Delikanlı, yazar kasayı fırlatmıştı…

O’na göre işler kötü gidiyordu ve protesto etmesi gerektiğini düşünüyordu.

Bir anda bir kesimin “Helal sana” övgülerine mazhar olmuştu…

Zannediyorum 2001 yılıydı…

O zaman yapma çiçek yapan bu kardeş, Bülent Ecevit’i Başbakanlık binasının önünde beklemiş,

Elindeki yazar kasayı fırlatıvermişti.

Yanlış hesaplamadıysam dolar kuru 0.68 kuruştu.

O zamanın ekonomik krizi sebebiyle bir anda 1 lira 10 kuruşa yükselmişti…

Bu esnaf hareketi, hükümetin düşmesine kadar süren bir durumun fitili gibi olmuştu.

Ecevit’i olan hayranlığımdan olsa gerek, hiç tasvip etmediydim…

Oysa bildiğin bir esnaf tepkisiydi, kendi içinde tepkiydi işte…

Dolar o zaman 0.68 kuruştu…

Bir anda 1 lira 10 kuruşa yükselmişti.

Sonra “Özgürlükler” geldi memlekete…

Dolar bu yazıyı yazdığım dakikalarda 7.96…

Yani 8…

…..

Neyse; özgürlükler geldiydi memlekete, Almanların kıskançlığıyla tanıştık sonra…

Bu bizi kıskanan Almanlar, dünya tarihinin en büyük yıkımını yaşamışlar, “Çay koy baştan başlıyoruz” demişlerdi…

Sonra aradan yıllar geçtiydi…

Tam bizim özgürlükler çoktan geldiğinde memlekete, yıl 2018 falandı…

Epeydir bizim ekonomi şahlanıp duruyordu ki; Almanya’da rezalet kepazelik işler oluyordu…

Alman merkez bankası,

Bankalarda toplanan 2 trilyon 500 milyar euroya çok kızdı…

Türkçesini bilmediğim için yazamadığım bu miktar, Alman yönetimini çıldırttı…

Sinir oldular…

Bankalar eksi faize yöneldi.

Yani şu demek; bankaya para yatırırsan, faiz almak yerine faiz veriyorsun demek…

Yani Alman bankası dedi ki; “Ben senin paranın bekçisi miyim lo? Bekçisiysem ücretini öde.”

Şaşkın halk ve yatırımcı sinir oldu, parasını yatırıma yönlendirdi.

Sanayiye, ticarete, üretime yönlendirdi…

Yetmedi…

Alman hükümeti, sinir oldu, çok sinir oldu…

Münih Sparkasse adlı banka, 2018 yılında, Yüklü mevduatlar nedeniyle 13 milyon EURO ceza ödedi merkez bankasına…

Bizi kıskanan bu Almanlar, bu saçma sapan işleri yaparken, bize özgürlükler gelmişti… Doyasıya yaşıyorduk…

…..

Hasan İnce 45 yaşında, Denizli Atatürk Stadı'nda yıllarca büfe işletti…

Pandemiden işler patlayınca cebindeki son kuruşu yatırıp, 55 gün önce İstasyon Caddesi’nde lokanta açtı.

“Ziyafet Lokantası” verdiler adını…

45 gün çalıştı, sattığı malı yerine koyamadı.

Bankaların kapısını çaldı… Nasihat aldı…

Dükkanı 55. gün kapattı…

Kapattığı gün dahil dostları aradı.

“Hayırlı olsuna geleceğiz Hasan, bi konum atsana…”

Bize özgürlüklerin yanı sıra , teknoloji de gelmişti…

Hasan yutkundu, “Gelme Bekir, battık” dedi…

……

O sırada dolar 1 lira oldu diye kasa fırlatan cengaver esnaf, emekli olmuştu…

Aynı sırada Alman merkez bankası, eksi faize geçti…

Parasını esnafa, üretime, yatırıma çevirmeyene bastı cezayı…

Bize de “özgürlükler” gelmişti…

1 saatlik elektrikle Fizan'a giden traktör gelmişti…

Yetmedi mi?

