Hazırlayan/ Ahmet GÜREL

Uşaklı Helvacızade Hacı Ali Efendi, 1860 yılında Uşak’taki ticaretini İzmir'de değerlendirmeyi düşünerek, İzmir'e göç kararı alır. Aile aldığı kararla ata mesleği olan helvacılığı terk ederek İzmir'e göç eder ve Uşakizade lakabıyla anılmaya başlanır. Uşakizade ailesi Avrupalılar'ın evlerini süslemekte olan Anadolu halılarının ticaretini yapmaya başlar.

Uşakizade Ailesi ve Kervancılık

Hacı Ali Bey'in diğer oğlu Sadık Bey, akılcı davranıp karlı bir iş olan develerle kervancılığa başlar. Bu ticaretteki amaç, İzmir-Aydın arasındaki Ege Bölgesi'nin geleneksel ürünlerini İzmir Limanı'na akıtmaktır. Yaklaşık 2 bin deveye ulaşan kervanlarıyla Ege'nin incirini, kuru üzümünü, arpasını, buğdayını ve buna benzer her türlü ürününü İzmir'e getirip buradan ihraç eder.

1858 tarihinde inşaatına başlanan ve Osmanlı'nın ilk demiryolu olan İzmir-Aydın hattı Uşakizade Sadık Bey'i memnun etmez. Tren hattı 1886 tarihinde Aydın'a ulaşınca, Uşakizade ailesinin kervancılık işleri eski önemini ve karlılığını kaybeder. Taşımacılığın yanı sıra baba mesleği halı ticaretini de sürdüren Sadık Bey, 1867 yılında Paris Sergisi'ne katılır. Sergilediği ürünlerden kırmızı bir halı, altın madalya ödülüne layık bulunur. Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz de yurt dışına çıkan ilk Osmanlı Padişahı olarak bu sergiyi ziyaret eder.

Uşakizadeler Göztepe’de ev yaptırıyorlar

Ekonomik durumu çok iyi olan Sadık Bey, ailesinin genişlemesi üzerine Karşıyaka İstasyonu'na bitişik yazlık bir köşk yaptırır. Bu köşk Zübeyde Hanım'ın 28 gün yaşayıp, vefat ettiği günümüzün 'Latife Hanım Köşkü Anı Evi'dir.

Sadık Bey, 1860 yılında Uşakizade ailesinin şanına uygun yazlık bir köşk daha yaptırmak ister. İzmir'in çeşitli semtlerinde incelemeler yaptırır. Günün gelenekleri doğrultusunda hareket edilerek, değişik semtlere aynı anda taze etler asılır. Etin en son bozulduğu yerin, en serin yer olduğu varsayımından hareketle, yapılacak konağın yeri saptanır. İşte bugün, Göztepe Sadık Bey semtindeki bu köşk, böyle bir araştırma sonucunda ailenin mal varlıkları arasına dâhil edilir. Mithatpaşa Caddesi'nden yüz yirmi basamakla çıkılan bu köşk, Beyaz Köşk, Mor Salkımlı Köşk ve Uşakizade Köşkü gibi adlarla da anılmaktadır. İzmir Özel Türk Koleji'nin 1979 yılından itibaren mülkü olan bu köşkü; Uşakizade Köşkü olarak adlandırmayı uygun görülmüştür.

Uşakizade Muammer Bey

Sadık Bey, kendi çocuklarının ve mahallenin çocuklarının okuması için Göztepe’deki köşkün bahçesindeki 'Camlı Köşkü' okul haline getirir. Muammer Bey, bu okulda özel öğretmenlerle eğitim alır. Gayet iyi Fransızca, Rumca, Farsça, az da olsa İngilizce bilen Muammer Bey, 1895 yılında İzmir'in tanınmış ailelerinden Sadullah Efendizadeler'den Daniş Bey'in kızı Adeviye Hanım ile evlenir.

Adeviye Hanım da özel hocalardan ders almış, Arapça ve Fransızcayı yazıp okuyan bir hanımdır. Muammer Bey ve Adeviye Hanım'ın altı çocuğu olur. Üçü kız, üçü erkek olan çocukların en büyüğü Latife Hanım'dır. Onu doğum sırasıyla İsmail ve Ömer Beyler, Rukiye Hanım, Vecihe Hanım ve Münci Bey izler. (Muammer Bey’in ölen dört çocuğunun ve Sadık Bey ile eşinin mezarları Emir Sultan Türbesi bahçesindedir.)

