Özge Günerken

Geçtiğimiz günlerde yine benzer bir olay yaşandı. Bir vatandaş kutunun içinde anne kedi ve iki günlük yavrularını parka terk etti. Bir de kutuya not iliştirdi. Notta şunlar yazılıydı:

“Koli içinde yeni doğmuş yavrular var, lütfen el sürmeyiniz. Çünkü annesi el kokusunu anlarsa yavruları başka yere taşır ve kayıp ederek ölmelerine neden olabilirsiniz!”

Notu yazan kişiye aslında şu soruları sormak lazım:

-Madem yeni doğmuş yavru kedilere dokunulmaması gerektiğini biliyorsunuz, neden bu canları çocuklarla dolu, kalabalık bir parka bıraktınız?

-Anne kediler her zaman güvenli buldukları yere doğum yaparlar. Neden bu anneyi ve bebeklerini yerinden ettiniz? 

Bir yavru annesinden ayrı düştü

Karşıyaka’da oturan ve bu bölgedeki hayvanların beslenme ve bakımı ile ilgilenen HAYTAP Temsilcisi Meral Örüç şunları aktarıyor: 

“Karşıyaka Zübeyde Hanım Parkı çocukların çok olduğu, hareketli bir park. Çocukların elleri her an kulübelerin içinde. Biz o nedenle bu parkta çok fazla yavru kedi bırakmamaya ve yavru kedi olunca hemen sahiplendirmeye bakıyoruz. 

Son olarak bir vatandaş anne kedi ve yeni doğmuş yavrularını kutu içinde parkın girişine bırakmış. Bir de sanki iyilik yapmış gibi not bırakmış, vicdanını rahatlatmış ve gitmiş! Halbuki kedileri bıraktığı yer Karşıyaka’nın en yoğun parklarından biri… Yani anne ve yeni doğmuş yavru kediler için en tehlikeli ortam! Nitekim bu olaydan 1 gün sonra anne kedi, yavrularını başka yere taşıdı. Maalesef yavrulardan biri geride kalmış.”

Terk eden terk edene

Örüç, bu tip terk etme vakalarına çok sık rastladıklarını belirterek şöyle devam ediyor: 

“Bayraklı, Gümüşpala, Menemen’den bile gecenin bir vakti kedi getirenler oluyor. Biz güvenlik ve park görevlileriyle birlikte çalışıyoruz. Onlar da çok hayvansever. Böyle terk etme durumları olunca bana haber veriyorlar. Hemen gidip ikna etmeye çalışıyorum insanları. Örneğin geçtiğimiz günlerde Kuşadası’na taşınacak bir vatandaş parka 12 tane kedi bırakmak istedi. O güne kadar evde yaşamış kediler. Sokakları bilmiyorlar, arabalara alışkın değiller. Uzun uzun konuştuk ve kedilerin tamamını Kuşadası’na götürmesi için ikna ettim. Bunun gibi çok olayla karşılaşıyoruz. 

Asıl sorun şu; bir parkta, kedi evleri varsa ve mama-su verildiği belliyse, buraya kedi terk edilebileceği düşünülüyor. ‘Nasıl olsa burada iyi bakılırlar’ gibi bir anlayış söz konusu. 

Evet, parkımızda kedi evleri var, mama ve su veriliyor, kulübelerin temizliğini, kısırlaştırma işlerini ben yapıyorum. Fakat yine de kedilerin tamamını yaşatamıyoruz, çünkü 3 tarafı ana cadde. Bir de Türk Birliği İlkokulu var, çocuklar hep burada; sürekli kedileri başka yerlere taşıyorlar, alıp bırakıyorlar. Benim tüm bunlarla başa çıkabilmem için 7/24 orada olmam lazım ki bu imkansız. Bir de terk edenler nedeniyle kedi sayısı arttığı için hepsine yetişebilmek ve iyi şekilde bakmak çok zor oluyor.”

Yanlış besleme öldürüyor! 

Özellikle parklarda yavru kedilerin hayatta kalma şanslarının düşük olduğuna da değinen Meral Örüç, “Yavrular biz onlara sahip çıkmadığımız zaman çok uzun yaşamıyor. Ben yavru kedileri mümkün olduğunca sahiplendirmeye, en azından geçici evlere göndermeye çalışıyorum. Bazılarını Taypark’a yönlendiriyorum çünkü trafik tehlikesi bir yana insanların her türlü gıdayı hayvanlara bilinçsiz bir şekilde vermesi de sıkıntı yaratıyor. Belki bunu iyi niyetle yapıyorlar ama irmik helvasından balık kılçığına kadar evde yenmeyen her türlü çöp, kediler yesin diye buralara bırakılıyor. Etrafta pislik yaratmasını geçtim, daha bağırsak floraları gelişmemiş yavru kediler yedikleri birçok besin nedeniyle ishal oluyor ve şiddetli ishal nedeniyle hayatlarını kaybedebiliyor. Balık kılçığı keza hayati risk yaratıyor. O yüzden yavru kediler ne kadar insan popülasyonundan uzak büyürlerse o kadar iyi” diyor.