Ege'nin incisi İzmir, 25 Temmuz Cuma gününe adeta bir fırının içinde uyanarak, son yılların en bunaltıcı ve en uzun günlerinden birini yaşıyor. Kent merkezinde termometre ibrelerinin 42,5 dereceyi göstererek Temmuz ayı sıcaklık rekorunu (43,2 derece) zorladığı bu tarihi günde, şehirde yaşam adeta durma noktasına geldi. Öğle saatlerinde kentin en işlek caddeleri ve meydanları derin bir sessizliğe gömülürken, kavurucu sıcaktan ve nemden bunalan on binlerce vatandaş, çareyi kendilerini Ege'nin serin sularına atmakta buldu. Konak'tan Karşıyaka'ya uzanan sahil şeridi ve kentin merkezi noktaları hayalet bir şehri andırırken, tatil beldeleri, özellikle de Çeşme, tarihindeki en yoğun günlerinden birine tanıklık etti. Betonun erime noktasına geldiği kent merkezinden kaçanlar, sahil şeritlerinde adım atacak yer bırakmadı. Bu olağanüstü durum, sıcak hava dalgasının sadece bir meteoroloji verisi olmadığını, aynı zamanda bir kentin sosyal yaşamını ve ritmini nasıl altüst edebildiğini gözler önüne serdi.
Sokaklar boşaldı, nefes almak imkansızlaştı
Güneşin en tepede olduğu ve etkisini en acımasız şekilde hissettirdiği öğle saatlerinde İzmir merkezinde hayat adeta durdu. Alsancak'ın cıvıl cıvıl sokakları, Kemeraltı Çarşısı'nın asırlık koridorları ve Konak Meydanı'nın güvercinleri, yerini yakıcı bir boşluğa bıraktı. Asfalttan yansıyan buhar ve gözle görülür hale gelen sıcaklık dalgalanmaları, dışarıda olmayı neredeyse imkânsız hale getirdi. Pek çok esnaf kepenklerini normalden erken saatte indirirken, zorunlu olmadıkça dışarıya adımını atmayan İzmirliler, klimaların ve vantilatörlerin serinliğine sığındı. Meteoroloji yetkililerinden alınan bilgilere göre, 42,5 derece olarak ölçülen sıcaklığın hissedilen değerinin, yüksek nemle birlikte 45 derecenin üzerine çıkması, tehlikenin boyutunu daha da artırdı. Kentin üzerindeki bu ağır ve boğucu hava, sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da bir baskı unsuru oluşturarak, insanların günlük rutinlerini tamamen askıya almasına neden oldu.
Rotasını serin sulara çevirenlerin adresi Çeşme oldu
Şehir merkezindeki bu boğucu atmosferden kaçışın tek bir adresi vardı: serin sular ve esintili sahiller. Sabahın erken saatlerinden itibaren İzmir'in dört bir yanından ve çevre illerden yola çıkan binlerce araç, Çeşme otoyolunda kilometrelerce uzayan kuyruklar oluşturdu. Adeta bir göçü andıran bu akın, tatil beldesinin girişinden itibaren trafiğin kilitlenmesine yol açtı. İnsanlar, arabalarını park edecek bir yer bulabilmek için saatlerce uğraşırken, plajlara giden yollar insan seline dönüştü. Alaçatı'nın dar sokakları, Boyalık'ın sakin koyları ve Pırlanta Plajı'nın rüzgârı, serinlemek isteyenlerle dolup taştı. Ancak en büyük yoğunluk, şüphesiz beldenin dünyaca ünlü plajı Ilıca'da yaşandı. Kafe ve restoranlar, serin bir içecek veya bir gölge arayanlarla dolarken, işletmeciler talebe yetişmekte zorlandıklarını belirtti.
Ilıca'da adım atacak yer kalmadı
Yaklaşık bin 200 metrelik uzunluğu ve altın sarısı ince kumuyla bilinen Ilıca Plajı, kelimenin tam anlamıyla tarihi bir kalabalık yaşadı. Sahil boyunca uzanan şemsiyeler ve şezlonglar arasında adım atacak boşluk bulmak neredeyse imkânsızdı. Yerli ve yabancı turistlerin yanı sıra günübirlik tatilcilerin de akın ettiği plajda, on binlerce insan aynı anda deniz keyfi yaptı. Denizin içindeki termal su kaynakları nedeniyle suyunun diğer plajlara göre daha ılık olmasıyla bilinen Ilıca'da bile insanlar, kavurucu sıcaktan bir nebze olsun kurtulabilmek için sudan çıkmak istemedi. Sahilde ailesiyle birlikte serinlemeye çalışan bir vatandaş, "İzmir merkezde nefes alamıyorduk, sabah erkenden yola çıktık ama bu kadarını beklemiyorduk. Sanki bütün Ege Bölgesi buraya akın etmiş gibi. Ama sıcağa katlanmaktansa bu kalabalığa katlanmak daha iyi," sözleriyle durumu özetledi.
Uzmanlardan hayati uyarılar: tehlike kapıda
Bu olağanüstü sıcak hava dalgası, beraberinde ciddi sağlık risklerini de getirdi. Meteoroloji ve sağlık uzmanları, vatandaşları art arda uyararak, alınması gereken önlemlerin hayati önem taşıdığını vurguladı. Özellikle kalp, tansiyon, diyabet gibi kronik rahatsızlıkları olanlar, yaşlılar ve küçük çocukların bu dönemde en büyük risk grubunu oluşturduğu belirtildi. Uzmanların altını çizdiği en önemli uyarı, güneş ışınlarının yeryüzüne en dik açıyla geldiği 11.00 ile 16.00 saatleri arasında kesinlikle dışarı çıkılmaması yönünde oldu. Zorunlu hallerde ise açık renkli, pamuklu ve bol kıyafetlerin tercih edilmesi, geniş kenarlı şapkalar ve güneş gözlüğü kullanılması gerektiği ifade edildi. Gün boyunca bol bol su ve sıvı tüketiminin, sıcak çarpması ve dehidrasyon riskini önlemedeki en etkili yöntem olduğu hatırlatıldı.
Hafta sonu da cehennem sıcağı devam edecek
İzmir'i esir alan bu Afrika kökenli sıcak hava dalgasının etkisinin hafta sonu da aynı şiddette devam etmesi bekleniyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün tahminlerine göre, Cumartesi ve Pazar günleri de sıcaklıklar 40 derecenin üzerinde seyredecek. Bu durum, belediyeleri ve acil durum ekiplerini de teyakkuza geçirdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, özellikle ana caddelerde ve meydanlarda gün boyu arazözlerle sulama yaparak asfaltın sıcaklığını düşürmeye çalışırken, İZSU, su kesintisi yaşanmaması için tüm önlemlerin alındığını duyurdu. Sahillerde ise cankurtaran ekiplerinin sayısı artırıldı. Vatandaşların, önümüzdeki iki gün boyunca da uzmanların uyarılarını dikkate alarak kendilerini ve sevdiklerini kavurucu sıcakların olumsuz etkilerinden korumaları büyük önem taşıyor. Görünen o ki, İzmir'i ve Ege'yi zorlu bir hafta sonu daha bekliyor.
