Bir kişinin çok zengin olduğunu vurgulamak için, günümüzde bile söylenen bir söz vardır: “Karun kadar zengin...” Bu yabancı dillerde “Krezüs kadar zengin” diye söylenir. İşte o zengin kral Krezüs’ün ülkesidir Lidya. Onun da başkenti Sardes, Salihli’ye iki adım, yani burnumuzun dibi. Tarihte ilk paranın basıldığı yer. Aslında günümüzde kentin adı Sardes olarak bilinse de, doğru şekli Sardeis'tir. Kentin ortaya çıkartılmasında Arkeolog Prof. Dr. George Hanfmann’ın emeği çoktur.

SARDES NEREDE?


Salihli’nin 8 km. batısında yer alan Sardes antik kenti geniş bir alana yayılır. Bir yanı dağda, bir yanı ovada. Günümüzdeki kalıntıları iki grupta görüyoruz. Birincisi yola yakın olan Gymnasyum-Hamam Kompleksi, bitişiğindeki sinagog yapısı ve yamaçta iyi durumda olmayan tiyatro. İkinci bölüm de dağın yamacına yakın Artemis tapınağı ve Akropolis.
M.Ö. 2. bin yılın son yüzyıllarında hüküm sürdükleri, efsanevi kral Lid'in ismine dayanarak halkın Lydialılar diye anılmaya başlandığı biliyoruz. Lidya hayvansal, bitkisel ve madeni kaynaklar açısından çok zengin bir bölgede yer almaktaydı. Dağları sık ormanlarla kaplıydı, vadilerinde buğday yetiştirilmekte, insanlar durmadan üretim yapmaktaydı. Ayrıca başkent Sardes'in içinden geçen Paktolos ırmağının getirdiği altın tozu Lydia'nın zenginliğine zenginlik katıyordu.


ALTIN AKAN IRMAK


“Altın akan ırmak de olur mu?” demeyin. Bu Paktolos ırmağı resmen altın akıyordu. Paktolos Bozdağ’ın bağrından koparttığı altın parçacıklarını, tozlarını ovaya taşıyordu. Bulanık akan ırmağın suyundan altını çekip çıkartmak da zeka isterdi. Lidyalılar koyun postlarını ırmağın tabanına çakarlar, altın tozlarının tüylerin arasına birikmesini beklerlerdi. Bir süre sonra postları çıkartıp kurutur, bir örtünün üzerine silkeleyince, doğanın hediyesi altına kavuşurlardı.
Altının yanında uzun süre değerli taş olarak kullanılmış turuncu kuvars taşının Batı dillerindeki ismi olan 'sard' kelimesi de taşın antik çağda çıkarıldığı Sart bölgesinden gelir. Halen burada Kuvars taşı çıkarımı devam etmektedir.
Lidyalılara altın armağan eden Paktolos çayı, ovaya akarak bu verimli ovadan zenginlik fışkırmasını sağlayan Hermos (Gediz) nehrine karışır. Hermos ve güneyde Kaistros (Küçük Menderes) nehirleri ülkenin uzun yıllar sınırlarını belirlemiştir.

KRAL YOLU


Zenginliğin aynı yerde kalması pek bir işe yaramaz. Aynı bankadaki para gibi. Bunu ticarette kutlanırsanız, zenginliğinize zenginlik katarsınız. Pers ülkesini batıya bağlayan Kral yolu Sardes’in tam ortasından geçiyordu. Bu muhteşem yolun bir bölümünün kaplamaları bugün de görülebiliyor. Caddenin kenarına dizilmiş dükkanlar da buradaki ticaretin bir kanıtı.


ARTEMİS TAPINAĞI


Yoldan içeri girip köyü bitirdiğinizde sizi kazı evi karşılar. Hala ayakta duran bazı sütunları ile muhteşem Artemis tapınağı hemen kazı evinin arkasında, Paktolos çayının kenarında bulunur. Hellenistik Dönemde yapımına başlanan tapınak, muhtemelen eski bir Kybele kültünün kutsal alanında yer almaktaydı. Bolluk, bereket özelliğini Anadolu’nun Bereket Tanrıçası Kybele’den alan Artemis, Yunan versiyonu olarak ay ve av tanrıçasıydı. Kıta Yunanistanı’ndan bereketli Anadolu topraklarına taşınınca ona da bereket bulaştı. Ayrıca Artemis Tapınağı dönemin en görkemli 4 tapınağından biridir.

