Yazı Dizisi / Misker DİKMEN

Pekin'den uçakla karlı dağlar üzerinden yaptığımız dört buçuk saatlik yolculuğun ardından Şincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'ye ulaşıyoruz. Pekin'de hava çok soğuktu. Ama Şincan'a indiğimizde bizi karşılayan soğuğun kendisi bile üşüyor olmalıydı. Bize refakat eden CRI çalışanı çevirmenlerimiz bir çeşit önlem almışlar hepimize ısıtıcı bantlar dağıtmışlardı. Hoş da bir benzetme yapmışlardı. Giysi sobası! Burada Tanıtım Bakanlığı ofisinin yetkilileri tarafından karşılandık. O kadar güzel ve sıcak karşılandık ki soğuğun etkisi azaldı sanki. Bu içten, dostça karşılaşma Şincan ziyaretimiz boyunca devam edecekti.

Başkente doğru yol alırken kısaca bilgilendiriliyoruz.

Urumçi, tarihi İpek Yolu üzerindeki en önemli noktalardan biri, Çin'in kuzeybatısında Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti. 2.5 milyon nüfuslu bir şehir. Yüzölçümü 10.989 kilometre kare .

Çok zengin bir tarihi geçmişe sahip.

Şincan Bölge Müzesi

Urumçi'de bulunan Arkeoloji Müzesi ve özellikle müzede bulunan mumyalar çok ünlü. Turfan Tarım nehrinin havzasından çıkarılan mumyalar insanlığın göç yollarına ışık tutuyor. Mumyalar daha düne kadar ziyarete kapalıymış. Bulundukları salon bizler için açıldı. Bazı mumyaların bilimsel çalışmalarla betimlenen balmumu heykelleri de sergileniyor.

Hükümdar ve karısının bulundukları gibi yanyana sergilenen mumyaları, önemli bir komutanın atının üzerindeki haşmetli endamının yanında mumyalanmış cesedi insanın aklına ünlü atasözümüzü getiriyor. Ne oldum dememeli. Hükümdar bile, koskoca komutan bile olsan ne fayda! Aslolan yiğidin ünü kalmış mı?.. Ona bakmalı.

İpek Yolu’nun en güzel müzesi olarak kayıtlara geçen Şincan Bölge Müzesi, Niya Uygarlığı'na, Şincan mumyalarına ve 50 bin yıl öncesine kadar tarihlenen daha pek çok ilginç buluntuya ev sahipliği yapan bölgedeki en önemli müze..

Binlerce yıllık tarihe yolculuk yaptığımız iki katlı müzede; İpek Yolu, Etnik Azınlıklar, Mumyalar olmak üzere farklı zamanlara ait zengin koleksiyonlar sergileniyor.

Rehberimiz anlatıyor

“Arkeologlar; bulunan el aletlerinden yola çıkarak bu eski uygarlıkları, Yontma Taş Devri ve Cilalı Taş Devri olarak iki çağa ayırmış. İşlenmiş taş aletlerin bulunduğu Yontma Taş Devri 4.000 - 10.000 sene öncesine; cilalı taş kullanımı görülen Cilalı Taş Devri'nin ise 10.000 - 4.000 yıllarından günümüze kadar sürdüğü saptanmış. Şincan'da Geç Yontma Taş Devri'nden kalma eski bir uygarlık keşfedilmiş.

Bölgede İsa’dan önce 2.000 ve 200 yılları arasında Tunç Çağı ve Erken Demir Çağı'na dair önemli buluntular var. Gelişmiş üretim tekniklerinin yayılmasıyla birlikte, batı bölgesinin her yerinde sosyo ekonomik ve kültürel anlamda büyük değişiklikler yaşanmış. Yerleşimlerin bir araya gelerek oluşturduğu kalelerin bulunduğu vahalarda hayvancılık ve tarım gelişmiş. Göçebe topluluklar geçimini çoğunlukla hayvancılıkla sağlamış bu şekilde ortaya “göçebe rejimi” çıkmış. El yapımı aletlerin değiş tokuşu ile sosyal yaşam ve kültür de gelişmiş.

Niya, Şincang'daki Han ve Qing hanedanları döneminde Taklamakan Çölü'nün güney bölgesinde, efsanesi, ihtişam ve bolluğu nedeniyle tarihi, arkeolojik ve coğrafi çevrelerin her zaman ilgisini çeken tanınmış bir vaha devleti. Çin'de bu alanda son yılların en önemli keşfi.

Reform ve açılıştan bu yana, Sincan'daki tarihi ve kültürel mirasların yönetimi ve korunmasına özel bir çaba gösteriliyor.. Çin hükümeti, buradaki etnik kültürel ve arkeolojik eserlerin gün yüzüne çıkarılması ve İpek Yolu arkeoloji araştırmalarında uluslararası işbirliğine büyük önem vermekte. 1988'de başlayan Niya sahasındaki Çin-Japonya arkeolojik araştırmaları, Şincan'ın kültürel alanında yürütülen ilk yabancı işbirliği projesi.

