Türkiye ekonomisinin genel sağlığına ilişkin en önemli öncü göstergelerden biri olan ücretli çalışan sayıları, 2025 yılının temmuz ayında karmaşık bir tablo ortaya koydu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan "Ücretli Çalışan İstatistikleri, Temmuz 2025" raporuna göre, sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörlerini kapsayan toplamda ücretli çalışan sayısı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,2'lik bir artış gösterdi. Geçen yıl 15 milyon 910 bin kişi olan toplam ücretli çalışan sayısı, bu yılın temmuz ayında 191 bin kişilik bir artışla 16 milyon 101 bin kişiye ulaştı. İlk bakışta olumlu görünen bu genel artış rakamının alt detaylarına inildiğinde ise, ekonominin farklı sektörleri arasında tehlikeli bir ayrışmanın yaşandığı ve özellikle sanayi sektörünün ciddi bir kan kaybı yaşadığı görülüyor. İstihdam artışını, son dönemde yeniden canlanan inşaat sektörü ile hizmetler sektörü sırtlarken, ekonominin lokomotifi olan sanayideki daralma endişeleri artırdı.
Sanayi sektörü alarm veriyor: 178 bin kişilik kayıp
Temmuz ayı istatistiklerinin en endişe verici verisi, sanayi sektöründen geldi. Yıllık bazda incelendiğinde, sanayi sektöründeki toplam ücretli çalışan sayısı yüzde 3,5 oranında azalarak 5 milyon 106 binden 4 milyon 927 bine geriledi. Bu, bir yıl içinde sanayi sektöründe net olarak 178 bin 845 kişinin işini kaybettiği anlamına geliyor. Sanayinin alt kırılımlarına bakıldığında, en büyük daralmanın yüzde 3,8'lik bir düşüşle imalat sanayisinde yaşandığı görülüyor. Türkiye'nin üretim ve ihracat gücünün temelini oluşturan imalat sanayisindeki bu sert düşüş, ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın ve artan maliyetlerin istihdam üzerindeki doğrudan etkisini ortaya koyuyor. Madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe yüzde 2'lik, su temini sektöründe ise yüzde 3,9'luk düşüşler de sanayideki genel olumsuz tabloyu pekiştiriyor. Bu rakamlar, ekonomi yönetiminin sanayi üretimini ve istihdamını desteklemeye yönelik daha etkin politikalar geliştirmesi gerektiği yönündeki tartışmaları alevlendirdi.
İstihdamın lokomotifi inşaat sektörü oldu
Sanayide yaşanan bu büyük kan kaybına rağmen toplam ücretli çalışan sayısının artıda kalmasını sağlayan iki ana sektör oldu: İnşaat ve hizmetler. Özellikle inşaat sektörü, temmuz ayında istihdam artışının adeta lokomotifi haline geldi. Bir önceki yılın aynı ayına göre inşaat sektöründeki ücretli çalışan sayısı, yüzde 7,7'lik güçlü bir artışla 1 milyon 856 binden 2 milyon 129 kişiye yükseldi. Bu, son bir yılda inşaat sektörünün net olarak 143 bin yeni istihdam yarattığını gösteriyor. İnşaat sektöründeki bu canlanma, hem kamu altyapı yatırımlarının hem de konut projelerinin yeniden hız kazanmasıyla ilişkilendiriliyor. Aylık bazda da yüzde 0,9'luk bir artış gösteren inşaat sektörü, ekonomideki yavaşlamaya karşı bir denge unsuru olma rolünü üstlenmiş görünüyor.
Hizmetler sektörü istikrarlı büyümesini sürdürüyor
Ekonominin en büyük istihdam kaynağı olan ticaret-hizmetler sektörü de yıllık bazda istikrarlı büyümesini sürdürerek genel istihdam artışına önemli bir katkı sağladı. Ticaret-hizmetler sektöründeki toplam ücretli çalışan sayısı, yıllık yüzde 2,5'lik bir artışla 8 milyon 946 binden 9 milyon 173 bine ulaştı. Bu, hizmetler sektörünün bir yılda 227 bin yeni istihdam yarattığı anlamına geliyor. Hizmetler sektörünün alt kalemlerinde ise en dikkat çekici artışlar, yüzde 5,7 ile ulaştırma ve depolama, yüzde 5,1 ile gayrimenkul faaliyetleri ve yüzde 4,7 ile turizm sezonunun da etkisiyle konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinde yaşandı. Finans ve sigorta faaliyetleri de yüzde 4,5'lik bir artışla istihdama pozitif katkı sağlayan sektörler arasında yer aldı. Ancak hizmetler sektörü içinde yer alan idari ve destek hizmet faaliyetleri kategorisinde yıllık bazda yüzde 1'lik bir düşüş yaşanması dikkat çekti.
Aylık değişimler ne anlatıyor?
Veriler aylık bazda incelendiğinde ise daha ılımlı bir tablo ortaya çıkıyor. Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı, 2025 Temmuz'unda bir önceki aya (Haziran 2025) göre yüzde 0,3'lük bir artış gösterdi. Aylık bazda sektörlerin performansına bakıldığında, sanayi sektörünün yüzde 0,1'lik çok sınırlı bir azalma yaşadığı, inşaat sektörünün yüzde 0,9'luk güçlü artışını sürdürdüğü ve ticaret-hizmetler sektörünün de yüzde 0,3'lük bir artış kaydettiği görülüyor. Aylık bazda en hızlı artış ise yüzde 0,9 ile mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler ile inşaat sektörlerinde yaşandı. Bu veriler, ekonominin kısa vadede toparlanma sinyalleri verdiğini, ancak yıllık bazdaki yapısal sorunların, özellikle sanayideki daralmanın devam ettiğini gösteriyor.
Ekonomide yapısal dönüşüm sancısı
TÜİK'in açıkladığı bu veriler, Türkiye ekonomisinin bir yapısal dönüşüm sancısı yaşayıp yaşamadığı sorusunu akıllara getiriyor. Sanayi gibi katma değeri yüksek ve teknoloji yoğun bir sektörde istihdam kaybı yaşanırken, istihdam artışının daha çok inşaat gibi emek yoğun ve hizmetler gibi daha az teknoloji gerektiren sektörlerden gelmesi, uzun vadeli ekonomik büyüme potansiyeli açısından endişe yaratıyor. Ekonomistler, sürdürülebilir bir kalkınma için istihdam artışının sanayi ve imalat sektörleri öncülüğünde gerçekleşmesi gerektiğini vurguluyor. Önümüzdeki aylarda açıklanacak veriler, sanayi sektöründeki bu kan kaybının geçici bir durum mu, yoksa kalıcı bir trendin başlangıcı mı olduğunu daha net bir şekilde ortaya koyacak.