Uşakizade Sadık Bey, oğlunun başarılı bir tüccar olmasını arzu etmektedir. Osmanlı Bankası'nda üst düzey yönetici olan yeğeni Halit Ziya Uşaklıgil'den oğlunun o bankada staj yapmasını ister. Uşakizade Muammer Bey, Osmanlı Bankası'nda ihracat işleri ile ilgili stajını başarıyla tamamlar.

Uşakizade Muammer Bey, daha 20 yaşlarında iken İzmir'in en önde gelen tüccarları arasına girmeyi başarır. Önce İngiltere’ye orman ürünleri, pamuk, üzüm, incir ve tütün satar. Abdülhamit'in saltanat dönemine rastlayan o yıllarda, ihracatçılarımız arasında bir Türk adının bulunması çok şaşırtıcıdır.

Babasının izinde yürüyen Muammer Bey, İngiltere ve Amerika’ya yaptığı ihracatı daha ileri düzeye getirir. O dönemde Muammer Bey, altı defa ticaret için Amerika’ya gider. Küçük kızı Vecihe İlmen'in babası ile ilgili anılarını dinlerken, Uşakizade Muammer Bey'in 1905 yılında Amerika’daki borsada kendisine ayrılmış bir sandalyesi bulunan tek Türk olduğunu öğreniyoruz.

Cumhuriyet'ten önce kentin siyasi yaşamında rol alan Muammer Bey, 1908 yılında, İzmir Belediye Meclisi üyesi olur. 5 Temmuz 1909 seçiminde ise, İzmir Belediye Başkanı seçilir. Muammer Bey, İzmir’in havagazı yerine, elektrikle aydınlatılmasının yarattığı sorunlarla uğraşır.

O günlerde İzmir, Aydın'a bağlı bir sancaktır. Muammer Bey, Aydın Valisi Mahmut Muhtar Paşa ile düştüğü anlaşmazlık sonucunda, 1 Şubat 1910'da belediye başkanlığı görevinden istifa eder.

Yaklaşık on beş yıl sonra, 1 Şubat 1924 tarihinde Muammer Bey yine İzmir Belediye Başkanı olur. 1924’teki bu ikinci altı aylık belediye başkanlığı döneminde ise, İzmir de ilk imar planı çalışmasını başlatır. 20 Eylül 1924 günü, Kokaryalı'da bir sinemada çıkan ve 15 kişinin öldüğü yangında kendisinin sorumlu olduğunu düşünerek, belediye başkanlığı görevinden istifa eder. (20 Eylül 1924 günü Kokaryalı’daki sinemada çıkan yangında; Başbakan İsmet (İnönü) Paşa’nın doktor ağabeyi Ahmet Bey’in eşi Yaşar Hanım ve kocasının akrabası Kazım Paşa’nın Hanımı da çocuklarıyla beraber yanmışlardır.)

Muammer Bey, Latife Hanım Gazi Mustafa Kemal Paşa ile evlendikten sonra, aktif ticari hayatına nokta koyar. Bu evlilik Muammer Bey’in çocuklarının da dışişlerine yönelmelerine, baba mesleğini terk etmelerine neden olur.

Latife Hanım’ın eğitimi

Muammer Bey çocuklarına, hiçbirini ayırt etmeksizin, özellikle de kızlarına batı kültürünü alacakları en yüksek eğitim olanağını sağlar. Bütün çocukları Türkçenin yanı sıra, en az dört lisanı çok iyi derecede öğrenirler. Aile, Camlı Köşk'te bulunan okullarında çocuklarına özel bir eğitimle ilköğrenimlerini tamamlatırlar.

Latife Hanım, orta ve liseyi İstanbul’da Arnavutköy Amerikan Koleji'nde okur. Latife Hanım, Sarbonnee Üniversitesi'nde Siyaset ve Hukuk eğitimine başlar. Latife Hanım, Anna Maria Gresser'den piyano dersleri alır ve Fransa'daki üniversite eğitimi yıllarında Paris'te konser verir. Latife Hanım, aldığı eğitimle İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Rumca öğrenir.

Sakarya Savaşı ve Latife Hanım

Türk Kurtuluş Savaşı'nı Paris'ten takip eden Latife Hanım, Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılması üzerine babasına:

"Babacığım ben inandım, İzmir kurtulacak. Mustafa Kemal Paşa yakında ordularıyla İzmir’e girecek. Ben onların girişini görmek için İzmir’e gideceğim" diyerek, dadısıyla beraber ailesinden bir yıl önce İzmir’e gelir ve köşkte İzmir’in kurtuluş gününü beklemeye başlar.

