Haber/Duygu BARIŞKAN - İstanbul Sözleşmesi'nin Cumhurbaşkanı tarafından fesih edilmesine yönelik tepkiler devam ediyor. İzmir Barosu İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Semanur Şan, Danıştay kararının açıklanmasının hemen ardından faillerin ceazi indirimi avukatlarına sormaya başladıklarına dikkati çekerek, hukuki boşluğun şiddeti körükleyebileceğini anlattı. Şan, “Sözleşmeden çıktığımızdan bu yana şiddetin her gün artmaya devam ettiği bir gerçek, şiddetin miktarını anlatmak için bir örnek vermek gerekirse sözleşmenin kaldırılmasından sonraki 3 gün içerisinde 3 kadının vahşice öldürülmüş olması sanırım yeterince çıplak bir gerçeklik. Olaya hukuk ayağından bakarsak eskiden kolaylıkla alabildiğimiz koruma tedbirlerini şimdi almakta zorlandığımızı söyleyebilirim. Uluslararası ve kapsamlı bir sözleşmenin iptali ona bağlı olarak alınmış önlemlerin uygulanmasını da zorlaştırıyor” dedi.

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldıktan sonra erkekler cesaretlendi mi sizce?
Bence şiddetin önlenmesini amaçlayan bir sözleşmeden çıkmak şiddet uygulama isteği duyan veya bu hakkı kendisinde gören herkesi cesaretlendirdi. Halkın gözünde şiddetin artık o kadar da suç olmadığı yanılgısı oluştu. O kadar ki sözleşmenin iptalinden sonra kadına yönelik şiddet faillerinden 'Benim cezam kalkacak mı?' şeklinde sorular aldık. Şiddet, ceza kanunumuz bakımından da suçtur ancak bir soruna parmak basan ve koruma sağlayan bir kuralı ortadan kaldırırsanız insanlar artık bu suçun cezalandırılmaya değer bulunmadığını düşünmek konusunda haklı olurlar. Yine de bir dipnot olarak belirtmek isterim ki şiddetin her türlüsü hala suçtur ve eskiden olduğu gibi Ceza Kanunu uyarınca cezalandırılmaya devam etmektedir.

Kadınlar artık daha mı az korunuyor?

Bu soruya cevap vermek biraz zor. Bir sorunla yüzleştiğimizde çözüm yollarımızın sayısının azaldığını kabul etmemiz gerekiyor. Verilen yanlış izlenimin ne yazık ki bazı hukuk uygulayıcıları tarafından da ciddiye alındığını görebiliyoruz. Bu da tedbir almak konusunda gecikmelere neden olabiliyor. Yine de bunu kadınların korunmadığı şeklinde yorumlamamak gerekiyor. Hiçbir kadın yalnız değil ve korunmaları için elimizden geleni yapıyoruz.

KÖKTEN ÇÖZÜYOR
6284 sayılı kanunumuz ceza kanunundan ayrı bir kanun ve bu kanunun içinde pek çok tedbir var. Bu tedbirler şiddet faili olan kişileri konuttan uzaklaştırması, kişinin bulunduğu yere yaklaşmaması, hakaret etmesini engelleme gibi pek çok yaptırımı var ancak bizim İstanbul Sözleşmesi'nde ısrarcı olmamızın sebebi, İstanbul Sözleşmesi çok genel ve şahıs kapsamı açısından da çok geniş yani şöyle diyebiliriz 6284 sayılı kanun bir çiçekse İstanbul Sözleşmesi bir bahçe. Zaten 6284 sayılı kanunun dayanağı da İstanbul Sözleşmesi'dir. Biz İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırdığımız zaman gelişme imkanlarını da ortadan kaldırmış oluyoruz. Mesela İstanbul Sözleşmesi'nde derneklerle etkin bir şekilde çalışılması konusunda özel bir vurgu var, yıllara göre istatsitik çalışmalarını yapmayı söyler ve şiddetin kaynağının araştırılmasını ve failin de tedavi edilmesi gerektiğini savunur. Fail için de gerekli önlemler alınmasını, eğitim sistemininde değiştirilmesini ister yani soruna kökten çözüm önerilerinde bulunan bir yaklaşımı vardır. Bunları biz 6284'te göremiyoruz. Yani yine evet fail için de konulmuş hükümler var ama bunlar çok küçük

KARARLAR ÇIKAMIYOR

Peki elimizdeki uygulamalar ne kadar yeterli? Kadınlarımızı gerçekten koruyabiliyor muyuz?
Yani aktif koruma için ne kadar yeterli tartışılır. Eğer gerçekten kanunda yazdığı gibi uygulanıyor olsa belki yarıdan fazlasını şuan yaşanan ve tekrarlanan şiddet olaylarını önlemek gibi bi imkanımız olabilirdi ama biz şuanda bir bahçemizi yok ettik.. Elimizdeki çiçeklere bakmaya çakışıyoruz sahip olduklarımıza bakmaya çalışıyoruz 6284 hiçbişey demek değil orda da çok güzel koruma önlemlerimiz var uygulandığı taktirde ordan da güzel sonuçlar elde edebiliyoruz ama işte İstanbul sözleşmesinin kaldırılması yani şidedetin kökünden çözüm getirmek isteyen sözleşmenin kaldırılması insanlarda tersine bir algı oluşturdu. Bunlardan dolayı biz tedbir kararlarımızı çıkartmakta zorlanıyoruz.

Şiddet davalarının süreci uzadı mı?
Uluslararası bi sözleşmenin etkisi bütün kanunların üzerinde bu kadar etkili olduğu zaman sizin kanunuzda boşluklar olsa bile siz o sözleşmeye gönderme yaparak boşlukları doldurabiliyorsunuz ve işlemleri hızlandırabiliyorsunuz. Sadece ulusal hukukunuzda değil uluslararası alanda da bu sözleşmeden sorumlusunuz. Orda sadece o yargının değil bütün devletin de üzerine de kurulmuş bir baskı var. O yüzden kararların daha hızlı çıkmasına tabii ki bu baskı sebep oluyor. Çünkü yaptığınız işlemler uluslararası alanda sonuç doğuruyor.