İyi bir liderde pek çok özellik aranır.

Vizyon sahibi olmak, analitik yetenek, tutkululuk, ilham vericilik, örnek, kararlı ve tutarlı davranışlar, güven vermek gibi.

Ama hiçbir zaman, akıl hastalığı olarak algılanabilecek bazı özelliklerin, onların, liderlik yeteneğine olan etkisi üzerinde pek durulmamıştır.

Nassır Ghaaemi, New York Times Bestseller dizisinde, bununla ilgili bir kitap yayınladı. İthaki

Yayınları'ndan. Birinci Sınıf Delilik ismi ile çıkan kitapda, liderlik ile akıl hastalıkları arasındaki bağlantılar ele alınıyor. Çeviri,Yavuz Alagon’a ait.

Kitap, Amerikan iç savaşının ünlü generallerinden Sharman ve McClellan’dan kurucu başkanlar

Grant, Washington ve Roosevelt, Ford ve Kennedy’ye, ardından da Churchill ve Hitler kişiliğinde

Avrupalı liderler ile Uzakdoğudan Gandi dahil, tanınmış dünya liderlerini, akıl hastalığı yönünden

inceliyor.

Gerçi Aristo, 2 bin 500 yıl önceden, deha ile delilik arasındaki ince çizgiye vurgu yapmıştı.

Elbette, günümüzde farklı liderlik tanımlamaları mevcut. Bazı liderler, hiçbir zaman şaşırtıcı bir performans göstermezler, dolayısı ile öngörülebilir bir profil çizerler.

Ama kriz zamanlarında parlayan bir liderlik de sözkonusudur ki devletin bekasını sağlarlar.

Barış zamanlarında mükemmel bir liderlik performansı, karmaşa ve olağandışı zamanlarda tam bir kabusa dönebilir.

Ghaemi,akıl hastalıklarının bazılarında örneğin mani ve depresyonda, dört temel unsur olarak beliren gerçekçilik, esneklik, empati ve yaratıcılık üzerinden liderlerin karakteristik özelliklerine odaklanıyor.

Depresyonun, liderleri, daha gerçekçi ve empatik yaptığını savlarken, maninin, onları daha yaratıcı ve esnek kıldığı sonucuna varıyor.

Kitapta, delilik spektrumu içine yerleştirdiği liderlerin bazılarını örneğin Churchill, Lincoln,

Gandi, Roosevelt ve Kennedy’yi akıl hastası ama olağanüstü performans gösteren statüde ele

alırken, bazılarını da normal ama hayal kırıcı bir liderlik tanımlaması içine yerleştiriyor ve bunlara

örnek olarak da Nixon, Chamberlain, Bush ve Blair’i gösteriyor.

Doğrusu, tarihdeki tanınmış bir çok lideri, psikiatrinin bilimsel standartları bağlamında bir araştırma

konusu içinde ele almak oldukça ilginç. İnandığımız ve peşinden sürüklendiğimiz liderleri, doğal

ve insani bir şekilde idealleştirmek sözkonusu olabilir, ancak Ghaemi kitabında bir çok tanınmış liderin bir akıl hastası olduğunu şaşırtıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Bu arada, Nassır Ghaemi’nin Tufts Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Psikiatri Profesörü olduğunu da hatırlatalım.

Umarım, ileriki yıllarda,şimdilerde gönül bağı ile sımsıkı sarıldığımız liderlerimizde, bazı hastalıkların semptomlarının bariz durumu nedeni ile hasta olduklarına dair raporları okumayız.