Muzaffer Komutan İzmir’de

Gazi Mustafa Kemal Paşa, 10 Eylül 1922 günü saat 14.00’te törenle İzmir Valiliği’ne gelir. Gazi Mustafa Kemal Paşa; 10–11–13 Eylül tarihlerinde Karşıyaka İplikçizade Köşkü'nde kalır. Bu ev, serilen Yunan bayrağını Mustafa Kemal Paşa’nın kaldırtıp, basmadığı evdir. (Bugün bu ev yıkılmış, yerinde Çağlayan Apartmanı vardır.) 12 Eylül tarihinde ise Kordon boyundaki bir doktorun evinde kalır.

Başyaver Salih Bozok, Başkomutan için İzmir’de kalacağı güvenli bir konut aramaktadır. 10 Eylül günü Uşakizade Köşkü'ne ulaşan Salih Bey, bahçıvandan Latife Hanım'ın İzmir'e Gazi Paşa'yı karşılamak için geldiğini öğrenir. Başyaver Salih, Latife Hanım ile tanışarak ona Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın bu köşkte kalıp kalmayacağını sorar. Latife Hanım’ın Başyaver Salih’e verdiği yanıt:

"Gazi'yi konuk etmekten şeref duyarım, ben bu günleri görmek için buralara koştum geldim" olur.

Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Latife Hanım ile ilk karşılaşması şöyledir: 13 Eylül günü, Gazi Mustafa Kemal Paşa Uşakizade Köşkü’ne resmi olarak ilk kez ziyarete gelir. Bu gelişinde Latife Hanım ile tanışır ve köşkü beğendiğini söyler. Gazi'nin, Latife Hanım'ın köşkte kalması için yaptığı davete yanıt vermediğini biliyoruz.

13–14 Eylül gecesi Ermeni Mahallesi'nden başlayan ve rüzgârın etkisiyle tüm Frenk Mahallesi'ni saran yangın sonucunda İzmir'de 25 bin ev ve iş yeri yanar.

Gazi Mustafa Kemal Paşa Uşakizadelerin Konağında

14 Eylül 1922 günü, bir gece önce başlayan İzmir yangını sürerken, Gazi'nin arabasının yönü Göztepe'deki köşktür. Gazi'nin Uşakizade Köşkü'ne gelişi, onun ve Latife Hanım'ın kaderini değiştirecektir.

Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın bu köşke ilk gelişiyle başlayan konukluk, ikinci gelişinde evlilikle sonuçlanır. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın 14 Eylül 1922 ile 22 Şubat 1924 arasında yaptığı beş İzmir ziyaretinde, Uşakizade Köşkü Gazi’ye toplam doksan bir gün ev sahipliği yapar. Köşk, İzmir'in kurtuluşuna ve Kurtuluş Savaşı'nın sonlanmasının birçok önemli olayına tanıklık eder.

Bu ilk karşılaşmayı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yaverlerinden Salih (Bozok) Bey şöyle anlatır:

"Latife, Mustafa Kemal'i, o kadar büyük bir istekle ve o kadar candan karşıladı ki, şimdi bazı detayları hatırladıkça duygulanmaktan kendimi alamıyorum. Hiçbir hareketi gözünden kaçırmayan Gazi de, Latife Hanım'ın bu samimi haline ilgisiz kalamadı.

İzmir'in büyük yangını, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Göztepe Köşkü'nde konuk bulunduğu zaman devam ediyordu. Büyük kumandan, köşkün taraçasından üzüntü ile yangını seyrederken, yanında duran Latife Hanım'a sorar:

"Bu yangın yerinde size ait emlak var mı?"

"Emlakimizin önemli bir kısmı yanan sahadadır; fakat ne engel var Paşam. İsterse hepsi yansın... Yeter ki siz sağ olun. Bu mesut günleri gören insanlar için malın ne kıymeti olur... Memleket kurtuldu ya... İleride onları yeniden ve daha mükemmel bir şekilde yaptıracağız."

Gazi, gözlerini alevlerden ayırmadan mırıldanır:

"Evet, yansın yıkılsın... Hepsinin yerine gelmesi mümkündür."

18 Eylül gecesi Latife Hanım, muzaffer komutanlar ve gazetecileri İzmir’in kurtuluşunu kutlamak için köşke davet eder. Halide Edip (Adıvar) Hanım köşkteki anılarını şöyle anlatır:

"…Gazi Mustafa Kemal Paşa, ortadan kaybolduktan bir süre sonra, beyaz bir kostümle geldi. Mavi gözleri pırıl pırıl yanıyordu. Latife Hanım da yanında oturuyor, hayran hayran Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya bakıyordu. O akşamı şenlendiren olay, bu iki kişi arasındaki aşkın başlangıcıydı."

