ÖMER CEYLAN- Onunla konuşmak, sakin bir nehirde yol almak gibi. Zamanı durduran bir zarafeti var. Her kelimesini özenle seçiyor ama bu bir hesaplılık değil, düşüncelerinin derinliğinden gelen bir duruluk. Piyanodan bahsederken gözleri parlıyor, sanki en yakın dostunu anlatır gibi. Alkışların, ödüllerin, şöhretin ötesinde, müziğin kendisiyle kurduğu o saf ve kopmaz bağa tanıklık ediyorsunuz. Bir sanatçının sadece yeteneğiyle değil, karakteri, duruşu ve birikimiyle nasıl "Gülsin Onay" olduğunu anlamak için sordum; o da tüm kapılarını ardına kadar açtı. İşte o anlar, o sorular ve Gülsin Onay’ın filtresiz, tüm içtenliğiyle verdiği o cevaplar...
Yetiştiğiniz aile sizin sanat hayatınızı nasıl etkiledi? Dar gelirli bir aileden büyük bir sanatçı çıkabilir mi?
Aile, bireyin yaşamında en temel ve ilk etkileyici faktördür. Sanatla iç içe büyüyen bir ailede yetişmek, genellikle kişinin sanat anlayışını şekillendirir, onu motive eder ve destekler. Bu aileler, çocuklarına sanata dair farkındalık kazandırır, onların yeteneklerini keşfetmelerine imkan tanır. Öte yandan, maddi veya manevi zorluklar yaşayan, geleneksel veya farklı değerler taşıyan ailelerden de büyük sanatçılar çıkabilir. Çünkü sanat, çoğu zaman zorluklar ve engellerle karşılaşanların içsel gücüyle şekillenir. Dargelirli bir aileden gelen biri, belki de bu zorluklar karşısında daha dirençli olabilir, kendi yolunu çizmek için daha çok çaba gösterebilir. Önemli olan, bireyin iç motivasyonu ve tutkusudur; aile ne kadar farklı olursa olsun, tutku ve azim büyük sanatçıların temel taşlarını oluşturur.
Sahneye çıkmadan önce kendinizi hazırladığınız bir yöntem var mı?
Her sanatçı, sahneye çıkmadan önce kendine özgü hazırlık rutini geliştirir. Kimi zaman derin nefes egzersizleri yapar, meditasyon veya gevşeme teknikleri kullanır. Kimi zaman ise, birkaç dakika kendini odaklama ve motivasyon sağlayacak içsel konuşmalar gerçekleştirir. Benim için en önemli şey, sahne öncesinde ruhumu ve bedenimi uyumlu hale getirmektir. Bu, genellikle sahneye çıkmadan önceki birkaç dakika içinde, eseri ve seyirciyi hayal ederek kendimi tamamen müziğe odaklamaya çalışmakla olur. Ayrıca, teknik hazırlıklar ve tekrarlar da bu sürecin önemli bir parçasıdır. Sahneye çıkmadan önce kendimi güvende hissetmek, içimdeki heyecanı kontrol altına almak ve performansa odaklanmak için bu hazırlıklar vazgeçilmezdir.
"ÇALDIĞIM ESERLER SADECE MÜZİK DEĞİL, HAYATIMIN ANLARINI TAŞIR"
Çaldığınız eserler arasında sizi hayatınızın bir dönemine ışınlayan bir parça var mı?
Elbette, her sanatçının hayatında özel bir yeri olan eserler vardır. Belki ilk çaldığınız veya sizin için dönüm noktası olan bir parça, sizi çocukluk yıllarınıza, gençlik yıllarınıza ya da yaşamınızın belirli bir dönemine götürür. Mesela, gençlik yıllarında öğrendiğiniz ve çok sevdiğiniz bir Bach sonatı, sizin o dönemdeki duygularınızı, hayallerinizi ve müzikal gelişiminizi yansıtır. Ya da, üzerinde uzun süre çalıştığınız ve sonunda başardığınız bir concerto, sizin azim ve sabrınızı simgeler. Bu eserler, sadece müzik değil, aynı zamanda hayatınızın önemli anlarını ve duygularını da taşır.
Sizi çok etkilemiş bir konser var mı?