Lydia'nın insanlık tarihine en büyük katkısı parayı icat etmiş olmalarıdır. Önceleri insanlar takas yolu ile alışveriş yaparken, bunun zorluğu insanları farklı yöntemler aramaya itti. İlk basılan para altın ve gümüşün karışımı elektron (elektrum) maddesindendir. M.Ö. 7. Yüzyıl'da basılan bu sikkelerin üzerinde Lydia Krallığının arması olan aslan başı bulunuyordu. İlk Lydia sikkelerinin basıldığı dönem Alyattes dönemidir. Sikke basımının daha iyi bir duruma gelmesi ve elektron yerine altın ve gümüşten ayrı olarak sikke basımı Kral Kroisos zamanında gerçekleştirilmiştir.


HAMAM-CİMNAZYUM KOMPLEKSİ


Sardes’e vardığınızda görünen en büyük yapı cimnazyumdur. (Gymnasion) Yani okul binası. Cimnazyum kompleksinin doğu yarısını kaplayan sütunlarla çevrili palaestra (kare avlu), spor etkinlikleri için, bu mekanın batısındaki tonozlu salonlar ise hamam olarak kullanılmaktaydı. Hamamlara bitişik son derece ilginç umumi tuvaletler bugün de görülebilir.

EN BÜYÜK SİNAGOG


Cimnazyumun palaestra yani antrenman alanına çıktığınızda sağ yan tarafınızda Sinagog’u göreceksiniz. Yahudi toplumunun ibadet yeri sinagogun yapım yılı M.Ö. 2. Yüzyıl'a dayanır. Sardes Yahudi halklarının Anadolu’da ilk yerleşim yeridir. Büyük İskender’den sonra Babil’den getirilen 10.000 kişilik Yahudi cemaati buraya yerleştirilmiştir. 617 de Safavi’lerin Sardes ve sinagogu yakıp yıkmasından sonra o yıllarda “Sfarda” olarak da tanınan Sardes’i terk edip Avrupa, özellikle de İspanya’ya yerleşmişlerdir. Seferad'lar aslında İspanya kökenli değil Sfarda (Sardes) kökenlilerdir.


YEDİ KİLİSELER


Hristiyanlığın yasak olduğu dönemde Romalılar Hristiyanlara büyük baskı uyguladılar. İşkenceler, arenalarda hayvanların önüne atmalar o dönem sıklıkla yaşanan olaylardı. Buna rağmen Anadolu’da Hristiyanlık hızla yayıldı. Bunun en önemli nedenlerinden biri ise, o dönem evlerde gizlice ibadet yapan güçlü cemaatlerdir. İşte onlardan biri de Sardes’te idi. Önceleri fiziki yapıları yoktu. Hristiyanlığın din olarak serbest bırakılmasından sonra kilise yapıları da yapıldı. Bu yedi kiliseden biri Artemis tapınağının köşesindeki kilise olarak kabul edilir.

BİN TEPELER


Kültürlerin ayrıştığı önemli noktalardan biri de ölülerin gömülme şekilleridir. Sardes’te de bunu yoğun bir şekilde görürüz. Salihli ile Akhisar arasındaki bölge Bintepeler olarak anılır. Bunun nedeni burada bulunan mezar tepeleridir. Orta Asya'da Kurgan denilen bu tümülüsler Lidya kültürünün ayrılmaz bir parçası olmuştur. Ölümden sonra ikinci bir yaşamın daha olacağına inandıklarından, ölülerini görkemli bir şekilde sevdikleri eşyaları ile birlikte gömerlerdi. Tepe şeklinde yapılan mezarın içindeki mezar odası mezar hırsızları tarafından rahatça bulunamayacak şekilde gizlenirdi. 80-90 tane tümülüsün saptandığı bölge, dünyanın en ilginç mezarlıklarından biridir.


