Her gün milyonlarca insan güne bir fincan kahveyle başlıyor. Kimi için bir keyif, kimi içinse bir ayılma ritüeli olan bu alışkanlık, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş durumda. Ancak Çinli bilim insanları tarafından yürütülen ve bulguları uluslararası alanda yankı uyandıran yeni bir araştırma, bu masum görünen alışkanlığın, özellikle belirli bir kahve türü için, ciddi bir sağlık riskini de beraberinde getirebileceğini ortaya koydu. Araştırmanın odağında, pratikliği nedeniyle çok sık tüketilen hazır kahve ve onun, ileri yaşlarda en yaygın görme kaybı nedenlerinden biri olan makula dejenerasyonu (AMD) ile olan ilişkisi yer alıyor.

Makula dejenerasyonu, halk arasında bilinen adıyla "sarı nokta hastalığı", gözümüzün retina tabakasının merkezinde yer alan ve keskin, ayrıntılı görmemizi sağlayan makula bölgesinin zamanla hasar görmesiyle ortaya çıkan sinsi bir hastalıktır. Bu hastalık, doğrudan körlüğe neden olmasa da, merkezi görüşü bulanıklaştırarak, okuma, araç kullanma, televizyon izleme ve hatta insanların yüzlerini tanıma gibi günlük hayatın en temel işlevlerini yerine getirmeyi neredeyse imkansız hale getirir. Hastalığın iki ana türü bulunur: daha yavaş ilerleyen "kuru tip" ve ani görme kaybına yol açabilen "yaş tip". İşte Çinli bilim insanlarının yaptığı bu son araştırma, hazır kahve tüketiminin, bu sinsi hastalığın her iki türü için de riski önemli ölçüde artırdığını gösteriyor.

Suçlu kimyasal: Hazır kahve bardağındaki gizli düşman 'akrilamid'

Peki, bir fincan hazır kahve, göz sağlığımız için nasıl bir tehdit oluşturabilir? Bilim insanlarına göre bu sorunun cevabı, kahvenin üretim sürecinde ortaya çıkan "akrilamid" adlı bir kimyasalda gizli. Akrilamid, karbonhidrat açısından zengin gıdaların, kavurma veya kızartma gibi yüksek sıcaklıkta işlem görmesi sırasında doğal olarak oluşan bir bileşiktir. Hazır kahvenin üretim sürecinde, kahve çekirdeklerinin yüksek sıcaklıklarda uzun süre kavrulması, çekilmiş kahveye oranla çok daha yüksek seviyelerde akrilamid oluşumuna neden oluyor.

Araştırmaya göre, vücuda alınan bu kimyasal, kan dolaşımına karışarak gözün en hassas bölgelerinden biri olan retinaya kadar ulaşıyor. Burada, özellikle makula bölgesindeki hücrelere zarar vererek oksidatif strese ve iltihaplanmaya yol açtığı, bunun da zamanla makula dejenerasyonunun gelişimini tetiklediği düşünülüyor. Yani, her yudumda vücudumuza aldığımız bu kimyasal, gözümüzün en değerli bölgesini yavaş yavaş tahrip eden bir düşman gibi çalışıyor olabilir.

Sadece bir anket değil, genetik bir kanıt: Araştırmanın şok edici sonuçları

Bu araştırmayı diğerlerinden ayıran ve bulgularını daha da güçlü kılan en önemli özellik, sadece insanların kahve tüketim alışkanlıklarını sorgulayan bir anket çalışması olmaması. Araştırma, İngiltere Biyobankası ve Finlandiya'daki FinnGen konsorsiyumu gibi devasa veri tabanlarından alınan yüz binlerce kişinin genetik verileriyle destekleniyor. Bilim insanları, doğrudan katılımcıların kahve tercihlerine değil, bireylerin genetik yapılarının hangi tür kahveyi tercih etmeye yatkın olduğuna odaklandı. Bu yöntem, kişisel beyanlardaki olası hataları ortadan kaldırarak, çok daha objektif ve güvenilir sonuçlar elde edilmesini sağladı.