Buzdolabı gelmişti buzdolabı…

Yetmedi mi?

Aç kalmış, dükkanını kaybetmiş esnafa yüzde bilmem kaç faizli yapılandırma geldiydi…

Hizmet gördü millet, hizmet…

Bu yazıyı yazdığım saatlerde dolar 7.96 idi…

Biz evde ”özgürlük” yiyorduk…

Şükretmesini bilmeyene, sopayla yapıştırıp, hamd etmeyi öğretiyorduk…

***

İBB’den Kahramanmaraş’a otobüs…

İzmir’imizin Büyükşehir Belediyesi, iyilik fırtınasını sürdürüyor…

Değerli yöneticilerimiz, Kahramanmaraş Nurhak Belediyespor’a gıcır gıcır bir otobüs hediye ettiler.

2019’un ortalarında kurulan Kahramanmaraş Nurhak Belediyespor bu hediyeye çok sevindi…

Ben de sevindim…

Maraş’taki çocuklarımız da evlatlarımız…

Ama derim ki; 1100 kilometre uzaktaki Nurhak Belediyesi’ne ulaşan o güzel eller, İzmir’de kapılarına kilit vurmak üzere olan amatör takımlarımıza ne yapmıştır?

Forma bulamayan, maçlarına yürüyerek giden çocuklarımıza ne yapacaktır?

Bir de onları duyaydık iyiydi…

***

Grip aşısı gerekleri

1-Anneannelerimize Bostanlı ikinci el pazarından anne donu alınmış olması... (Ekonomiye katkı açısından 1 yıllık olmalı, fişi ibraz edilmelidir.)

2-Son iki yılda 62 kere hapşırık, 23 kere hıçkırık geçirmiş olmak...

3- Sekiz depresyon geçirirken, 16 tabak kırmış olmak...

4-Kent Kart ile 120 kere 90 dakika kuralını çiğnememiş olmak...

5-Yürürken sakız çiğneyip, ayakkabısını bağlayabiliyor olmak...

6-Orta sahadan en az 5 atış basket yazdırmak…

7-İZDENİZ taşıtlarında, yakalanmadan 3 tanesi 10 TL'ye çorap satmak...

8-Kadınlar için özel durum pedini, maske diye ağza takmaya kalkmış olmamak.

….

Her biri 1 puan, 9'uncu madde puansız ama zorunludur…

***

Geçim ve ölüm

Korkusuz Gazetesi'nden Harun Simavi’nin haberinden paylaşıyorum…

TÜİK verilerine göre; 2002 den bu yana ülke genelinde toplam 4 bin 801 kişi geçim sıkıntısı yüzünden yaşamına son verdi.

Ekonomik nedenlerden dolayı intihar edenler; 2018’de 245 iken 2019 da 321’e çıktı…

17 yılda geçinemeyen yaklaşık 5 bin kişi intihar etti…

***

E-Haciz varken

Kardeş; binlerce esnafın hesaplarında E-haciz varken, bankalar esnafa zırnık vermiyorken…

Bu dürüst, ahilik geleneğini düstur etmiş kalabalık, Borcunu ödemek istiyor.

SGK’sını, vergisini ödemek istiyor.

Ama kasa tamtakır…

Yüzlerce sektör sayarım…

Beş kuruşu yok…

Neyi yapılandırdın şimdi?

Olmayan şeyi nasıl ödeyecek bu arkadaşlar?

Üstelik faizli borca, faiz bindirerek….

Bu nasıl vicdansızlık, bu nasıl mantıksızlık…

Esnaf borcunu ödesin diye bakıyor,

Nereden bulup ödesin? Öderken bir daha faiz ödesin…

Ömrü faiz ödemekle geçsin…

Sonra zat-ı hükümet, “Faiz günahtır” diye bağırsın…

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu ?

***

DELİ ZİYA

Bir gün yarın olacak. O beklenen yarın.