Falih Rıfkı (Atay) Bey, Mustafa Kemal’in ‘Mütareke Defteri’ adlı kitabında 20 Eylül 1922 gününü şöyle anlatır:

“20 Eylül 1922 günü köşkte yine önemli bir gün yaşanıyordu. Her zamanki gibi Gazi Mustafa Kemal Paşa, köşkün başodasında oturuyordu. O sırada, İzmir Limanı'nda müttefiklere ait 64 parça savaş gemisi bulunuyordu.

Gazi:

“Ne işi var bu donanmanın limanda?” dedi. Sonra ev sahibi Latife Hanım'a dönerek:

“Siz Fransızca bir ültimatom yazar mısınız?” dedi. Aldığı olumlu yanıt üzerine:

“Müttefik donanmasının İzmir Limanı'ndan çıkıp gitmesi için Filo Komutanı'na bir ültimatom yazınız!” dedi. Latife Hanım, köşkün koridorunda duran masanın üzerinde şu ültimatomu yazdı:

“24 saat içinde İzmir’i terk edeceksiniz.” Herkes endişeli bir bekleyiş içindeydi. Endişe; “1914'ten beri savaş halinde olduğumuz İngiliz donanması, İzmir’e ateş eder miydi?” Verilen 24 saat süre bitmeden, etrafındakiler:

“Paşam donanma çekiliyor!” demişlerdir. Köşkün başodasında oturmakta olan Gazi ise, arkadaşlarıyla yaptığı konuşmayı sürdürmüş ve selam vererek, İzmir’i terk eden düşman donanmasının arkasından bakmamıştır.”

Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa Uşakizade Köşkü anılarını şöyle anlatır:

"Rıhtımda ne kadar kaldığımızı hatırlamıyorum. Ya bir gece, ya iki gece olacak. Mustafa Kemal Paşa'yı Güzelyalı'da bir eve götürdüler, orada konuk ettiler. Bu ev, Uşaklı Muammer Bey'in eviydi. Ben Bornova’da karargâhta kaldım. Sonra beni de çağırdı, gittim. Evin kızı Latife Hanım, Mustafa Kemal Paşa'nın bütün karargâhına, arkadaşlarına ikramda bulunmak için canla başla uğraşıyordu."

Ahmet Emin Yalman’dan o günlere ait anıları şöyle kaleme alıyor:

"Uşakizade Muammer Bey'in evini karargâh yapmış olan Mustafa Kemal Paşa'nın ziyaretine koştum.

…Muammer Bey'in kızı Latife Hanım odalara girip çıkıyor, tercümanlık ve özel kalemlik vazifelerine yetişiyor. Mustafa Kemal onun özelliklerini yakından görmüş ve bu hanımın kendisine iyi bir hayat arkadaşı olacağına karar vermişti.”

Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Emir Çavuşu Ali Metin, Latife Hanım’ı şöyle anlatıyor:

"Latife Hanım hatırladığıma göre en aşağı üç lisan bilen kültürlü bir hanımdı. Gazi İzmir'e girdikten sonra yabancı devletlere verilen nota ve muhtıraları hep Latife Hanım yazmıştı."

Ali Fuat Cebesoy'un anılarında Uşakizade Latife Hanım ve köşk ayrıntıları ile yer alıyor:

"Gazi Paşa'nın karargâh olarak seçtiği köşkte Uşakizade Muammer Bey'in kızı Latife Hanım bizzat hizmet ediyordu. Latife Hanım çok iyi bir öğrenim ve eğitim görmüş, dil bilir genç ve güzel bir Türk kızı idi. Türk edebiyatına da aşinaydı. Köşk gerçek bir Başkumandanlık Karargâhı gibi bir hayli işlek olmasına rağmen düzeni pek mükemmeldi. Herkese şefkat ve nezaketle muamele ediyor, karşılığında herkesten saygı görüyordu. Her dediği adeta karargâh komutanının emri gibi kabul olunuyordu. Hatta Gazi Paşa bu hareket tarzını memnuniyetle kabul etmişti. Gülerek:

'Karargâh kumandanı hanımın emri budur’ diyordu.”

Salih Bozok'un anılarında Gazi'nin İzmir den ayrılış öyküsü şöyledir;

“Latife Hanım üzüntü içinde şunları istemiştir:

‘Paşam evimize şeref ve saadet bahşettiniz. Yakında Avrupa'dan dönecek olan annemle babamın ve kardeşimin de bu şerefi yaşamaları için evimizin, ‘Başkumandanlık Karargâhı’ adı altında üç beş erden ibaret bir takım tarafından korunmasını rica ederim.’

