Hazırlayan/ Efdal SEVİNÇLİ

İzmir’in XIX. yüzyıldaki kozmopolit yapısı, basın tarihimiz açısından bizlere, çok renkli, çok zengin bir birikim sunar. Bu uzun yüzyılda İzmir’de yaşayan, köken olarak farklı 'millet'lerin bireyleri görünseler de özünde Osmanlı yurttaşı olan, İzmirli Türkler'in, Levantenler'in, Rumlar'ın, Museviler'in, Ermeniler'in, Bulgarlar'ın ve Arnavutlar'ın, İranlılar'ın vb. kendi dillerinde çıkardıkları süreli yayınlarla, çok katmanlı, benzersiz bir kültürel yapıyı oluşturduklarını biliyoruz. 1821’den 1922’ye değin İzmir’de geçerli olan, “ilk Avrupa dili - Fransızca” yanında “yerel dillerde” yayımlanan gazeteleri görünce, inceleyince, İzmir’de, bu çok katmanlı birikimin yarattığı, şaşırtıcı bir basın yayın dünyasıyla karşılaşırız.

İzmir’de konuşulan dillerde, yüzü aşkın gazete, bu kentin sokaklarında dağıtılıp evlerinde, iş yerlerinde okundu. Dünya kültür tarihi içinde bu yayın dünyası, benzeri olmayan bir örnek dönemdir. İşte bu çok renkli dönemin başlangıcında, basın tarihimizin ve İzmir’in ilk gazetecisi, biz Türkler'in adlandırmasıyla Bulak Bey (Alexandre Blacque-1792-1836) karşımıza çıkar. Fransız devriminden sonra İzmir’e yerleşen avukat Alexandre Blacque, 24 Mart 1821’de, kentimizde yayımladığı Le Spectateur Oriental (Doğu Gözlemcisi-Doğulu Tanık) adlı gazetesiyle Osmanlı’yı gazeteyle tanıştırır.

Osmanlı’yı yaşadığı gerilemeden kurtarmak için büyük uğraşlar veren Sultan II. Mahmut, A. Blacque’ı kısa bir süre sonra İstanbul’a çağırır. Bulak Bey’i, Osmanlı’nın ilk gazetesi, günümüzde varlığını resmi gazete olarak sürdüren Takvîm-i Vekâyi’nin (Olayların Takvimi) Fransızca yayını, Le Monitor Ottoman’ın (Osmanlı’dan Haberler) başında görürüz.

İzmir basın dünyasının renkleri içinde Rumca yayımlanan, döneminde İzmir basın tarihinin en uzun süreli gazetesi olan Amaltheia'yı (Amaltiya) (Bolluk, Bereket Boynuzu) (84 yıl-6 Ağustos 1838-8 (?) Eylül 1922) özellikle tanımalıyız: Osmanlı tarihinin, diplomasinin en önemli kaynaklarından birisi olan bu gazeteyle birlikte 100 aşkın Rumca süreli yayın, araştırmacılarımızın bugün ilgisini bekliyor…

Elbette Rumca’dan Ermenice’ye, Ladino’ya, koleksiyonları çok eksik olan bu gazete dünyası içinde Grek harfleriyle, Ermeni harfleriyle, İbrani harfleriyle Türkçe yayımlanan süreli yayınlar içinde, Türkçe konuşup romanlar yazan, dergiler, gazeteler çıkaran, yaşamının önemli bir bölümünü İzmir’de geçiren Kulalı Misailidis’in (Kula, 1820-İstanbul, 16 Ocak 1890) dünyasını bile doğru dürüst tanıyamıyoruz, diğer gazetecilerin emeklerini, katkılarını, ne zaman, nasıl öğreneceğiz… Bu bilinmezlikten de çok üzüntü duyuyorum.

AYDIN’DAN DOKUZ EYLÜL’E

Midhat Paşa’nın tasarladığı vilayet gazetelerinin ilk örneği, Rusçuk’ta çıkan Tuna (3 Mart 1865) gazetesidir. İzmir’de Temmuz 1869’da çıkan Aydın gazetesi, kentimizin ilk Türkçe süreli yayınıdır. Vilayet haberlerinin yayımlandığı Aydın’ı, İzmir’in ilk Türk gazetecisi Mehmet Salim Bey’in çıkardığı, Devir (5 Eylül 1872) ile varlığını kanıtlayan örnekleri daha yeni öğrendiğimiz İntibâh (Haziran 1875) gazetelerimiz izler.

