Bir şarkı olsa yaşamak adını verdiği şiirin ilk dizesi “Yakana karanfil gibi takacağım mutluluğu”, son dizesi, “İçinde ölenlerin gözyaşları yaşıyordu”.
1997 yılının 5 Ekim’inde fiziksel olarak aramızdan ayrılan basın emekçisi şair kardeşimiz Bahattin A. Ertük, yaşamı boyunca şiiri soludu. Şiirin yumuşaklığını, lirizmini yarattı. Şiir gibi yaşadı.
“Gece işçisiyim ben sevdaya hasret /… Sevda işçisiyim ben mutluluğa hasret” dizeleri, Ertük’ün basın emekçiliğinin ve şairliğinin tanımıydı. Ölümsüz eseri 'Yorgun Hüzün'de isimsizler arasında yer alan şu dörtlük belki de, hepimizin söylemek istediğiydi: “Bugün baştanbaşa kader gibiyim/Kendi kendimi terk eder gibiyim/Öylesine boşaldı ki yaşam/Ölümü kapıda hisseder gibiyim…”
1978 yılının 12 Ekim’inde de bir başka şairi yitirmiştik dostlar. Futbolun şairini; Gürsel Aksel’i…
Şair “Her ölüm erken ölümdür” diyor. Gürsel Aksel, gerçekten erken ölenlerimizdendi. İnsan yaşamının birçok gerçeğiyle yüz yüze kalmaktan korkar. Ölüm de bu gerçeklerden biridir. Oysa ölüm, aslında yaşama kültürünün bir parçasıdır. Ölümü bir yok oluş, bir hiçlik diye algılayan insan ölmekten korkar.
İnsanı ölümden sonra yaşatacak olan kalıcı ürünleri vermek, yeryüzüne sevdalar bırakıp gitmektir.
Kendini değil, yaptığı işi ciddiye alan Göztepe ile Avrupa’ya kafa tutan Gürsel Aksel için “Efsane kahraman” diye yazmıştım, 'İz bırakanlar'da. Ve şöyle demiştim son tümcede: “Kim bilir nerelerden, şimdi şöyle sesleniyordu bizlere futbolun maestrosu, insanın adam gibi olanı: Gün ışıyıp gelir sabret, bu bizim yattığımız yerde güller bitecek.”
5 Ekim Pazar günü Sancar Maruflu, Şehmus Kayapınar, Hayati Oral, Ajlan Eğrihancı, Mehmet Göktürk, Süleyman Bahadır, Hayri Bildik ile Bahattin Ertük’ü anacağız.
12 Ekim Pazar günü de Gürsel Aksel’i her zaman sevgiyle yüreğimizde yaşatıp anacağız. Ölümsüzlerimizden Koca Kaptan ile buluşmaya ne dersiniz?