Bademli Köyü’nün içinden denize uzanan yollar, sizi önce Leçemko Halk Plajı ile karşılıyor. Asfalt yolun devamında kolayca ulaşılabilen bu plaj, bölgenin en çok bilinen ve en kolay erişilen sahillerinden biri. Plajın en dikkat çeken özelliği, denizin yaklaşık 150 metre boyunca diz seviyesini geçmeyecek kadar sığ olması. Bu yapı, özellikle çocuklu aileler için Leçemko’yu güvenli ve tercih edilebilir kılıyor.
Zamanında burada sıkça görülebilen deniz atları, ne yazık ki son dönemde artan ve kontrolsüzleşen turizm baskısı nedeniyle artık eskisi kadar görünmüyor. Ancak bölgenin koruma altına alınması durumunda bu nadir türlerin geri döneceği, ekosistemin yeniden canlanabileceği öngörülüyor.
Zindancık Koyu’nun kristal sularına tekneyle yolculuk
Bademli kıyılarında yapılan tekne turları, Leçemko’dan başlayarak bölgenin gözde koylarına uğruyor. Bu turlarda duraklardan biri de Zindancık Koyu. Karadan ulaşımı olmayan bu koy, teknelerle veya iyi yüzücüler için kıyıdan açılarak ulaşılabiliyor.
Zindancık, kum yapısı ve berraklığı ile bölgedeki en özel sulardan birine sahip. İzmir’in en temiz denizlerinden biri olarak gösterilen koy, kıyı kanunlarına göre kamusal erişim sağlanması gereken alanlardan biri olsa da, karadan bağlantısı bulunmuyor. Ancak bu durum, koyun doğallığını ve sakinliğini korumasını da sağlıyor.
Pisa Koyu’nda adalara karşı deniz keyfi
Yörenin en dikkat çeken ve en geniş kıyı şeritlerinden biri olan Pisa Koyu, adeta Ege’nin tropik cennetlerinden biri gibi. Karşısında Kalem ve Garip Adası manzarasıyla büyüleyen koy, aynı zamanda Aya Nikolai Kilisesi ve Midilli Adası ile panoramik bir tarih ve doğa buluşması sunuyor.
Pisa Koyu’na ulaşım karadan mümkün. Aracınız, motosikletiniz ya da karavanınızla rahatça ulaşabilirsiniz. Kum yapısı diğer koylara kıyasla daha yumuşak ve tozumsu. Su sıcaklığı yıl boyunca dengeli. Bu özelliği sayesinde, deniz sezonu Pisa’da erken başlıyor, geç bitiyor. Ayrıca sahilin genişliği sayesinde kalabalık dönemlerde bile rahat bir alan bulmak mümkün.
Hanımın Koyu’na yüzerek ya da tekneyle
Pisa’nın hemen ilerisinde kalan Hanımın Koyu, karadan ulaşılamayan ama teknelerle rahatlıkla erişilebilen bir başka doğa harikası. Bu koyun kumu ince, suyu sığ ve oldukça berrak. Tekne turları çoğunlukla buraya uğruyor. Dilerseniz iyi bir yüzücüyseniz Pisa’dan açılarak Hanımın Koyu’na yüzerek de ulaşabilirsiniz.
Koyun çevresi yapılaşmadan uzak, bu da onu doğal bir sessizlik ve sadelik içinde bırakıyor. Su altı zenginliği, kaya oluşumları ve çevresindeki küçük mağaralar ise koyu dalış ve gözlem için cazip kılıyor.
Pisa’dan Akvaryum’a: Ege’nin en berrak noktası
Pisa’dan sonra rotalar Akvaryum Koyu’na uzanıyor. Burası, adını aldığı gibi cam gibi suyu ve turkuaz rengiyle gerçekten bir akvaryumu andırıyor. Ancak bu koya ulaşım sadece tekneyle mümkün. Mart aylarında dalgaların yoğunlaştığı saatlerde denizin rengi bulanıklaşabiliyor. Bu nedenle sabah veya akşam saatleri tercih ediliyor.
Akvaryum Koyu’nun çevresi aynı zamanda müren balıkları, yılan balıkları ve ahtapotlarla dolu bir su altı dünyasına sahip. Kayalık alanlarda serbest dalış yapanlar için burası bir biyolojik çeşitlilik cenneti.
Pisa kıyılarında tarih ve doğa iç içe
Aya Nikolai Kilisesi, Pisa’nın karşı kıyısında denizin ortasında yükseliyor. Hakkında çok fazla net bilgi olmasa da, Ayanıkulay ya da Kayıp Adalar efsanesinin bir parçası olarak biliniyor. Manastır kalıntıları bugün yalnızca gözle görülebilecek hâlde, ancak deniz üzerinden izlediğinizde Ege’nin mistik atmosferiyle baş başa kalıyorsunuz.
Garip ve Kalem Adası'nın gölgesinde gün batımı
Garip Adası ve hemen yanı başındaki Kalem Adası, Pisa’dan çıplak gözle görülebilecek kadar yakın. Özellikle gün batımında adaların çevresindeki ışık yansımaları görülmeye değer. Kalem Adası’nda özel tesisler bulunuyor ancak Garip Adası tamamen doğal hâlini koruyor.
Adalara özel tekneyle gitmek mümkün. Ancak Pisa Koyu’nda otururken bile bu iki adayı izlemek, günü huzurla tamamlamak için yeterli oluyor.
Bademli’de günü koruk şurubuyla sonlandırın
Tüm bu yolculuğun sonunda, Bademli Köy Kahvesi'nde kısa bir mola vermek gelenek hâline gelmiş durumda. Yorgunluğu atmanın en keyifli yolu ise, bölgenin meşhur içeceği olan soğuk koruk şurubu ile serinlemek. Tatlı-ekşi tadıyla serinleten bu içecek, yaz aylarında yerli halkın olduğu kadar ziyaretçilerin de favorisi.
Bademli kıyıları, Leçemko’dan Pisa’ya, Hanımın Koyu’ndan Akvaryum’a kadar uzanan rotasıyla, yalnızca denize girilecek yer değil; aynı zamanda Ege’nin doğasını, tarihini ve ruhunu keşfetme alanı. Her bir koyu farklı bir renkte, her bir manzarası farklı bir hikâyede saklı. Yazın, baharda ya da sonbaharda… Bademli hep bir başka güzel.