Evet, birçok konser benim için unutulmazdır. Ancak özellikle, kariyerimde dönüm noktası olan ve bana ilham veren bir konseri hatırlıyorum. Belki de, Vladimir Ashkenazy ile birlikte sahne almak, seyircinin yoğun ilgisi ve duygusal tepkisi bana çok güç vermiştir. Ayrıca, bazı konserler, kariyerimde yeni bir sayfa açmamı sağlar; çünkü orada öğrendiğim bir şey veya yaşadığım bir duygu, hayatımın başka alanlarına da yansır.
Dijital dünya klasik müziği de dönüştürüyor mu?
Dijital çağ, klasik müzik alanında büyük bir dönüşüm yaratıyor. Artık, müzik eserlerine erişim çok daha kolay, hatta saniyesinde ulaşabiliyoruz. Bu, hem yeni dinleyicilere ulaşmak hem de genç nesillere ulaşmak açısından büyük fırsatlar sunuyor. Ayrıca, online konserler, canlı yayınlar ve dijital platformlar, klasik müziğin sınırlarını genişletiyor. Ancak, bu dönüşümde önemli olan, dijital ortamın yüzeysel değil, derinlikli ve kaliteli içerik sunmasıdır. Geleneksel konser deneyimini ve canlılığı kaybetmeden, dijital teknolojiyi kullanmak, klasik müzik için büyük bir avantaj olabilir. Sanatçılar da artık, kendi dijital içeriklerini üreterek, global bir kitleye ulaşma imkanına sahip.
"GENÇLERE SIRRIM: SABIR VE AZİM!"
Toplumsal olaylar karşısında bir sanatçı nasıl bir tavır almalı?
Sanatçı, toplumun aynasıdır ve toplumsal olaylara karşı duyarlı olmak, sorumluluk sahibi davranmak önemlidir. Toplumsal adaletsizlikler, savaşlar veya insan hakları ihlalleri gibi konularda sessiz kalmak yerine, sanatını bir araç olarak kullanabilir. Sanat, farkındalık yaratmak, değişim için ilham vermek ve insanlara ses olmak açısından güçlü bir araçtır. Ancak, bu tavır, samimi ve etik olmalı; sanatçının kendi duruşunu ve inançlarını yansıtan, yapıcı ve pozitif bir yaklaşım olmalıdır. Toplumun sesine kulak vermek, empati göstermek ve sanatın gücüyle farkındalık yaratmak, sanatçının en önemli görevidir.
Sizden daha gençlere aktarmak istediğiniz bir “sır” ya da “değer” var mı?
Genç sanatçılara en önemli tavsiyem, tutku ve disiplin arasındaki dengeyi kurmalarıdır. Sanat, sevgiyle ve içtenlikle yapılmalı; ama aynı zamanda disiplinli çalışma ve sürekli gelişim de şarttır. Sabır ve azim, en büyük sırdır. Hatalar ve başarısızlıklar karşısında yılmadan, öğrenmeye ve gelişmeye devam etmek gerekir. Ayrıca, kendinizi sürekli yenilemek ve farklı tarzlar ve teknikler denemek, sanatınızı zenginleştirir. En önemlisi, kendi sesinizi ve duygularınızı kaybetmeden, samimi ve özgün olmaya çalışın.
"HİÇBİR ZAMAN MADDE VEYA UNVAN PEŞİNDE KOŞMADIM"
Zirvede olmak, Gülsin Onay olmak nasıl bir his? Hırslarınız var mı?
Zirvede olmak, büyük bir sorumluluk ve aynı zamanda bir gurur kaynağıdır. Ancak, önemli olan bu zirvede kalabilmek ve sürekli gelişmektir. Benim için, sanatın içsel doyumu ve seyircinin duygularına dokunabilmek en büyük ödüldür. Hırslarım konusunda ise, asla sadece madde veya unvan peşinde koşmam. Ama, kendimi sürekli geliştirmek, yeni eserler keşfetmek ve müzikle olan bağımı güçlendirmek için içsel bir motivasyonum var. Hırslar, sağlıklı bir şekilde, sanat yolunda ilerlemek ve daha iyi olmak için motive edici olabilir.
İzmir sizin için ne ifade ediyor?
İzmir, benim için çok özel bir şehirdir. İzmir’in özgür ruhu, sanat ve kültürle iç içe yaşamı, beni her zaman motive etmiştir. İzmir, sevgi, özgürlük ve sanata olan tutkumun sembolüdür.