Obezite Tedavisinde Tüp Mide Ameliyatı Yaygınlaşıyor
Obezite Tedavisinde Tüp Mide Ameliyatı Yaygınlaşıyor
İçeriği Görüntüle

Katılımcılar, genetik eğilimlerine göre hazır kahve, çekilmiş kahve ya da kafeinsiz kahve tüketicileri olarak gruplandırıldı ve bu grupların makula dejenerasyonuna yakalanma riskleri karşılaştırıldı. Elde edilen sonuçlar ise kelimenin tam anlamıyla şok ediciydi:

  • Genetik olarak hazır kahve içme eğilimi olan bireylerde, bu hastalığa yakalanma olasılığının, diğer kahve türlerini tercih edenlere göre tam yedi kat daha fazla olduğu tespit edildi.

  • Daha detaylı incelendiğinde, bu gruptaki kişilerde "kuru tip" makula dejenerasyonuna yakalanma riskinin yüzde 692, "yaş tip" makula dejenerasyonu riskinin ise yüzde 159 oranında arttığı görüldü.

  • Kafeinsiz kahve tercih edenlerde de "kuru tip" makula dejenerasyonu riskinde yüzde 80'lik bir artış gözlendi; ancak bu artışın istatistiksel olarak anlamlı bir sonuç doğurmadığı belirtildi.

Bu rakamlar, özellikle hazır kahve ile bu ciddi göz hastalığı arasında, daha önce bilinenden çok daha güçlü ve doğrudan bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor.

Kimler daha yüksek risk altında ve uzmanlar ne diyor?

Araştırma, hazır kahvenin önemli bir risk faktörü olduğunu ortaya koysa da, uzmanlar makula dejenerasyonu gelişiminde başka faktörlerin de etkili olduğunu hatırlatıyor. Eğer aşağıdaki risk gruplarından birindeyseniz ve aynı zamanda düzenli bir hazır kahve tüketicisiyseniz, göz sağlığınıza daha da fazla özen göstermeniz gerekebilir:

  • Ailesinde makula dejenerasyonu öyküsü olanlar

  • Sigara içenler (sigara, bilinen en önemli risk faktörlerinden biridir)

  • Fazla kilolu veya obez bireyler

  • Yüksek tansiyon hastaları

  • Mavi veya yeşil göz rengine sahip olanlar (düşük pigmentasyon nedeniyle güneş ışığının zararlı etkilerine karşı daha hassas oldukları için)

Peki, bu araştırmanın sonuçları, tüm hazır kahve tüketicilerinin hemen paniğe kapılması gerektiği anlamına mı geliyor? Uzmanlara göre, panik için henüz erken olabilir, ancak tedbirli olmakta büyük fayda var. Araştırmayı yürüten bilim insanları ve diğer bağımsız uzmanlar, bu bulguların son derece önemli olduğunu, ancak kesin ve genel bir sonuca varabilmek için daha geniş kapsamlı ve farklı popülasyonlarda yapılacak çalışmalarla doğrulanması gerektiğini belirtiyor.

Mevcut veriler, hazır kahve tüketimi ile makula dejenerasyonu riski arasında güçlü bir "ilişki" (korelasyon) olduğunu gösteriyor. Ancak bu ilişkinin, doğrudan bir "neden-sonuç" ilişkisi olup olmadığını kesin olarak söylemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor. Yine de, özellikle ailesinde sarı nokta hastalığı olan veya diğer risk faktörlerini taşıyan bireylerin, kahve tercihlerini gözden geçirerek, hazır kahve yerine taze çekilmiş kahve gibi daha az işlenmiş alternatiflere yönelmeleri, göz sağlıklarını korumak adına alabilecekleri basit ama etkili bir önlem olabilir.

Kaynak: HABER MERKEZİ