi yönetiyorsanız bu unsurlar olmazsa olmuyor zaten. Yapılmayanı yapmayı, yürünmemiş yoldan yürümeyi, denenmemişi denemeyi ve zorluğu seviyorum. Yani cesur ve cüretkarım. Kick Box ve antrenör eşliğinde kuvvet antremanı yapıyor, doğu tıbbı ile ilgileniyorum. Yağmur isminde 12 yaşında 4 ayaklı bir kızım var.