Mustafa Kemal Paşa, Latife Hanım'ın bu ricasını kabul ettiler ve Ankara’ya giderken muhafız alayından üç dört eri Muammer Bey’in evinde bıraktılar. Bu şekilde Muammer Bey’in eviyle ilişkimiz ve bağlantımız kalıcı oldu."

Gazi’nin Uşakizade Köşkü’ne 2. gelişi

Zübeyde Hanım, Latife Hanım'ı tanımak amacıyla, İzmir’e gelir. Zübeyde Hanım, Gazi'nin çok sevdiği Sakarya adlı atı Latife Hanım’a verilmek üzere yanında getirmiştir. Zübeyde Hanım, bir ay konuk kaldığı Karşıyaka`daki Uşakizade Köşkü'nde 14 Ocak 1923 günü vefat eder.

Gazi Mustafa Kemal Paşa, annesinin ölümünü Eskişehir’de öğrenir. 15 Ocak 1923 günü, Zübeyde Hanım Karşıyaka'nın Ferik Osman Paşa Camisi'nin bahçesine gömülür.

Gazi Mustafa Kemal Paşa Karşıyaka’da

Gazi Mustafa Kemal Paşa, programını bozmayarak, 16–17 Ocak günleri İzmit'te İstanbul basını ile buluşur. Gazi, trenle uğradığı her yerde başsağlığı dileklerini kabul ederek, 27 Ocak 1923 günü Karşıyaka'ya ulaşır. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Başyaver Salih (Bozok) Bey'e kendisini karşılayanlar arasında bulunan Muammer Bey ile görüşmek istediğini bildirir. Gazi, trende Latife Hanım’ı babasından isteyerek; "Bu gece kızınızla evleneceğim" der.

Trenden inmeden Karşıyakalılara seslenen Gazi, daha sonra Ferik Osman Paşa Camisi'nin avlusunda bulunan annesinin mezarını ziyarete gider. Annesinin mezarı başında şu tarihi konuşmayı yapar:

"Zavallı annem, bir zamanlar kurtuluşu bütün ulus için ülkü olmuş İzmir’in kutsal topraklarına vücudunu emanet etmiş bulunuyor. …Burada yatan annem; zevkin, zorbalığın, bütün ulusu uçuruma götüren kanunsuz bir idarenin kurbanlarından biridir. Annemi kaybetmekten çok üzgünüm; ama benim bu acımı gideren bir avuntum var. Vatanı yoksulluğa sürükleyen idarenin artık bir daha geri gelmeyecek gibi yokluğun mezarına götürülmüş olduğunu görerek ölmüş olmasıdır. Annem şimdi bu toprağın altında; ama bu toprağın üstünde, ulusal egemenlik dünyanın sonuna kadar sürüp gidecektir.”

Gazi Paşa ve Latife Hanım’ın evliliği

29 Ocak 1923 günü, Gazi arkadaşlarını Uşakizade Köşkü’ne çay içmeye davet eder. Konuklar, Gazi’nin çalışma odası olan köşkün başodasında ağırlanırlar. Uşakizade Ailesi ise, köşkün ikinci konuk odası olan karşı odadır. Salonda bulunan Latife Hanım, kardeşleri Rukiye ve Vecihe Hanımlar konuklara hizmet etmektedirler. Erkek kardeşi Ömer, konukları karşılamaktadır. Saat 17.00’de, köşkün ana kapısından içeriye İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi girince, konuklar bir nikâha davetli olduklarını anlarlar. Köşkün birinci katında bulunan yemek salonuna geçilir. Davetlilerden Hakkı Naşit Uluğ’un kaleminden nikâh törenini izleyelim:

“Köşkün üst kat sofasına kapısı açılan büyücek bir odaya, bir masa konmuş, iki tarafına koltuk ve sandalyeler dizilmişti. Biraz sonra, İzmir müftüsü odaya girdi. Onu Gazi, yanında hayat arkadaşı seçtiği insan takip etti. Mareşal Fevzi (Çakmak) Paşa, Kazım (Karabekir) Paşa asker elbisesi ile odaya girip Gazi'nin tarafına geçtiler. İzmir Valisi Abdülhalik (Renda) Bey’i, Başyaver Salih (Bozok) odaya davet etti, onlar da Latife Hanım'ın oturduğu tarafta yer aldılar.

