Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi'nden Alsancak'taki tarihi elektrik fabrikası için müze ve eğitim tesisi olarak kullanılmasını önerisi geldi.

Odadan yapılan yazılı açıklamada, binanın, arazisiyle birlikte satışı için Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından ilana çıkarıldığı belirtildi.

Binanın, Türkiye'nin linyit kömürü ile üretim yapan ilk tesisi olarak kullanıldığı kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Alsancak`taki tarihi elektrik fabrikası arazisiyle birlikte satılması için Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından ilana çıkıldı. Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.‘nin (ADÜAŞ) diğer taşınmazları ile birlikte verilen ilanda; taşınmazın "satış" yöntemi uygulanmak suretiyle 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde özelleştirileceği duyuruldu.

Sanayileşme tarihimiz içindeki en önemli yapılardan biri için verilen bu ilanda, sıradan bir araziden bahsedercesine "10.720,00 m2 yüzölçümlü taşınmaz ve üzerindeki yapılar" ibaresi kullanılmaktadır. Ayrıca ilanda özelleştirme ihalelerinin Devlet İhale Kanunu‘na tabi olmadığı vurgulanarak, "ADÜAŞ ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğine yapmakta serbesttir" denilmektedir. Elektrik Fabrikası‘na ilişkin hazırlanan tanıtım dokümanında ise "Parsel üzerinde, 1926 yılında inşa edilmiş Türkiye`nin linyit kömürü ile üretim yapan ilk tesisi olan tarihi elektrik santrali (elektrik fabrikası olarak da anılır) bulunmaktadır" ifadeleri yer almaktadır. Bilgi notunun "imar durumu" ve "hukuki durum" bölümlerinde yer verilmemesine rağmen, belgeye eklenen tapu kaydında binanın "korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır" olduğu görülmektedir.

Devlet İhale Kanunu‘nun kısıtlamalarına tabi olmadan, arazisi için satılmak istenilen Elektrik Fabrikası, İzmir 1 No`lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu`nun 8 Ocak 1998 tarihli kararıyla "Korunması Gerekli Kültür Varlığı" olarak tescillenmiştir. Tapu kaydına da yansıyan bu tescile ilişkin kurul kararında yapının özellikleri nedeniyle tarihi belge niteliği taşıdığı ve gelecek kuşaklara iletilmesi gerektiği belirtmiştir.

Elektrik Fabrikası, bugün müze olarak hizmet vermeye devam eden İstanbul‘daki Silahtarağa Santralı ile aynı dönemde faaliyetlerine başlamış ve 1998 yılına kadar aralıksız olarak kentimizin enerji ihtiyacını karşılamaya katkı vermiştir. Elektrik Fabrikası‘nın temeli, Osmanlı döneminde, 1913 yılında imzalanan "yabancı ortaklığa imtiyaz veren sözleşmeye dayanılarak" 1926 yılında Belçikalı Traction-Elektricite şirketi tarafından atılmıştır. Santralın 18 Ekim 1928‘de devreye girmesiyle birlikte kentte yaşam değişmeye başlamış, sokak aydınlatmasında hava gazından elektriğe geçilmiş, ilerleyen yıllarda ise atlı tramvaylar yerine troleybüsler devreye girmiştir. Resmi Gazete‘de 27 Temmuz 1943 tarihinde yayımlanan "İzmir Tramvay ve Elektrik Türk Anonim Şirketi İmtiyazı ile Tesisatının Satın Alınmasına Dair Mukavelenin Tasdiki ve Bu Müessesenin İşletilmesi Hakkında Kanun" kapsamında satın alınarak, kamulaştırılmıştır. Kurulu gücü 5 MW olan Elektrik Fabrikası‘nın yabancı özel sektör tarafından işletildiği uzun yıllar boyunca kapasite artışına gidilmemiştir. Kurulu güç, kamulaştırmanın ardından Elektrik Su Havagazı Otobüs ve Troleybüs Genel Müdürlüğü‘nün (ESHOT) işletilmesine geçildikten sonra 1949, 1952, 1954, 1955 yılında devreye alınan ek ünitelerle 40 MW‘a ulaşmıştır. 1960‘lı yıllara gelindiğinde ise İzmir`in elektrik ihtiyacını yüzde 30‘unu karşılıyordu. ESHOT‘tan sonra Etibank‘ın işlettiği santral, Türkiye Elektik Kurumu‘nun (TEK) kurulmasından sonra ise TEK‘e devredilmiştir. Fabrika, ülke gündemine yeniden sokulan özelleştirme çalışmaları kapsamında TEK‘in parçalanmasının ardından son olarak Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş bünyesinde kalmış ve üretimin durdurulmasının ardından, teknoloji tarihi açısından önemli ekipmanlar ve cihazlar hurdaya ayrılarak, yok edilmiştir. İçi boşaltılan ve yıkılmaya terk edilen bu tarihi değerimiz, bugün "metruk ve harap yapı" ibarelerinin yer aldığı bir ilanla yeniden "özelleştirilmek" istenmektedir.

Elektrik Fabrikası‘nın ülkenin kıt kaynaklarıyla zor şartlarda kamulaştırıldığını unutmadan, tarihi değerimize tüm İzmirliler sahip çıkmalıdır. 1943 tarihinde kamulaştırılarak İzmir Belediyesi‘ne devredilen sahanın ve bugün "Korunması Gerekli Kültür Varlığı" niteliğinde olan binaların amaç dışı kullanım için satılmasına engel olunmalıdır. Alanın tapusu yeniden İzmir Büyükşehir Belediyesi‘ne devredilerek, amacına uygun olarak müze ve eğitim merkezi olarak kullanılması sağlanmalıdır. İnşa edildiği dönemin endüstriyel özelliklerini yansıtmasının yanı sıra ülkemizin kalkınma çabaları içinde de önemli yeri bulunan tarihi yapımız, hemen yanı başındaki Havagazı Fabrikası gibi kentin kültürel yaşamına katkı sağlayacak şekilde teknoloji müzesi ve eğitim merkezine dönüştürülmelidir. "Özelleştirme" adı altında üzerindeki tarihi binanın zamanla yok edilerek, alanın ticari olarak yapılaşmaya açılmasının önüne geçilmeli ve tarihi simge yapı kente kazandırılmalıdır. Kentte yaşayan tüm yurttaşlar ve Elektrik Fabrikası‘nda yıllarca emek veren meslek büyüklerimiz adına, başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşları; binanın restore edilerek İzmir‘e yeniden kazandırılması için girişimde bulunmaya davet ediyoruz.