Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri olan inşaat, maliyet artışlarıyla boğuşmaya devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan Haziran 2025 dönemi İnşaat Maliyet Endeksi (İME) verileri, sektördeki maliyet baskısının sürdüğünü net bir şekilde ortaya koydu. Açıklanan son rakamlara göre, inşaat maliyetleri Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 1,37 artış gösterirken, asıl endişe verici tablo yıllık bazda ortaya çıktı. Endeks, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 23,58 oranında artarak hem müteahhitlerin hem de konut alıcılarının bütçesini zorlayan seyrini devam ettirdi. Ancak rakamların derinine inildiğinde, bu yıl maliyet artışının karakterinin değiştiği ve yükün ağırlık merkezinin malzeme fiyatlarından işçilik giderlerine kaydığı görülüyor. Geçmiş dönemlerde döviz kurundaki dalgalanmalarla sürekli gündemde olan malzeme maliyetlerindeki artış hızı kesilirken, işçilik maliyetlerindeki tırmanış sektör için yeni ve daha kalıcı bir sorun alanının sinyallerini veriyor.

Makas açılıyor: İşçilik maliyetleri malzeme fiyatlarını üçe katladı

TÜİK verilerinin en çarpıcı sonucu, maliyet artışının iki ana bileşeni olan malzeme ve işçilik endeksleri arasındaki dramatik farklılaşma oldu. 2025 yılının Haziran ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 19,37 artarken, işçilik endeksi ise yüzde 31,99 gibi devasa bir oranda fırladı. Bu durum, işçilik giderlerindeki artış hızının, malzeme fiyatlarındaki artış hızını neredeyse ikiye katladığını gösteriyor. Sektör temsilcileri, bu durumu özellikle asgari ücret başta olmak üzere genel ücret seviyelerindeki artışlara ve nitelikli iş gücü bulmaktaki zorluklara bağlıyor. Aylık bazda ise ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Haziran ayında malzeme endeksi bir önceki aya göre yüzde 2,35 artarken, işçilik endeksinde yüzde 0,35'lik sınırlı bir gerileme yaşandı. Uzmanlar bu aylık düşüşü, dönemsel etkiler veya bir önceki aydaki yüksek artış sonrası yaşanan bir düzeltme olarak yorumlarken, yıllık trendin çok daha belirleyici olduğunu ve işçilik maliyetlerinin artık maliyet denkleminin ana sürücüsü haline geldiğini vurguluyor.

Konut inşaatları yavaşlarken altyapı projelerinin maliyeti fırladı

İnşaat maliyetlerindeki artış, sektörün farklı segmentlerini de değişik oranlarda etkiliyor. TÜİK, endeksi "bina inşaatı" ve "bina dışı yapılar" (altyapı projeleri) olarak iki ana kategoride inceliyor. Verilere göre, konut, ofis gibi yapıları kapsayan bina inşaatı maliyet endeksi, yıllık bazda yüzde 23,21 artış gösterdi. Bu kategoride malzeme maliyetleri yıllık yüzde 19,06, işçilik maliyetleri ise yüzde 31,16 arttı. Diğer yanda ise yol, köprü, baraj, liman gibi altyapı projelerini içeren bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksindeki tırmanış çok daha sert oldu. Bu alandaki yıllık maliyet artışı yüzde 24,82'ye ulaşarak bina inşaatlarını geride bıraktı. Özellikle bu kategorideki işçilik maliyetlerinin bir yılda yüzde 35,00 gibi rekor bir seviyeye ulaşması dikkat çekici. Aylık bazda da altyapı projelerindeki maliyet baskısının daha yoğun olduğu görülüyor. Bina dışı yapıların maliyeti Haziran'da aylık yüzde 2,68 artarken, bu artışın arkasındaki en büyük etken yüzde 4,19'luk malzeme fiyatı artışı oldu. Bu durum, özellikle büyük kamu altyapı projelerinde kullanılan demir, çimento, asfalt gibi ana girdilerde yaşanan fiyat hareketliliğinin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Rakamların ardındaki hikaye: Yeni ev hayali daha da zorlaşıyor

Açıklanan bu rakamlar, sadece istatistiki veriler olmanın ötesinde, milyonlarca insanın hayatını doğrudan etkileyen sonuçlar doğuruyor. Artan maliyetler, ilk olarak inşaat sektöründe faaliyet gösteren müteahhit firmaların kâr marjlarını eritiyor ve proje planlamasını zorlaştırıyor. Öngörülemeyen maliyet artışları, yeni projelere başlama iştahını azaltırken, devam eden projelerde ise teslimat sürelerinin gecikmesine ve bütçelerin aşılmasına neden olabiliyor. Madalyonun diğer yüzünde ise ev sahibi olma hayali kuran milyonlarca vatandaş var. İnşaat maliyetlerindeki her bir puanlık artış, kaçınılmaz olarak konut fiyatları üzerine yeni bir yük bindiriyor. Özellikle işçilik gibi geri döndürülmesi zor olan kalıcı maliyet artışları, konut fiyatlarının da kalıcı olarak daha yüksek bir platoya oturmasına zemin hazırlıyor. Artan konut kredisi faiz oranlarıyla birleşen bu maliyet baskısı, dar ve orta gelirli vatandaşların kendi evlerine sahip olmasını her geçen gün daha da imkânsız hale getiriyor.

'En düşük memur maaşı 66-67 bin TL olmalı'
'En düşük memur maaşı 66-67 bin TL olmalı'
İçeriği Görüntüle

İnşaat sektörü için önümüzdeki dönem ne getirecek?

Haziran ayı verileri, inşaat sektörünün önümüzdeki dönemde de zorlu bir süreçten geçeceğinin habercisi niteliğinde. Yıllık bazda yüzde 30'ları aşan işçilik maliyeti artışının yarattığı yapısal baskı, kısa vadede ortadan kalkacak gibi görünmüyor. Bu durum, sektörün genel kârlılığını, yatırım potansiyelini ve istihdam yaratma kapasitesini olumsuz etkileme riski taşıyor. Hükümetin kentsel dönüşüm ve sosyal konut projeleri gibi hedefleri de bu maliyet artışlarından doğrudan etkilenecek. Maliyetlerin kontrol altına alınamaması, bu projelerin hem bütçesini hem de takvimini zora sokabilir. Sektör temsilcileri, özellikle öngörülebilirliği artıracak ve maliyet şoklarını azaltacak yapısal tedbirlerin hayata geçirilmesini bekliyor. Gözler şimdi, TÜİK'in 10 Eylül 2025'te açıklayacağı bir sonraki bültende olacak. Temmuz ve Ağustos aylarına ait veriler, yaz aylarındaki inşaat sezonunun en yoğun dönemindeki maliyet seyrini gösterecek ve yılın geri kalanı için daha net bir tablo sunacak.

Kaynak: HABER MERKEZİ