Gazi, sivil lacivert kruvaze bir elbise giyinmişti, başında her zamanki gibi yassı, koyu renkli güzel bir astragan kalpak vardı. Latife Hanım da koyu renkli bir rop giymiş ve başını da ölçülü bir şekilde örtmüştü. Bu sade dekor içinde nikâh töreni başlıyordu. Fevzi ve Kazım Paşalar Gazi'nin, Abdülhalik ve Salih Beyler Latife Hanım'ın şahitleri idiler. Muammer Bey gözleri yaşarmış olarak pencerenin yanında yer almıştı, ailenin fertleri, Gazi'nin yanındaki erkân ve biz koridoru dolduruyorduk.

Ses seda kesilmişti, Gazi'nin kadıya hitaben, biraz kısık ve ağırbaşlı sesi duyuldu:

‘Efendi hazretleri, biz, Latife Hanım’la evlenmeye karar verdik, lütfen gerekli işlemi yapar mısınız?’

Bu hitabı büyük dikkat içinde dinleyen kadı efendi, Latife Hanım a döndü ve sordu:

‘Hanımefendi, on dirhem gümüş mihri müeccel (boşanma halinde kadının hayatını garantiye alacak tazminat) ve aranızda kararlaştırılan mihri muaccel (kızın tarafına peşin verilecek para veya mal) ile hazır bulunanların önünde Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleriyle evlenmeyi kabul ediyor musunuz?’

‘Kabul ettim’ cevabını alan Kadı Efendi, bu sefer de Gazi'ye dönerek aynı soruyu sordu, Gazi de:

‘Kabul ettim’ deyince, hayatının en şerefli hizmetini başarı ile yaptığına sevinen Kadı Efendi, cübbesinin kollarını süratle sıvayarak ellerini göğe doğru kaldırdı, yeni evlilerin mutluluk ve sıhhatine ve bu evliliğin vatanımıza hayırlı olması için orada bulunanları duaya davet etti. Duadan sonra, gözleri yaşaran Mareşal Fevzi Paşa'nın, Mustafa Kemal'i tebrik edişindeki heyecanını hiç unutamam. Hayatında Gazi'nin bu kadar yakınında bulunmasına rağmen hiçbir samimiyet göstermemiş olan Mareşal, sevincinden Gazi'nin arkasını sıvazlıyor, onu kutluyor ve belki de bu evliliğin Mustafa Kemal in fırtınalar ve şimşekler içindeki hayatını bir sakin evreye dönüşmesini ümit ediyordu.”

Nikâhta gerçekleşen bazı detaylar ve değişiklikler dikkat çekiyor; Gazi Paşa boşanma bedeli ve babaya verilen başlık parası olan mihri on dirhem gümüş olarak belirliyor. On dirhem gümüş; 31.5 gr. bir ağırlığa karşılık geliyor. Gazi'nin mihri adı verilen bu bedelin en az değerini vermesine; Kazım ve Fevzi Paşa'ların: ‘Kızı ucuza kapattın’ diye gülüşmelerine neden oluyor. Fakat Mustafa Kemal'in kafasında geçen 'kadın erkeğe eşittir’ düşüncesi, bu bedeli belirliyor. Nikâh, dini nikâh kuralları gereği perşembe olması yerine, pazartesi günü kıyılıyor.

Gazi, 30 Ocak günü saat 19.00'da, Uşakizade Köşkü'ne İzmir basınını çağırır. Anadolu, Ahenk, Sedayihak, Şark ve Yeni Turan gazetelerinin temsilcileri toplantıya katılırlar. Gazi, devam eden Lozan oturumları konusundaki görüşlerini açıklar. Lozan görüşmeleri o tarihte çıkmaza girmiş ve 4 Şubat günü İsmet Paşa Türkiye'ye dönmüştür.

Gazi 1 Şubat 1923 günü Anadolu gazetesine demeç verir. 2 Şubat 1923 günü, İzmir İktisat Kongresi'nin yapılacağı tütün deposunda gerçekleşen toplantıda Latife Hanım'ı, İzmirli kadınlara tanıtır. Kadın sorunları ve Lozan hakkında konuşulur. Toplantıya katılanların çoğu kadın olduğu için bu toplantı 'Kadınlar Kongresi' olarak adlandırılır. Gazi, Akşam Pathe Sineması'ndaki İzmir okullarının etkinliklerine eşi Latife Hanım'la beraber katılır.

4 Şubat 1923 günü, Gazi Mustafa Kemal yanında Latife Hanım, Mareşal Fevzi (Çakmak) Paşa ve arkadaşları olmak üzere trenle Akhisar ve Balıkesir gezisine çıkar. Bu gezide Edremit ve Bergama’ya da uğrarlar. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Batı Anadolu’da yapılan bu geziyle eşi Latife Hanım'ı vatandaşlarına tanıtmış olur. 10 Şubat günü tekrar İzmir e dönülür.

