Türkiye'de son yıllarda tırmanışa geçen kira fiyatları ve konut krizi, ev sahibi ile kiracı arasındaki anlaşmazlıkları da rekor seviyelere taşıdı. Bu anlaşmazlıkların çözümünde yasal yolları denemek yerine, "zorbalık" ve "baskı" yöntemlerine başvuran mülk sahiplerini ve emlakçıları üzecek emsal bir karar, Yüksek Mahkeme'den geldi. İstanbul'da yaşanan olayda, bir emlakçı, daha önce kiraya verdiği dairenin sahibiyle anlaşarak, sözleşmesi devam eden kiracının evi boşaltmasını istedi.

Kiracının, kira sözleşmesinin devam ettiğini ve evi boşaltmayacağını belirtmesi üzerine, emlakçı ve ev sahibi, hukuk dışı bir yola başvurdu. Kiracıyı bezdirerek ve yaşam koşullarını imkansız hale getirerek evi terk etmeye zorlamak amacıyla, daireye ait olan ve kiracının üzerine abonelikleri bulunan elektrik, su ve doğal gaz sayaçlarını yerlerinden söktüler. Bu durum, kiracının temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayamamasına ve evinde adeta bir "hapis" hayatı yaşamasına neden oldu. Yaşadığı bu hukuksuzluk karşısında pes etmeyen kiracı, soluğu adliyede aldı ve kendisini bu duruma sokan emlakçı hakkında şikayette bulundu.

Yargı sürecinde adım adım emsal karar

Kiracının şikayeti üzerine başlayan hukuki süreç, ev sahibi-kiracı ilişkilerinde sıkça rastlanan ancak genellikle cezasız kalan bu tür eylemlerin, aslında ciddi bir suç teşkil ettiğini ortaya koydu. Bakırköy 51. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, sanık emlakçı, Türk Ceza Kanunu'nun 123. maddesinde düzenlenen "kişilerin huzur ve sükununu bozma" suçundan yargılandı.

Mahkeme, sanığın eyleminin, sadece bir anlaşmazlık olmanın ötesinde, ısrarlı bir şekilde kiracının psikolojik ve fiziksel huzurunu bozmaya yönelik kasıtlı bir eylem olduğuna hükmetti. Yapılan yargılama sonucunda, yerel mahkeme, sanık emlakçıyı 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı. Bu karar, sayaç sökme gibi eylemlerin basit bir kabahat değil, hürriyeti kısıtlayıcı bir ceza gerektiren bir suç olduğunun altını çizmesi açısından bir ilk niteliğindeydi.

Karardan memnun olmayan sanık emlakçı, yerel mahkemenin verdiği karara itiraz ederek, dosyayı bir üst mahkeme olan Yargıtay'a taşıdı. Temyiz incelemesi, davanın nihai sonucunu belirleyeceği için, tüm kamuoyu tarafından merakla bekleniyordu.

Yargıtay’ın gerekçesi: bu bir 'rahatsızlık verme' eylemidir

Dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bularak, sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünü oy birliğiyle onadı. Yüksek Mahkeme'nin bu kararı, benzer durumlarla karşılaşan binlerce kiracı için bir umut ışığı olurken, yasa dışı yollara başvuran ev sahipleri için de net bir uyarı niteliği taşıyor.

Yargıtay'ın gerekçeli kararında, sanığın eylemlerinin bütüncül bir şekilde değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Kararda, sanığın kiracıyı evden çıkarmak amacıyla önce telefonla arayarak rahatsız ettiği, olumsuz yanıt alması üzerine ise bizzat eve giderek sayaçları söktüğü belirtildi. Yüksek Mahkeme, bu eylemlerin, "sırf huzur ve sükunu bozmak maksadıyla" ve "ısrarlı bir şekilde" gerçekleştirildiğini, dolayısıyla Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanan suçun tüm unsurlarının oluştuğunu ifade etti.

Kararda, yerel mahkemenin, sanığın eylemine uyan suç vasfını ve buna karşılık gelen yaptırımları doğru bir şekilde belirlediği aktarılarak, "Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın temyiz isteminin reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir" denildi.

Evde bakım ve 65 yaş aylığı ne kadar oldu? Temmuz 2025 Evde bakım ve 65 yaş aylığı zammı
Evde bakım ve 65 yaş aylığı ne kadar oldu? Temmuz 2025 Evde bakım ve 65 yaş aylığı zammı
İçeriği Görüntüle

Kiracılar için emsal, ev sahiplerine net uyarı

Yargıtay'ın bu onama kararı, ev sahibi-kiracı anlaşmazlıklarında yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Bu karar, hukuki açıdan birçok önemli mesaj içeriyor:

  1. "Huzur ve Sükunu Bozma" Suçunun Kapsamı Genişledi: Bu kararla birlikte, sayaç sökme, sürekli rahatsız etme, tehditkar mesajlar gönderme gibi eylemlerin, TCK 123. madde kapsamında değerlendirilebileceği ve hapis cezası gerektirebileceği netleşmiş oldu. Bu suç, artık sadece gürültü yapmak gibi basit eylemlerle sınırlı kalmayacak.

  2. Yasa Dışı Tahliye Yöntemlerine Geçit Yok: Karar, ev sahiplerinin, kiracıyı evden çıkarmak için "kendi adaletini" sağlamaya çalışmasının önünü kesiyor. Elektrik, su, doğal gaz gibi temel hizmetleri kesmek, kapı kilidini değiştirmek, eve habersiz girmek gibi eylemlerin tamamı, artık hapis cezası riski taşıyan suçlar olarak kabul edilecek.

  3. Kiracının Yasal Hakları Güvence Altında: Bu karar, kira sözleşmesi devam eden bir kiracının, yasal bir mahkeme kararı olmadan evden çıkarılamayacağını ve mülk sahibinin baskılarına karşı hukuken korunacağını teyit ediyor. Kiracılar, benzer durumlarla karşılaştıklarında, delilleriyle birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunma hakkına sahiptir.

  4. Emlakçıların Sorumluluğu: Karar, sadece ev sahiplerini değil, bu tür hukuksuz eylemlere aracılık eden veya bizzat gerçekleştiren emlakçıları da doğrudan sorumlu tutuyor. Emlakçıların, mülk sahibi adına hareket ederken yasal sınırların dışına çıkamayacağı ve çıktıkları takdirde cezai yaptırımlarla karşılaşacakları açıkça ortaya konulmuş oldu.

Kiracı ve ev sahibi hakları ne diyor?

Türk Borçlar Kanunu, kiracı ve ev sahibi arasındaki ilişkiyi net bir şekilde düzenlemektedir. Kanuna göre, bir kiracıyı evden çıkarmak için mülk sahibinin haklı ve yasal bir gerekçesi olması ve bu gerekçeye dayanarak mahkemeye başvurması zorunludur. Kiranın ödenmemesi (iki haklı ihtar sonrası), mülk sahibinin kendisinin veya bakmakla yükümlü olduğu bir yakınının konuta ihtiyaç duyması, evin esaslı bir tadilata girecek olması gibi belirli şartlar dışında, sözleşme süresi boyunca kiracının tahliye edilmesi mümkün değildir.

Bu son Yargıtay kararı, yasal süreçleri işletmek yerine, baskı ve yıldırma politikası izleyen mülk sahiplerine, adaletin er ya da geç tecelli edeceğini ve yaptıkları hukuksuzlukların cezasız kalmayacağını göstermesi açısından büyük bir önem taşımaktadır.

Kaynak: HABER MERKEZİ