Haber/ Didar DEMİRCİ

Son zamanlarda ya kuraklık ya da aşırı yağışlar nedeniyle oluşan felaketlere maruz kaldığımız şu günlerde yaşananları değerlendiren Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Helil İnay Kınay, ülkemizin kentleşme, sanayi, madencilik, tarım ve diğer yatırım süreçleri ile ilgili politika ve uygulamalara baktığımızda; arazi planlamasının yapılmadığı, orman alanları, doğal karakteri korunması gereken alanlar, meraların, tarım alanlarının kaybedildiğini, vasfının yitirildiğini ve doğal varlıklarımızın kalite ve miktar olarak katledildiğini dile getirdi. Kınay, “Aslında ekolojik yıkım olarak tanımladığımız bir süreci yaşıyoruz. Bu kapsamda su havzalarımızda yürütülen faaliyetler, alan kayıpları, ormansızlaşma, aşırı kontrolsüz su çekimi gibi faktörler yüzeysel ve yeraltı sularımızın akış rejimi ve miktarında azalma ile birlikte kirlilik sorunu olarak ortaya çıkıyor” dedi.

YAĞIŞLAR YETERLİ DEĞİL

“36 saat boyunca yağan yağmur nedeniyle rahatlamalı mıyız? Ekolojik sistemin bu durumunu nasıl yorumlamalıyız?” sorularına yanıt veren Kınay, “Bu olumsuz faktörlere ilave olarak yağış rejimi ve sıcaklık faktöründeki düzensizlikler, değişiklikler eklendiğinde ülkemizin her bölgesinde olduğu gibi kentimizde de kuraklık ve etkilerini daha görünür yaşamaya başladık. Geçmişten bugüne tabloya baktığımızda sıcaklıkların arttığı, yağışın azaldığı, gelen yağışın da kaynakları besleyecek yeterlilik ve kalitede olmadığı bir süreci yaşıyoruz. Bununla birlikte gelen yağış da kentleşme ve altyapı eksiklikleri ile sele afete dönüşüyor” diye konuştu. Türkiye’nin su fakiri bir ülke olma yolunda ilerlediğini dile getiren Kınay, Türkiye’nin su yönetim karnesinin kalite ve miktar olarak düşük ve endişe verici olduğunu vurguladı.

GIDA SORUNLARI OLACAK

Ülkenin büyük bölümünde çok şiddetli kuraklık yaşanabileceğini ifade eden Kınay, şöyle devam etti: “Araştırmalar, sıcaklık artışının Güney Doğu ve İç Anadolu gibi kurak ve yarı kurak bölgelerle, yeterli suya sahip olmayan Ege ve Akdeniz bölgelerinin daha çok etkileneceğini ortaya koyuyor. Dünya Bankası Raporu'na göre kuraklık nedeni ile ülke ekonomisinin küçüleceği, göç sürecinin yaşanacağı ve yaşanacak büyük kuraklığa karşın alınacak önlemlerin yetersiz kalacağı üzerine karanlık bir tablo çiziliyor. Kuraklığa bağlı olarak gıda sorunları da yaşanacak.” 

İZSU verilerine göre, suyun yaklaşık yüzde 60’ının yeraltı, yaklaşık yüzde 40’ının yüzeysel su kaynaklarından sağlandığını söyleyen Kınay, “Yüzeysel ve yeraltı su kaynaklarımızın bulunduğu bölgelerde alan kullanımına yönelik baskılar ve kirlilik tehdidinin yanında iklim değişikliğinin getireceği süreçlere de kentin hazır olması gerekmektedir. İzmir’de de su havzalarının, su kaynaklarının çok daha etkili biçimde korunmasına, temiz ve sağlıklı su ihtiyacını karşılamak üzere akılcı yatırımlara ve yeni su kaynaklarına acilen ihtiyaç vardır” ifadelerini kullandı.