Niya' nın Arkeolojik Hikayesi Çin'in 30. yıldönümünde Şincan Kültürel Emanet ve Arkeoloji Enstitüsü ve Şincan Uygur Özerk Bölge Müzesi, Çin - Japonya Niya Bölgesi Arkeolojik İşbirliği bu özel sergiyi düzenliyor.”

Bu etkileyici müzeden ayrılırken duvarların birinde okuduğum bir sözü not ediyorum.

'Başarılı olmak için tarihi hatırlayın, gözden geçirin ve ilerleyin.'

Üç Fransa büyüklüğünde

Urumçi'de ilk akşam ÇKP Şincan Büyük Belediyesi Tanıtım Birimi Başkanı Tian Wen ağırlıyor bizi. Bir kadın. Güler yüzlü, son derece sıcakkanlı bir ev sahibi. Konukların her biriyle tek tek tanışıyor, ilgileniyor. Her soruya içtenlikle cevap veriyor. Şincan'ı şu sözcüklerle anlatıyor: “Büyük, geniş coğrafya, köklü tarih, en uzun sınır hattı, kapsamlı gelişim, güzel, özel, zengin.”
Wen yemekten sonra Şincan'ı anlatmaya başlıyor.
“Şincan, 1660 bin kilometre karelik bir alanı kapsıyor. 3 Fransa büyüklüğünde. Çin’in altıda biri kadar ve en büyük bölgesi. Yaklaşık 25 milyon nüfusu var. Ekonomi hızla gelişiyor. 2018 yılında gayri safi milli hasılanın 1.2 milyar yuene ulaşmasi bekleniyor.” (Bu arada belirtelim 1 dolar 6 yuen.) O sırada bir çoğumuz 3 Fransa büyüklüğü üzerinden hesap yapıyoruz.

Wen sınır konusuna geçiyor

“Sınır cok uzun. 5 bin km. 8 ülkeye komşu. Dolayısıyla Çin’in en uzun ve en fazla gümrük kapısı olan bölgesi. Kazakistan sınır bölgesinde de ortak bir gümrük kapısı kuruldu.

Uluslararası tren merkezinin toplama üssü. 6 kez Avrasya e ticaret Fuarı'na ev sahipliği yaptı. Bu süreçte İpek Yolu Projesi de dahil olmak üzere, uluslararası bir çok etkinliği de gerçekleştiriyor..

Çin'deki 56 etnik grubun hemen hepsini bu bölgede görebilirsiniz. Uygur, Tatar, Han, Kazak, Özbek, Şibo, Moğol, Kırgız gibi 13 büyük grup bulunuyor.

Çok sayıda din var

Bir çok din var. Nüfusun 13 milyonu müslüman. Çin'de Budizmin başladığı ilk yer Şincan. Budizm buradan Çin'in orta bölgelerine yayılmış. Din özgürlügü Çin anayasasının temel hakkıdır.

Bölgemizde modern koşullarla çok büyük bir değişim yaşanıyor. Bütçenin yüzde 70'i halkın yaşamının iyileştirilmesine, alt yapı, sigorta sistemine ve benzerlerine harcanıyor. Son yıllarda merkez hükümetin desteği ile ekonomik gelişimi hız kazandı. Eğitim ücretsiz. Sağlık hemen hemen ücretsiz hale geldi.

Şincan binlerce yıllık tarihe, özel bir kültüre sahiptir. Dünya Miras Listesi'ne alınan, tüm dünyada ün salan bir çok kültürel varlık bulunuyor.

Doğası çok güzel. Her köşesi kendine özgü coğrafi özelliğe sahiptir.
Geçen yıl bölgeye gelen yerli yabancı turist sayısı 150 milyon. Çinlil'er gezmeyi bir yaşam biçimi olarak görüyor. 2020 yılına kadar turist sayısının 300 milyon olması bekleniyor. Şincanlı aileler de turizmi bir yaşam tarzı olarak benimsiyorlar.

Türkler ile ticari ilişkiler çok yoğun. Bölge halkının da kültürel anlamda Türkiye'ye, Türkler'e ilgisi var. Özellikle Türkiye'de okuyan çok sayıda Şincanlı öğrenci var. Televizyonlarda da sürekli Türkiye'yi anlatan filmler gösteriliyor.

Ziyaretiniz boyunca kültürümüzü yaşamanızı, halkların mutluluğuna tanık olmanızı diliyorum. Kaleminizin, dilinizin, sesinizin tarafsız, üç boyutlu bir Şincan aktarmasını diliyorum.”

YARIN: Urimçi'de 2. gün

Diğer yazılar:

Çin'in başdöndüren yükselişi 1

Dünya ailemizdir 2

Şincan Şincan meyli (güzel) Şincan 3

Urumçi'de 2. Gün 4 

Hedef: Halkın yoksulluktan kurtulması 5

Merhaba Kaşgar 6

Kaşgar Eğitim Merkezi 7