İşte bu süreçte, İzmir’in ilk gülmece ve karikatür dergisi Kara Sinan (3 Haziran 1875-16 Mart 1876) yayımlanır. Karidi Efendi'nin sahipliğinde, Rumca Velos (Ok) adlı gülmece dergisinin kardeş yayını olarak 34 sayı çıkan Kara Sinan’daki karikatürleri, İzmirli okurlarımız, İzmir Sanat Merkezi’nde düzenlenen sergide, 146 yıl öncesi İzmir’inden insan manzaralarını” izleyebilirler.

İzmir basın tarihi araştırmalarında yalnızca Osmanlı arşivlerinin peşine takılmak bile bir başka heyecan, bir başka coşkuyla tanışmak demek. Değerli Dokuz Eylül okurları, bu heyecanı biraz olsun tatmak adına Kara Sinan karikatürleriyle tanışın lütfen.

İzmir basın tarihini bu kısa yazıyla tanıtmanın güçlüğü içinde Hizmet’ten (13 Kasım 1886-15 Ekim 1933) Ahenk’e (21 Şubat 1895-2 Ocak 1930), İttihâd’tan (8 Ekim 1908-30 Kasım 1911) Gâve’ye (17 Aralık 1908-15 Ocak 1909), Anadolu (7 Aralık 1911-11 Mayıs 1919) ile Duygu’nun (-?-Temmuz 1918-11 Mayıs 1919) kardeşliğine, Hukuk-ı Beşer'den (11 Kasım 1918-Mayıs 1919) Sadâ-yı Hak’a (24 Mayıs 1919-30 Haziran 1924-17 Mart 1925) uzanan yayınlar içinde işgal günlerinin acılarını bizlere bir kat daha yaşatan iş birlikçi gazetelerimiz, Köylü’yü (21 Ağustos 1908-Eylül 1922), Müsâvât’ı (-?-Ekim 1918-30 Temmuz 1919-12 Ekim 1920). Islahât‘ı (10 Kasım 1918-Aralık 1918-8 Eylül 1922) özellikle unutmuyoruz!

9 Eylül 1922, Kurtuluş Savaşı’nın noktalandığı, Cumhuriyet’e uzanan bu büyük savaşta, emperyalistlerden ve maşalarından kurtuluşun zafer günümüzdür. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının çabalarıyla var olan ulusal birliğimiz sayesinde kurulan Cumhuriyet yönetimine İzmir basını dört elle sarılır. Özellikle Türk Sesi (27 Mayıs 1923-6 Haziran 1924), Yeni Asır (7 Eylül 1924), Türk İli (21 Ekim 1924-19 Ocak 1926), Yeni Gün (19 Temmuz 1925-13 Nisan 1926), yeni siyasal yönetimin, devrimlerin tanıtımında etkin bir rol üstlenirler.

Demokrat İzmir’in (12 Nisan 1946 / 25 Aralık 1946-28 Nisan 1979) uzun yıllar “muhalefetin sesi” oluşu yanında, bugün İzmir’in en uzun süreli Türkçe gazetesi olan Yeni Asır’ın, Ege’de, etkin bir bölge gazetesi olarak yüksek tirajlara ulaşması İzmir basın tarihi açısından önemlidir.

Günümüzde İzmir basını, bütün dünyada olduğu gibi teknolojik yeniliklerle savaşmaktadır. Gazetelerin satış sayıları bu savaşın akışını bizlere gösteriyor. Dileğimiz bu savaşta, mürekkep ve kağıt kokusunun galip gelmesidir… Bugün, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin sesi olan Dokuz Eylül Gazetesi ile onlarca İzmir gazetesi, mürekkebin, kağıdın ve emekçi binlerce gazetecinin yanında yer alıyorlar… Ancak teknolojik atılımlar, sanal ortamda süren yayın savaşının boyutları, mürekkebin, kağıdın ve emekçi gazetecilerin yanında görünmüyorlar…