İzmir kamuoyunun nefesini tutarak takip ettiği ve aralarında eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in de bulunduğu çok sayıda ismin yargılandığı İZBETON kooperatif davasında sular durulmuyor. Davanın 13 Ekim'de görülen ikinci duruşmasında, tutuklu sanıklardan eski CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu hakkında verilen "ev hapsiyle tahliye" kararı, davanın seyrinde önemli bir dönemeç olmuştu. Ancak bu kararın hemen ardından gelen savcılık itirazı, gözleri yeniden yargı sürecine çevirmişti. Yaklaşık iki haftalık gergin bekleyişin ardından mahkemeden gelen haber, davanın gündemine bomba gibi düştü. Üst mahkeme, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Aslanoğlu'nun yeniden tutuklanması talebiyle yaptığı itirazı reddetti. Bu karar, Aslanoğlu'nun yargılama sürecini ev hapsi şartıyla dışarıda geçireceğini kesinleştirmiş oldu.
Kamuoyunun yakından takip ettiği davanın geçmişi
İzmir'i sarsan soruşturmanın fitili, Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON A.Ş. üzerinden yürütülen kentsel dönüşüm projelerindeki usulsüzlük iddialarıyla ateşlenmişti. Karabağlar, Gaziemir ve Örnekköy'deki kat karşılığı inşaat işlerinde yolsuzluk yapıldığı iddiaları üzerine başlatılan soruşturma, kısa sürede genişleyerek kentin siyasi ve bürokratik çevrelerinde büyük bir yankı uyandırmıştı. Soruşturma kapsamında, aralarında 2019-2024 yılları arasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüten Tunç Soyer, dönemin CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Barış Karcı ve İZBETON eski Genel Müdürü Heval Savaş Kaya'nın da bulunduğu 65 sanık hakkında "Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık" suçundan dava açılmıştı. Operasyonlar ve ardından gelen tutuklamalar, İzmir'de uzun süre siyasetin bir numaralı gündem maddesi olmuştu.
Duruşmada kısmi tahliye kararı çıkmıştı
Davanın kilit dönemeçlerinden biri, 13 Ekim 2025 tarihinde İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ikinci duruşmada yaşandı. Mahkeme heyeti, yaptığı değerlendirme sonucunda tutuklu sanıklardan eski Başkan Tunç Soyer, Barış Karcı ve Heval Savaş Kaya'nın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Ancak aynı duruşmada, davanın önemli isimlerinden Şenol Aslanoğlu, Cihangir Lübiç ve Hüseyin Şimşek için adli kontrol şartıyla tahliye kararı çıktı. Mahkeme, bu üç ismin "konutu terk etmemek" suretiyle ev hapsine alınarak tahliye edilmelerini kararlaştırdı. Bu karar, Aslanoğlu'nun ailesi ve partilileri tarafından sevinçle karşılanırken, davanın diğer tutuklu sanıklarının yakınlarında ise hayal kırıklığı yaratmıştı. Kısmi tahliye kararı, hukuki tartışmaları da beraberinde getirmişti.
Başsavcılık tahliyelere jet hızıyla itiraz etti
Duruşma salonundaki sevinç henüz tazeliğini korurken, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan süreci yeniden hareketlendiren bir hamle geldi. Başsavcılık, mahkemenin Şenol Aslanoğlu ve Cihangir Lübiç hakkında verdiği ev hapsiyle tahliye kararına itiraz ederek, sanıkların yeniden tutuklanmasını talep etti. Başsavcılığın üst mahkemeye sunduğu itiraz dilekçesi, hukuki sürecin yeni bir aşamaya evrildiğinin sinyalini verdi. Savcılığın bu hızlı ve kararlı adımı, tahliye kararlarının kalıcı olmayabileceği endişesini doğurmuş ve tüm dikkatleri itirazı değerlendirecek olan mahkemenin vereceği karara kilitlemişti. Bu gelişme, davanın sadece sanıklar ve avukatları arasında değil, aynı zamanda yargının farklı kademeleri arasında da bir hukuk mücadelesine sahne olduğunu gösteriyordu.
Siyasetten itiraza sert tepki: 'anlamlandıramadık'
Savcılığın itiraz kararı, siyaset arenasında da geniş yankı buldu. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi kanadından karara sert tepkiler geldi. Konuyla ilgili bir televizyon programında değerlendirmelerde bulunan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, savcılığın itirazını "hukuki dayanaktan yoksun" olarak nitelendirdi. Bakan, davanın temelini oluşturan Sayıştay, Danıştay ve bilirkişi raporlarının tamamının sanıkların lehine olduğunu savunarak, "Bu raporların hepsine bakarak savcılığın tahliye talep etmesi gerekirdi. Lehe olan raporları aleyhe yorumlayıp tutukluluğun devamını istedi. Dolayısıyla biz bu itirazı anlamlandıramadık. Dosyanın esasen içi boş, hepsinin dün tahliye edilmesi gerekirdi. Yüreğimize su serpen tek şey Şenol Aslanoğlu ile ilgili verilen ev hapsi kararıydı, şimdi ona da itiraz edildi. Umarım yanlış bir şey yapılmaz," ifadelerini kullanarak yargı sürecindeki tutuma yönelik eleştirilerini dile getirdi. Bakan'ın bu sözleri, davanın siyasi boyutunu ve taraflar arasındaki gerilimi bir kez daha gözler önüne serdi.
Yargıda son nokta: mahkeme itirazı reddetti
Yaklaşık iki hafta süren ve tarafların adeta nefeslerini tutarak beklediği süreç, bugün sonuçlandı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazını değerlendiren bir üst mahkeme, talebi yerinde bulmayarak reddetti. Mahkeme, İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Şenol Aslanoğlu hakkında verdiği "konutu terk etmemek" suretiyle adli kontrol kararının yerinde olduğuna hükmetti. Bu kararla birlikte, savcılığın Aslanoğlu'nu yeniden cezaevine gönderme girişimi sonuçsuz kalmış oldu. Yargıdan gelen bu son karar, Şenol Aslanoğlu'nun dava süreci boyunca ev hapsinde kalacağını kesinleştirdi. Davanın esastan görülmesine önümüzdeki aylarda devam edilecek ancak tutukluluk ve tahliye konusundaki bu son perde, şimdilik kapanmış görünüyor.




