Türkiye ekonomisinin ve milyonlarca çalışanın en önemli gündem maddesi olan asgari ücret zammı konusunda aylardır süren sessizlik, ilk kez üst düzey bir isim tarafından bozuldu. Yılbaşında yapılan zammın yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı karşısında erimesiyle birlikte, kamuoyunda "Temmuz'da ara zam yapılacak mı?" sorusu giderek daha yüksek sesle soruluyordu. Bu kritik soruya ilk yanıt, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'dan geldi ve beklentilerin fitilini yeniden ateşledi.
Siyasette ilk sinyal: 'Hükümet çalışıyor'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Türkiye Basın Federasyonu’nda düzenlenen "Anadolu Sohbetleri" etkinliğinde gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtlarken, asgari ücret zammı konusuna da değindi. Milyonlarca çalışanın merakla beklediği konuya ilişkin önemli ipuçları veren Yazıcı, hükümetin bu konuda bir çalışma yürüttüğünü teyit etti.
Yazıcı, "Bunun üzerinde hükümet, ilgili bakanlar çalışıyor. Henüz bizimle bir paylaşımları olmadı. Somut bir şey söylemem mümkün değil," ifadelerini kullanarak sürecin devam ettiğini belirtti. Bu açıklama, hükümetin konuyu tamamen gündemden çıkardığı yönündeki söylentilerin aksine, zammın hala masada bir seçenek olduğunu gösteren ilk resmi beyanat olarak kayıtlara geçti. AK Parti kanadından gelen bu sinyal, Temmuz ayı beklentilerini yeniden canlandırdı.
'Vatandaşı görmezden gelmeyiz' mesajı ve denge vurgusu
Hayati Yazıcı, açıklamalarında hükümetin sosyal politikalarına ve vatandaşın beklentilerine duyarsız kalmayacağının altını çizdi. “Arzumuz, herkesin hayatını sürdürebileceği, ihtiyacını karşılayabileceği bir gelir seviyesine ulaşmasıdır. Vatandaşlarımızı ya da kamu çalışanlarımızı görmezden gelen bir anlayışa sahip değiliz,” diyen Yazıcı, çalışan kesimin refahının önemine dikkat çekti.
Ancak Yazıcı, madalyonun diğer yüzünü de işaret ederek, yapılacak herhangi bir iyileştirmenin hassas ekonomik dengeler gözetilerek yapılacağını vurguladı. "Bir tarafı yaparken diğer tarafta dengeleri bozacak bir uygulamaya girmemeliyiz. İhtiyacı karşılayacak şekilde inşallah iyileştirme sağlanır," sözleriyle, olası bir zammın enflasyon üzerindeki etkilerinin ve işletmelere getireceği yükün titizlikle analiz edildiğini ima etti. Bu durum, hükümetin bir yanda çalışanın alım gücünü artırma hedefi, diğer yanda ise enflasyon ile mücadele programını sekteye uğratmama ikilemi arasında bir karar vermek zorunda olduğunu gösteriyor.
Beklentiler neden yüksek: Geçim sıkıntısı ve enflasyon baskısı
Yazıcı'nın bu temkinli açıklamaları, beklentilerin neden bu kadar yüksek olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı resmi rakamlar ve çarşı-pazardaki hissedilir fiyat artışları, yılbaşında 17.002 TL olarak belirlenen asgari ücretin alım gücünün ciddi şekilde eridiğini ortaya koyuyor.
Özellikle gıda, kira ve ulaşım gibi temel harcama kalemlerindeki durdurulamayan artışlar, asgari ücretli bir ailenin ay sonunu getirmesini giderek zorlaştırıyor. İşçi sendikalarının yaptığı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmaları da, mevcut asgari ücretin temel ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kaldığını gösteriyor. Bu nedenle, çalışanlar için Temmuz ayında yapılacak bir ara zam, bir lüks değil, temel geçim standartlarını koruyabilmek için bir zorunluluk olarak görülüyor.
Masanın diğer tarafları ne diyor: İşçi ve işveren sendikaları
Asgari ücret zammı, sadece hükümetin tek taraflı alacağı bir karar değil. Sürecin en önemli aktörleri olan işçi ve işveren sendikalarının da bu konudaki tutumları büyük önem taşıyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda işçileri temsil eden TÜRK-İŞ, her fırsatta enflasyon karşısında eriyen ücretlerin telafi edilmesi gerektiğini ve çalışanların insanca yaşayacak bir gelire kavuşması gerektiğini savunuyor.
Masanın diğer tarafında oturan ve işverenleri temsil eden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ise daha temkinli bir duruş sergiliyor. TİSK, olası bir ara zammın işletmeler üzerindeki maliyet yükünü artıracağını, bunun da üretim, istihdam ve rekabet gücü üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği uyarısında bulunuyor. İşveren kesimi, enflasyonla mücadelenin öncelikli olduğunu ve ücret artışlarının bu mücadeleyi zayıflatmaması gerektiğini vurguluyor. Hükümetin, bu iki zıt görüş arasında bir orta yol bulması, sürecin en zorlu kısmını oluşturuyor.
Olası zam senaryoları ve ekonomiye etkileri
Hayati Yazıcı'nın açıklamalarının ardından kulislerde çeşitli zam senaryoları konuşulmaya başlandı. Olası bir zam kararında, ilk altı aylık enflasyon oranının belirleyici bir referans noktası olması bekleniyor. Yılın ilk yarısındaki enflasyon oranına eklenecek bir "refah payı" ile yeni rakamın belirlenmesi, en güçlü senaryolar arasında yer alıyor.