Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nevzat Artık, "IDF Dünya Süt Zirvesi" kapsamında  açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Artık, Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) tarafından İstanbul'da düzenlenen zirveye, 55 ülkeden bin 500 kişinin katıldığını belirtti.

Prof. Dr. Artık, zirvede sütle ilgili her konunun ele alındığını dile getirerek, ürünün çiftlikten tüketiciye kadar olan serüvenindeki risklerin, olması gereken koşullarının uzmanları tarafından masaya yatırıldığını ifade etti.

Zirve genelinde değerlendirmelerde bulunan Artık, Çin heyetinin ilgisinin yüksek olduğunu, Pakistan'dan gelen katılımcıların da Türkiye'de kullanılan sistemi ülkelerinde kurmak istediklerini söyledi.

"Yılda kişi başı 270 kilogram süt ve süt ürünü tüketiyoruz"

İnsanın dünyaya geldiğinde ilk karşılaştığı gıdanın süt olduğuna dikkati çeken Artık, "Bu insan yaşamı için çok önemli. Daha sonrasında ise hep bir yanlış ifade var, 'Sütü hep çocuklar içer.' Hayır. Süt, 7'den 77'ye herkesin tüketmesi gereken önemli bir gıda maddesidir. Ölçü verecek olursak, günde bir büyük bardak, yani 250-300 mililitre tüketilmesi çok önemlidir." diye konuştu.

Prof. Dr. Nevzat Artık, dünyada süt tüketimlerinin içme sütü üzerinden değerlendirildiğini ve Türkiye'de 2008'de kişi başı 26 kilogram süt tüketimi olduğunu, bu oranın şu anda 41 kilo 500 grama yükseldiğini kaydetti.

Türk insanının süt ürünlerini yoğun şekilde tükettiğine işaret eden Artık, "Ürettiğimiz sütü nüfusa bölersek yıllık kişi başı 270 kilogram süt ve süt mamulü tüketiyoruz. Bu oranların başında 41,5 kilogram ile süt, 18 kilogram ile peynir ve 40 kilogramlık tüketimle ayran geliyor ve total olarak 270 kilogram süt ve süt mamulü tüketiyoruz. Bu da insanımızın süt ve süt mamulüne gösterdiği değeri gösteriyor." bilgisini verdi.

Açık süte dikkat

Nevzat Artık, zaman zaman medyada yer alan sütle ilgili tartışmalara da değinerek, "açık süt" diye tabir edilen gıdanın sokaklarda kamyon arkalarında satılan ürün olduğunu söyledi.

Sütün çok hızlı bozulduğunu ve bunun önüne geçmek için çeşitli tedbirlerin alındığını anlatan Artık, "Son zamanlarda bu tip satılan sütler nedeniyle insanlar brusella hastalığına yakalanmaktadır. Kapalı süt dediğimiz ambalajlı sütlerde, pastörizasyon ve yüksek sıcaklık uygulaması oluyor. Pastörizasyon da 72 derece, yani tüberküloz mikrobunun ölmesi için 7 ila 12 saniyede yapılıyor." diye konuştu.

Bazen kamuoyunda yanlış bilgilerin dolaştığını dile getiren Artık, "Açıkta satılan süt nedeniyle insanlar problem yaşamaktadır. Bu nedenle ambalajlı sütlerin tercih edilmeli gerekli." dedi.

Artık, bu kapsamda zirvenin amacının da tüm dünyada aynı prosesler uygulanması olduğunu vurgulayarak, Türkiye'de de tüm dünyada kullanılan prosesin kullanılmadığını söyledi.

Prof. Dr. Artık, "Süt bozulmadan gıda güvenliği riskleri taşımadan tüketicilere sunmak için bir işlem zinciri gerek. Buradaki en ufak bir hata tüketicinin zehirlenmesine neden olur." ifadelerini kullandı.

Sokak sütüyle hastalıktan ari işletmelerin ürünlerinin ayrımına dikkat

Nevzat Artık, sokak sütlerinin dışında bir de hastalıktan ari işletmelerden alınan ve pastörize edilen sütlerin olduğunu aktararak, bu ürünlerin soğuk zincirle işletmelere geldiğini söyledi.

Burada da yapılacak en küçük hatanın ürünü bozup, olumsuzluklara yol açabileceğini dile getiren Artık, vatandaşların açık sütle hastalıktan ari işletmelerden gelen sütün birbirine karıştırmaması gerektiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Son zamanlarda hastalıktan ari süt de sokak sütü olarak adlandırılıyor. Bu doğru değildir. Hastalıktan ari süt işletmesinden alınan sütlerde bile soğuk zincirde problem varsa sorun çıkar. Açık sütlerde zaten öyle şeyler çıkıyor ki... Şöyle söyleyeyim normalde mililitrede 100-200 bin mikroorganizma çıkması gerekirken açık sütlerde bazen mililitrede 5 milyon organizma oluyor. Yani içerisinde uygun olmayan mikroorganizmalar da var. Bazıları 'Efendim kaynatılıyor, kaynatılınca geçer.' diyor. Bazı organizmalar kaynatılınca da elemine edilemez."

Kaynak: aa