Gazi Mustafa Kemal’in Uşakizade Köşkü’ne 3. gelişi

13 Şubat 1923 günü İzmir Bölge Sanat Okulu'nu ziyaret eden Gazi Mustafa Kemal Paşa, bu gezisinden çok memnun kalır.

17 Şubat 1923 günü 1135 delegenin katılımıyla gerçekleşen İzmir İktisat Kongresi, eski bir tütün deposunda yapılır. Gazi Mustafa Kemal Paşa, burada Nutuk’tan sonra en uzun konuşmasını yapar. İzmir İktisat Kongresi 4 Mart 1923 gününe kadar sürer. Yurdun çeşitli yörelerinden gelen tarım, endüstri, tüccar ve işçi gruplarının temsilcileri ile bir dizi kararları içeren "İktisadi Andı" açıklanır. Bugünkü fuarın öncüsü olacak sergiler bu kongre süresince açılır. Açılış konuşmasını yaptıktan sonra, ertesi gün İzmir'den ayrılan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Eskişehir’de Latife Hanım'la beraber Lozan'dan dönen İsmet Paşa'yı karşılarlar. Hep beraber trenle Ankara'ya giderler. Ankara halkı, Muzaffer Komutan ve eşi Latife Hanım'ı karşılayarak, onlara mutluluklar dilerler.

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Uşakizade Köşkü’ne 4. gelişi

Gazi Mustafa Kemal'in İzmir’e bu gelişinde yanında İçişleri Bakanı Fethi (Okyar) Bey ve Bayındırlık Bakanı Fevzi (Pirinçzade) Bey vardır. Uşakizade Latife Hanım Köşkü'ndeki bu misafirlikleri 1 Ağustos 1923 tarihine kadar sürer.

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Uşakizade Köşkü’ne son konukluğu

Gazi'nin Cumhurbaşkanı olarak geldiği bu son konukluğu 53 gün sürer. Ankara'da kalp spazmı geçiren Gazi'nin, İzmir ziyareti dinlenme amaçlıdır. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, Uşakizade Köşkü'nde kaldığı bu sürede, kısa ziyaret ve kabuller yapmıştır. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'nın o tarihteki İzmir günleri; okul ziyaretleri, İzmir Belediyesi'ni ziyaret, İnönü Zaferi'nin 3. yıldönümünü kutlama, Türk Ocağı'nı ziyaret, Selçuk, Kuşadası, Söke gezileri ve 1. Kolordu Harp Oyunları olarak özetlenebilir.

Talia (Akatürk) Hanım, kendi düğününü şöyle anlatır:

"Düğünümüz Latife Hanım'ın büyükannesi Refika Halamın Göztepe'deki köşkünde yapılıyordu. Gazi Hazretleri ve Latife Ablam onur konukları olarak davetliydiler. Gerçi çeşitli görevleri, ziyaretleri vardı. Gelemezler sanıyorduk.

…Latife Ablam benim düğünüme çarşafsız geldi. Gerçekten o, evlenmeden önce de çarşaf giymezdi. Cici diye bir atı vardı. Ona binerdi. Bu yüzden de Muammer Bey’e sık sık tehditler gelirdi. ‘Kızın gâvur oldu, onu öldüreceğiz!’ diye. Ben de hiç çarşaf giymedim."

4–5 Şubat 1924 günü, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa köşkte İstanbul basınının başyazarlarıyla iki gün görüşme yapar. Padişaha ve hilafete bağlılığı devam eden İstanbul basınına, ‘Türk basınının milletin sesi olarak Cumhuriyet'i koruyacağına olan inancını yineler.’ İzmir’de Gazi ve yakın arkadaşları, halifelik ve bazı kurumların kaldırılması, öğretimin birleştirilmesi konusunu konuşup görüş birliğine varırlar.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa ve eşi Latife Hanım, 5 Şubat 1924 gecesi İstanbullu gazetecilere Uşakizade Köşkü'nde yemek verirler. Konuklarla saat 20.30’a kadar ülke sorunları konuşulur ve yemeğe geçilir. Yemekte İhsan Bey'in yönettiği geleceğin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, köşkün koridorunda konser icra eder.