KAHİNLER HEP DOĞRUYU BİLİR


Lidya kırallığı dönemin en güçlü krallıklarından biridir. Öyle ki, sahip oldukları zenginlik ve güç dillere destan olunca, zaman zaman riske girmekten de kaçınmamışlar. Dönemin kralı ünlü Krezüs (Kroisos) Perslere karşı savaş ilan etmek ister. Ancak o dönemde adet olduğu üzere, önemli kararlardan önce kahinlere danışılır. Didim’deki Apollon tapınağı da o zamanın en ünlüsü idi. Krezüs bir elçisini pek çok değerli hediyelerle birlikte Didim Apollon tapınağına yollar. Soru bellidir. “Perslere karşı savaş açalım mı?” Uzun bekleyişten sonra, sorunun cevabı gelir. Ama her zaman olduğu gibi, sonuç ne olursa olsun uyacak bir cevaptır. Uzun bekletilme nedenlerinden biri de budur. “Eğer sınırınız olan Halys (Kızılırmak) ırmağını geçerseniz, bu büyük bir devletin sonu olacaktır.” Büyük devletin Pers devleti olduğunu düşünen Krezüs hemen Perslere savaş açar. Savaş sonunda maalesef yenilir. Krezüs yanılmıştır ama kahinler yanılmamıştır. Sonuçta bu savaş büyük bir devletin, yani Lidya’nın sonu olmuştur.

KANDAULES KOMPLEKSİ


Lidya’nın Efsanevi Kralı Kandaules, karısı Nizida ya tutkun ve hayranmış. Ama bu tutku kralın sonunu da hazırlamış. Kandaules karısının güzelliğini herkese, en çok da Yaveri Gigese söyler, sonrada söylediklerini doğrulatmak istermiş. Bir gün yine “Nizida’nın üstüne güzel kadın yoktur bu dünyada” demiş. Yaver Giges utancından bu sözleri duymazlıktan gelince, kral Kandules yaverinin ona inanmadığını düşünmüş.
“Tamam” demiş, “Sana karımı çıplak olarak göstereceğim.” Giges itiraz etmiş ama krala karşı gelmek ne haddine. Emir demiri keser! “Karımı çıplak olarak gösterecek olan benim Nizida hiçbir şeyin farkında olmayacak” demiş kral. Karısı yatak odasına girmeden, Gyges’i perdenin arkasına saklamış. Karısı güzel Nizida odaya girmiş, soyunup kralın yanına uzanmış.
Ancak kadınların önsezileri güçlüdür. Durumu anlayan Nizida ertesi gün Gyges’i yanına çağıtmış. “Giges, dün gece sen hakkın olmayan bir şey yaptın, senin olmayan bir kadına, yani bana baktın. Şimdi senin için iki yol var: Ya Kandaulesi öldürüp benimle evleneceksin ya da ben seni öldürteceğim.”
Kraliçenin kararlığı karşısında çaresiz kalan Gyges canından da vazgeçmek istemeyince kral Kandaules’i öldürerek hem canını kurtarmış, hem de Lidya ülkesinin tahtına oturmuş. O gün bugündür, kocasının karısına gereğinden fazla hayran olma hastalığına “Kandaules Kompleksi” denir…


SALİHLİ ŞİİR İKİNDİLERİ


Salihli bu köklü kültürden nasibini almış bir ilçe. Kültürel birikimi ile her zaman öne çıkan Salihli, 21 Aralık 1985 yılından bu yana yapılan ve pek çok ünlü şairin katıldığı “Salihli Şiir İkindileri” dünyadaki en uzun soluklu şiir etkinliği olarak bilinmektedir. Prof.Dr. Şadan Gökovalı’nın da bu etkinliğe ve Salihli’ye katkısı büyüktür.
Evet bugün de bu kadar. Haftaya başka bir yerde, ilginç konularla tekrar beraber olacağız.