İş Bankası’nın Kuruluşu

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'nın Uşakizade Köşkü'nde son kalışında, İş Bankası'nın kurulması fikri ortaya çıkar. İş Bankası'nın tarihçesinde de yer alan bu olayı, Celal Bayar'ın anılarından öğrenelim:

"Atatürk'ün Osmanlı Bankası'nda 250 bin lirası varmış. Ona, orada mevduat faizi dahi verilmiyormuş. Parayı Hint Müslümanları, Milli Mücadele yıllarında Atatürk'ün şahsına göndermişler. Atatürk de parayı Maliye'ye vermiş, ordunun ihtiyaçlarına harcansın diye. Zaferden sonra, halktan alınan tüm borçlar ödenirken, Atatürk'ün parası da geri verilmiş, o da almış Osmanlı Bankası'na yatırmış. Atatürk’ün kayınpederi Muammer Bey, o zaman İzmir'in en büyük tüccarı. Avrupa’yla münasebeti bulunan tek Türk tüccardı. Atatürk'e, 'bu parayı işletelim' demiş. Atatürk de, 'bizim Celal'e git, onunla konuş, ben bu işleri bilmem' demiş.

Muammer Bey geldi bana, bunun üzerine ben, halkımız için, kendimizin bir bankası olmasını, halkımızın rahat edeceği, iki tarafda birbirini anlar vaziyette bir banka kurulmasını şart gördüm. Ve Muammer Bey’e 'ihracat şirketi de gereklidir; ama bu iş daha önemlidir' dedim. Hem şahıs olarak Gazi'nin isminin bu ticaret içerisinde bulunmasının bana hoş görünmediğini belirttim."

Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım’ın ayrılması

Latife Hanım ile Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’nın evliliği 2 yıl 5 ay 5 gün sürer ve 5 Ağustos 1925'te sona erer. Ayrılırken Gazi: "Latife asker sözü vereceksin, müşterek hayatımıza ait hiçbir şeyi kimseye bahsetmeyeceksin" der.

Gerek Mustafa Kemal, gerekse Latife Hanım evliliklerinin son bulmasından sonra, yakın çevrelerine bile, birlikte oldukları iki buçuk yıllık zaman dilimi hakkında en küçük bir söz etmezler. Anılarını, sırlarını kendilerine saklayarak, yine kendileriyle birlikte bunları sonsuzluğa taşımayı bilirler. Saygı, özveri ve anlayış bunu gerektirmiştir.

Latife Uşşaklı, yakınlarından bile gizlediği kanser hastalığı nedeniyle 13 Temmuz 1975'te İstanbul`da ölür. Latife Hanım'ın mezarı, babası Muammer Bey’in de gömülü olduğu Edirnekapı aile mezarlığındadır.

Uşakizade Köşkü, 'İzmir Özel Türk Koleji' oluyor

İzmir Özel Türk Koleji, Bahattin Tatış tarafından 1950 yılında kurulmuştur. Okulun kuruluşunun birinci yılında, artan öğrenci nedeniyle yeni bir okul binasına gereksinim doğmuştur. Bahattin Tatış, Uşakizade Köşkü'nün boş olarak durduğunu öğrenmesi üzerine, Latife Hanım'la görüşüp köşkü okul olarak kiralamak istediğini bildirir.

Latife Hanım, köşkün bir eğitim yuvası olarak kiralanmak istendiğini öğrenince:

"Uygundur. Böylelikle Atatürk’ün ruhu şad olacaktır" demiştir.

1951'de Muammer Bey'in ölümünden sonra, Uşakizade Köşkü’nün beş varisi 1979 yılına kadar Uşakizade Köşk'ünü İzmir Özel Türk Koleji'ne satarlar. 1991 yılına kadar eğitime hizmet veren Uşakizade Köşkü; binlerce Atatürkçü öğrenciye ev sahipliği yapmış ve Latife Hanım’ın da arzusu yerine getirilmiştir.

Tatış Ailesi, yıpranan Uşakizade Köşkü'nün restore edilmesine 1991 yılında karar vermiştir. Hazırlanan proje; koruma, onarım projelerini ve yeni yapılacak ek yapılar ile köşkün bir kültür merkezine dönüştürülmesini içeriyordu.

16 Mayıs 1998 tarihinde, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in katılımı ile gerçekleşen törenle restorasyona başlanmıştır. 15 Haziran 2001 günü ise, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in katıldığı tören ile de köşkün restorasyonu bitirilmiştir.

Uşakizade Köşkü'nün restorasyonun bittiği günden bu güne, köşkü yaklaşık 100 bin öğrenci ve yetişkin gezmiştir. Okulların isteği üzerine, Gazi Mustafa Kemal Paşa Kültür Merkezi'nde Atatürk temalı belgeseller gösterilerek etkinliğin kalıcı olması temin edilmiştir.